Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Güneş Ülkesi

Tommaso Campanella

Güneş Ülkesi Sözleri ve Alıntıları

Güneş Ülkesi sözleri ve alıntılarını, Güneş Ülkesi kitap alıntılarını, Güneş Ülkesi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"İnsanın neyse o olmak yerine, hep başka bir kişilikle görünmek uğruna kendi özünü durmadan ayaklar altına alması, mutluluk değildir."
Sayfa 100Kitabı okudu
"Bu kadar eğitimli ve bilge birinin, sırf hükümdar soyundan geldiği ya da güçlü bir partice seçildiği için başınıza getirdiğiniz cahil bir yöneticiden çok daha iyi yönetim bilgisine sahip olduğundan eminiz."
Reklam
Güneş Kentliler yeryüzündeki şeyleri iki nedene bağlarlar: Güneş baba, Toprak ise anadır. Hava, göğün temiz olmayan bölümüdür; ateş Güneş'ten gelmiştir; denizler yeryüzünün teridir ya da onun sulu kalıntısıdır; yeryüzünün bağrındaki maddelerin eriyip kaynaşmasından oluşmuştur. Deniz aynı zamanda havayı yeryüzü ile bağlar; tıpkı hayatın tinsel güçlerini beden ile birleştiren kan gibi.
Çünkü onlara göre, savaşın amacı düşmanı yok etmek değil, daha iyi hale getirmektir.
Bizler ne yaptığını bilmeyen, gözleri bağlı yürüyen insanlarız ve Tanrı’nın elinde birer araç durumundayız sadece. Kimimiz yeni toprakların, kıtaların keşfine koşuyoruz. Altın bulmak, zengin olmak tutkusudur onları buna iten. Oysa Tanrı’nın amaçları çok daha yüksektir. Güneş dünyayı yakar; ne bitki yaratır, ne insan. Ama Tanrı varlıklara can vermek için öğeler arasındaki savaştan faydalanır. Hamdolsun, şükürler olsun Tanrı’ya!
Reklam
Güneş Kentliler, kölelerle yabancıların kötü alışkanlıklarıyla Kent’in ahlâkını bozmalarını önlemek için her çeşit alışverişi Kent’in dışında yaparlar. Savaşta aldıkları tutsakları yine oralarda satarlar. Satamadıklarını da Kent’in dışında çukur kazmada ya da çeşitli ağır işlerde kullanırlar.
Oysa Güneş Kent’te, yararlı işler, sanatlar, bilimler, çeşitli toplum görevleri bütün yurttaşlar arasında eşitçe paylaşılmakta ve adam başına günde dört saat düşmektedir. Günün geri kalan saatleri çekici bilgilere, okumaya tartışmalara, gezmelere, kısaca; beden ve kafanın gelişmesine yarayan faydalı ve hoş işlere harcanmaktadır.
Fortunatae İnsulae'nin yönetici meziyetleri
...En eğitimli kişi; dil bilgisini ya da mantığı ve Aristoteles'i vb. bilen kişidir. Bilge olmaya kalkan biri, köleler gibi çalışmak ve ölümüne ezber yapmaktan kurtulamaz; böyle olunca da sadece kitaplardaki kuru sözcüklerden başka bir şey öğrenemeyeceği gibi, aklı da nesnelerin ölü göstergelerinden (simgelerinden) oluşan yararsız birikimlerle dolup durur. Bu nedenle de böyle birinin becerikli, yetenekli olması imkânsızdır. Böyle biri, ne Tanrı'nın evreni yöneten yasalarını ne doğanın ne de ulusların yöntem ve âdetlerini bilir.
Savaş ve barışla ilgili her şey ve bütün askeri işler Güç'ün yetkilerine tabidir; bu konularda mutlak belirleyici odur, ama Sol'un üstünde değildir. Güç, askeri makamlardan, ordudan, savaş donanımından, tahkimat ve kalelerden, kuşatmalardan, savaş aygıtlarından (makinelerden) ve benzeri bütün önemli işlerden sorumlu ve yetkili kişidir.
Reklam
Göz alabildiğine uzanan düzlüğün ortasında, kentin büyük bir bölümünün kat kat yerleştiği ihtişamlı bir tepe yükseliyor. Kenti oluşturan çok sayıdaki çember, dağın eteklerinden açılarak uzak mesafelere yayılıyor; öyle ki kentin çapı iki mili buluyor, çevresi ise yedi milden daha büyük. Ayrıca bir tepenin etrafına yayıldığı için, bu konumuyla, düzlükte kurulmuş olsa kaplayacağından çok daha fazla yer kaplıyor.
Kitap şimdi başlıyooorKitabı okudu
Bütün erdemlerin gelişmesi beden yapısındaki mutlu dengeye bağlıdır. Bu denge olmadan erdemli olamaz insan.
"Robinsonad" denen, yapay bir zorlama ile dünyanın geri kalanından yalıtılmış olan roman kahramanı, kendi yeteneklerini, beceri ve sosyal birikimlerini tek başına geliştirmek durumunda kalır (Robinson Crusoe). Oysa ütopya'da, bireyin mutluluğu, rasyonel düzenlenmiş kolektif bir toplum tasarımı (ya da hayali) içinde, kendiliğinden gerçekleşmek durumundadır. Bu yönden bakıldığında ütopya metinlerini ikiye ayırmak mümkündür: Bir yanda fantastik-masalsı yanı iyice ağır basan, hayale geniş bir alan bırakan toplum tasarımları (Cyrano de Bergerac, Histoire comique des etats et empires du soleil, (Güneş Devletin ve İmparatorluğunun Gülünç Tarihi, 1662), öte yanda belirsiz olanı gerçekliğe yakın ve inandırıcı bir anlatımla betimlemeye çalışan örnekler.
Antik dönemde ilk ütopyalar (Xenephon, Kirupaideia: Platon, Politeia/Devlet) ortaya çıktıktan sonra özellikle Thomas More'un Ütopya (Utopia, 1516) metni, kendisinden sonraki felsefe ve edebiyatı, tayin edici bir biçimde etkilemiştir.
Her iki cins de, arada hiçbir fark gözetilmeksizin her sanat ve zanaat alanında eğitilip yetiştirilir; çocuklar eğitime başladıktan sonra duvarların önünde dolaşa dolaşa üçüncü yıldan önce duvarlardaki abc'yi ve dili öğrenirler; çocuklar dört grupta toplanmışlardır ve dört yaşlı adam onları yönlendirip eğitir.”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.