Bu kitabın yorumlarını okurken birisi şey yazmıştı yanımızda taşımamız gereken bi kitapmış ajjdjshdjd hiç bu kadar anlamsız bi kitaba bu kadar anlam yüklendiğini görmemiştim bu kitabı okuyanlar ya çok seviyomuş ya da nefret ediyomuş. Abi bi duygu beslenecek bi kitap mı bu allah aşkına ya ne anlattığı belli değil. Aşk romanı yazıyo kitabın en tepesinde. Bu aşk romanıysa ben de dünyanın en romantik insanıyım:d sinirlerim bozuldu:d
Kitapla ilgili tek güzel şey kapağı sürrealist yazılmış okey ama amacı ne bu sürrealizmin? Yani bize ne anlatmak istiyor yazar? Bi hikaye var mı bu kitapta? Gerçekten anlayamıyorum bi de şey demişler bu kitap 2 günde yazıldı. Evet gerçekten 2 günde yazılmış saçmalamalara benziyor neyse ya çabuk ilerlediği için nefret bile edemedim kitaptan. Benimle diyıl kendisi sevenlere de hayatta başarılar diliyorum
Bu kitapta somut olan tek bir şey var: Aşk... Geri kalan her şey soyut...
Günlerin Köpüğü'nün kapağında yazan çağdaş aşk romanlarının en çarpıcısı yazısına ithafen duygusal bir aşk hikayesi okuyacağınızı düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Zira burada aşktan daha fantastik bir kurgu yer alıyor. Göğsünde açan nülüfer hastalığına tutulan Chloe, ona tutkun bir Colin, Jean-Sol Partre hayranı Chick, Chick'in Partre'sinin önüne bir türlü geçemeyen umutsuz Alice, değişik yemekler aşçısı Nicolas ve Isis. Hepsinin gözünden ayrı ayrı tat aldığımız fantasya dünyası...
Chloe'nin hastalığının ilerlemesiyle evin daralması, kararması, ve başka çiçeklerin bu hastalığı öldürme ihtimaline sarılış. Bence aşk en soyut ve güzel biçimde böyle anlatılırdı.
Bu eserde daha ne mi var? Konuşan fare, insan sıcaklığıyla oluşan silahlar, içki kokteyli hazırlayan piyano, atık sularından kan, irin akan bir hastane, ev ev dolaşan felaket tellalı ve birçokları.
Boris Vian, kuralların dışına çıkmış tüm anlatımı alt üst etmiş, soyutluk bulutu içerisinde bir gezintiye çıkarmış. Kitapta geçen yer ve mekan isimleri caz ve bluesa adanmış, her biri bu müzik türüne ithaf edilmiş.
Değişik bir kafada toplumu, aşkı, davranışları, hastalıkları ve meslekleri merak ediyorsanız, kalıpları kıralım derseniz, okuyun derim :)
Eğer makineleri yapmak için zamanları olsaydı, sonra bir şey yapmalarına gerek kalmayacaktı. Yani söylemek istediğim onları çalışmadan yaşatabilecek makineleri yapmak yerine yaşamak için çalışıyorlar.
Herkese Merhaba <3
Bugün Boris Vian ile tanışma kitabım olan “Günlerin Köpüğü” ile geldim.
Konusundan kısaca bahsetmem gerekirse;
Colin; Chloe adında çok güzel bir kıza aşık olur ve kısa sürede evlenirler. Evlendikten sonra Chloe hastalanır ve hayatları bir anda alt üst olur.
Chloe’nin göğsünde bir Nilüfer çiçeği vardır. Bu çiçeğin büyümemesi için Chloe günde sadece iki kaşık sıvı tüketmeli ve odasında sürekli başka çiçekler bulunmalıdır. Ama çiçekler çok pahalıdır ve Colin’in tüm mirası tükenmek üzeredir.
Kitapta Colin’in arkadaşı Chick üzerinden Jean Sol Partre (Jean Paul Sartre) ve hayranlarına da ağır bir eleştiri yapılmış. Chick bir yazara hayranlığı uğruna sevdiği kız Alise dahil herşeyini feda etmiş bir karakter. Boris Vian’a göre bu tarz hayranlıklar abartıdan başka bir şey değil. (Chick karakterini tanıdıktan sonra Boris Vian’a hak vermemek elde değil)
Vücut ısısına göre toprakta yetişen silahlar, bulutların içine girip şeffaflaşmak, ruh haline göre değişen ve daralan evler, çaldığın melodiye göre sana kokteyl hazırlayan piyanokokteyl, yürek sökücüler, yok ediciler…Müthiş bir hayal gücü…
Colin’in Chloe’ye duyduğu aşkın hem çok naif, hem çok gerçek hemde sanki gerçek olamayacak kadar büyülü bir tarafı vardı.. Ama bu kitap için yinede sadece aşk romanı demek Boris Vian’ın hayal gücüne haksızlık gibi geldi bana…
Farklı tarzda okuma yapmak isteyen herkese Boris Vian’ın büyülü dünyasını tavsiye ederim.
OKUYUN OKUTUN
Kitapla Kalın
Sevgiler <3
“Palavraları da tamamen bir yana atmamak gerekir, biraz düşünce biraz palavraya katılıp karıştırılır. İnsanlar bu tarz şeyleri çok kolay yutuyorlar, özellikle kadınlar saf haldeki şeyleri sevmiyorlar.”