ولا تزر وازرة وزر أخرى Hem vizir çeken bir nefis diğerinin vizrini çekmez.
VİZR: Ağırlık, ağır yük, ağır günâh, vebâl demektir. Burada günahın cezâsının ağırlığı demektir. Herkes kendi günâhından mes'ül olur. Kendi günahının cezasını çeker. Nitekim: «Her koyun kendi bacağından asılır» deriz. Zālimlerin, cebâbirenin yaptığı gibi birinin günahı diğerine yükletilmez, Ankebût Süresinde: وليحم،لُنَّ الثقَالَهُمْ واثقالاً مَعَ اثْقَالِهِم )"Mamafih kendi ağırlıklarını ve ağırlıklarla beraber daha bir çok ağırlıkları yüklenecekler." Ankebut-29/13) buyurulmuş olması da buna münafi değildir. Çünkü o hem dall, hem mudıll olanlar hakkındadır. Başkasını da sapıtmağa çalışanlar hem dalâletlerinin, hem idlâllerinin vizrini çekerler ki, ikisi de kendi vizirleridir. Nitekim: من سن سنة سيئة فلهُ وِزْرُهَا وَوَزْرُ مَنْ عَمِلَ بِهَا »Her kim bir kötü adet çıkarırsa ona, hem onun vizri, hem de onu işleyenlerin vizri vardır.» (Buhari: İ'tisam 15) Hadîsi de böyledir. Yani diğer işleyenler çekmeyecek demek değil o, onların hepsi kadar da fazla çekecek demektir. Demek ki, birisi: «Şunu şöyle yap da, günahı varsa benim boynuma olsun diye kefâlet ederek diğerini bir günaha sokarsa o boynuna aldığı günahı çekmeyecek değildir. Ancak sevkettiği kimseyi kurtarmış olmayacak, onun çekeceğini çekmeyecek, birisi aldandığının cezasını çekecek, birisi aldattığının cezasını çekecektir.