Öne Çıkan Günlük kitaplarını, öne çıkan Günlük sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Günlük yazarlarını, öne çıkan Günlük yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
21 Mayıs 1950
Ama mademki kaybedilen, kaybedilmiştir, bu acıları eşelemek neye yarar?
Gerçeği şu ki, benim perişanlığımda bir çile taşıyıcısına kazançtan lâf açmak, onu sarakaya almakla bir değil de nedir?
Şu halde, gene yazılarıma, gene güneşin ayak basmadığı o yapmacık ülkeme dönüyorum.
Masamın üzerinde defterim; pırıl, pırıl yontulmuş kalemim duruyor.
Az sonra Ahmet Muhip'in, Behçet Necatigil'in bir şiirine dalar, bulutlara doğru uçmağa başlarım. Hele, çoktandır güzelliklerini unuttuğum, o akıl ve sağduyu gücümün topraklarına yeniden ulaşabilirsem, keyfime hiçbir türlü sınır yok demektir.
Haydi iş başına!
Hayattan başka bir hayat beni bekliyor.
Okuyucuların çoğu şiirin ille de bir haz vermesini beklerler. Oysaki, sanat eserine bütün duygu ve anlayış kapılarını sıkı sıkıya kapamış bir adam karşısında o alçak gönüllü şiirin elinden ne gelir ki?
8 Nisan 1954
Toplumu yaşatmak, büyütmek ve eğitmek için ilkin toplumu sevmeliyiz.
Toplumu sevmek de toplumu yapan insanları sevmekle olur. Şu var ki, «Biz insanları seviyoruz, biz topluma kul, köle oluruz» demek de yetmez. Bu sevgi ile birlikte, birtakım onurlu ve erdemli kişileri olur olmaz şeylerle kirletmeğe, bilim adamlarımızı aşağı görmeğe, Batıda yer etmiş bir sanata yöneldikleri, Batılı kafası taşıdıkları için sanatçılarımızı yermeğe hakkımız olmadığını da kabul etmeliyiz.
Düzenli ve yaratıcı bir Türkiye istiyorsak, her şeyden önce bunu yapalım: Birbirimizi sevelim, birbirimize saygı gösterelim.
Softalığa kaçmamış bir milliyetçilik de zaten bunu gerektirir.
Ben milliyetçiyim, sen değilsin diyenlerin yurduyla da, yurdunun insanlarını sevmekle de bir ilgisi yoktur.
Gerçek bir milliyetçi, aksi ispatlanmadıkça, karşısındaki her adamın, her Türkün, en azdan kendisi kadar, milliyetçi ve yurtsever olduğuna inanır
Birçokları beni bencillikle, kendini beğenmişlikle suçlandırır. Doğrudur. Kendini beğenmişlere, bencillere, kendini beğenmişlikle, bencillikle karşı korum. Aslında, dikbaşlı görünüşüm, hak bellediğim ilkelere sıkı sıkıya bağlanışımdandır.
21 Kasım 1951
Windsor Dükünün anları!
Bu açılmalar beni evvelce o olayların
geçtiği günlerde olduğu gibi iyice sarstı. Hele Edward'ın <Kıral olarak üzerime düşen ağır sorumluluk yükünü taşıyabilmeme, sevdiğim kadının desteği olmaksızın imkân göremedim. tarzındaki sözleri bana insanoğlunun en dokunaklı iç dökmelerinden biri gibi göründü.
Anlaşılmak!
Sizi seven bir kadının yanı sıra geleceğe doğru güvenle bakmak! Ondokuzuncu yüzyıl Fransız ressamlarından Delacroix da günlüğünde bunun özlemini çekiyor.
14 Haziran 1950
Ben Pencerede Kadınlar şiirimi yazdığım zaman, tanıdığım bir profesör, bu kadar sarışına, esmere, hallice ve dilliceye nerede rastladığımı sormuştu.
Aradan bunca zaman geçti, hâlâ bir kişi çıkıp da «Sen o şiirinde, halliceler, dilliceler, sütlücelerle ne güzel bir yapı örmüşsün. Yahut, sen halliceleri, dilliceleri hiç de iyi düşürememişsin. demedi.
Demiyorlar.
Onlar sanatın bu demek olacağını düşünmüyorlar. Biz sanatçılar da kalkmış, sanatın, kalabalıklara, yığınlara açılmasını savunup dururuz.