Günümüz İnsanına Fususu'l-Hikem
Muhyiddin İbn ArabiGünümüz İnsanına Fususu'l-Hikem Sözleri ve Alıntıları
Günümüz İnsanına Fususu'l-Hikem sözleri ve alıntılarını, Günümüz İnsanına Fususu'l-Hikem kitap alıntılarını, Günümüz İnsanına Fususu'l-Hikem en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mutlak varlıkta ve kayıtlı varlıkta tek bir hakikat (yani, kader sırrı) hükmeder; ve (bu kader sırrının) hükmü doğrudan veya dolaylı olarak genel olduğundan, bundan (yani, kader sırrının hakikatından) daha kusursuz, daha güçlü ve büyük bir şeyin olması olanaksızdır.
Sayfa 135Kitabı okudu
Binâenaleyh ateşten münbais olan aydınlığa “ziyâ” denir, nûr denmez.
Sayfa 1512 - Yazma eserler kurumu
İnsanın sürekli yücelmesi, hayret edilecek işlerdendir.
Sayfa 100
A’yân-ı sâbite, iktizâ-yı zâtîleri olan isti’dâd ve kābiliyetleri dâiresinde Hak’tan zuhûru taleb ederler. Bu taleb lafzî değil, hâlîdir. Mesnevî:
ما نبودیم و تقاضامان نبود لطفِ تو ناگفتۀ ما می شنود
Tercüme; “Biz yok idik; ve bizim takāzâmız dahi yok idi. Senin lutfun bizim nâ-güftemizi işitir idi.”
Bu taleb, yaşamak için balığın vücûdu su ve insanın vücûdu havâ-yı nesîmî taleb etmek gibidir. Zîrâ onların isti’dâd ve kābiliyyet-i vücûdiyyeleri böyledir. İşte her bir “ayn”, zât-ı ulûhiyyetten böyle iktizâ-yı zâtîsine göre tecellî talebinde bulundu.
Sayfa 23 - Yazma eserler kurumu
Müşahede Sahibi
Bilir ki, onda meydana gelen her şey, o şeyin kendisinden meydana gelmiştir.
Nitekim daha önce bu meseleyi bilginin bilinene tabi olduğundan söz ederken belirtmiştik.
Böyle bir insana amacına uygun olmayan bir şey geldiğinde şöyle der : "Ellerin bağladı, ağzın üfledi.”
Dip Not:
Bu bir deyimdir. Fusûsu'l-Hikem şarihi Avni Konuk, deyimi açıklarken onun söylenme sebebini şöyle aktanr: Adamın biri denize düşmüş. Denizden çıkmak isteyince, bir tuluma üflemiş ve ağzını bağlamış. Fakat
yeterince sağlam bağlamamış. Tuluma binip denizin ortasına geldiğinde, tulumun gevşek bağlanmış ağzı açılmış ve havası kaçmış, suya batmış.
Bu deyim bu nedenle söylenmiştir: Üfleyen sen, ağzını bağlayan da sensin. O zaman kendinden başkasına kızmaya hakkın yoktur.
bütün alem bende sığar, ben bu cihana sığmazam :)
Öte yandan âlemi insanda veya insan vasıtasıyla da anlayabiliriz; çünkü bütün âlem, insanda bilkuvve bulunur.
Sayfa 316Kitabı okudu
24. Harun Fassı
Habîr kelimesinin kökü olan hıbra, zevk; zevk ise tecelli demektir. Tecelli ise suretlerde gerçekleşir. Suretler kaçınılmazdır.
Şu halde anlarsan hevâsıyla onu gören kimsenin O'na ibadet etmesi gerekir. Doğru yola ulaştırmak Allah'ın işidir.
Sayfa 197 - Alfa, Ekrem Demirli
Ölüm ancak bir çözülmedir. Ölüm, insanın, manevi varlığını Allah’ın kendisine çekmesidir. Her şey Allah’a döner.
Sayfa 156Kitabı okudu
“ ey insanoğlu, şeyleri senin için, seni de kendim için yarattım.” Hadisi Kutsi
Sayfa 154Kitabı okudu
Cenab-ı hak “ kötülüğün cezası, yine onun gibi bir kötülüktür.” Buyurdu.
Sayfa 154Kitabı okudu
Ya’ni Hz. Lokmân Hak Teâlâ hazretlerini إِ(Lokmân, 31/16) [Muhakkak Allah Latîf’dir, Habîr’dir.] diyerek vasfeyledi. Letâfet-i Hak hakkındaki tafsîlât, bâlâda zikrolundu. Cenâb-ı Lokmân “Latîf ” vasfından sonra “Habîr” vasfını zikreyledi ki, “Hak Teâlâ ihtibâr ve imtihân ile hâsıl olan ilim ile âlimdir”, demek olur; ve bu ilm-i ihtibârî dahi Hak
Sayfa 1221 - Yazma eserler kurumu
‘...küçük insan, büyük alemin (makro-kozmos) bir minyatürüdür... insan varlığı, alemden daha da küçük olsa da, o büyük alemin bütün hakikatlerini kendisinde toplamaktadır. Bu sebepledir ki, bilge insanlar, bu aleme büyük insan (insan-ı kebir) adını veriyorlar...’’
O halde tenzih edersen onu bağlamış olursun,
Teşbih edersen onu mahdut kılmış olursun.
Eğer her iki meri birleştirirsen doğru yolu bulur, ilâhi bilgide imam
ve seyyidlerden olursun
İkiliğine kani olan kimse müşrik oldu, yani ona ortak koştu.
Onu bir bilen de sayı ile bağladı.
Eğer iki sanıyorsan teşbihe sapıyorsun,
Eğer tek sanıyorsan tenzihe gidiyorsun.
Bu hale göre sen Hak değilsin, belki sen O’sun ve sen,
O’nu aynı şeyde mutlak ve mukayyet olarak görürsün.
Allah'ın Elçisi, 'insanlar uykudadır, ölünce uyanırlar' buyurmuştur.
Sayfa 88 - Kırkambar YayınlarıKitabı okudu
Konevi şöyle der: "Gerçeğe ulaşmak isteyenler şunu öğrenmiştir: Hakikate ulaşmak için iki yöntem vardır.
(1) Biricisi kanıtlardan tümevanmla gerçeğe ulaşmak isteyen akılla-burhan yöntemi.
(2)Diğeri ise, kalbi anındırmak esasına bağlı olan müşahede yöntemi "