Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hak Dini Kur'an Dili (10 Cilt)

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır

Hak Dini Kur'an Dili (10 Cilt) Sözleri ve Alıntıları

Hak Dini Kur'an Dili (10 Cilt) sözleri ve alıntılarını, Hak Dini Kur'an Dili (10 Cilt) kitap alıntılarını, Hak Dini Kur'an Dili (10 Cilt) en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Te'vil ise, "اول" maddesinden tefîldir. Rağıb, Müfredat'ında bunu şöyle izah eder: "اول" asla rücu' demektir. Te'vil de bir şeyi ilmen veya fiilen kendisinden murad olan gayeye redd-ü irca eylemektir.
Sayfa 20 - Yenda Yayınları
İslam Hukukuyla Muhakemeye Davet Olununca Müminler
51ı) انما كان قول المُؤْمِنِينَ اذا دعوا إلى الله وَرَسُولِهِ لِيَحْكُم بَيْنَهُمْ Yoksa beyinlerinde hükmetmek için Allah'a ve Resulü'ne da'vet olundukları zaman mü'minlerin sözü ancak أن يقولوا سمعنا واطعنا "semi'na ve ata'na" demek idi. Yani "dinledik ve itaat ettik, baş üstüne" diye hemen da'vete icabet etmekti. وأولئك هم المُفْلِحُونَ ve işte ancak bunlardır ki, o felâh bulanlardır. Murada erenlerdir. وَمَنْ يُطِعِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ ve her kim, Allah ve Resulü'ne itaat eder, yâni yalnız mahkeme işinde değil, her hususta Allah'ın kitabına ve Resulü'nün sünnetine ittiba eyler ويخشى الله ve Allah'dan korkar, isyandan sakınır ve O'na sığınır, korunursa فأولئِكَ هُمُ الفائزون iste ancak bunlar, o faizîndir. Fevz bulacak, felah meydanında gaye-i merâma erecek, ebedî saadetin kusvasına nail olacak olanlardır.
Sayfa 61 - 6.cild Nur,51Kitabı okuyor
Reklam
Tafsilden istifade edebilmek için sade ehl-i ilim olmak kafi değil, fakihü’n-nefs olmak da şarttır. Yukarılarda geçtiği vech ile fıkıh, aslı lügatte bir şeyi ilel-ü hikmetiyle anlamak, Fehim-i dakik ile fehmetmek manasındadır ki, bunda ma’rifetun nefs manasında münderictir. Ve bununla şuna da işaret edilmiştir ki, bundan evvelki ayetlerin tafsilatı ilmiyyesi şeriatından biri de insanların kendilerinin ahval-i nefsiyyelerini tanımalarıdır.
Sayfa 508 - 3. cild /En’am,98
Kur'an'ın Korunmasındaki Mucize
Fahruddin-i Razî der ki: "Kur'ân'ın ki gibi mahfuziyyet hiç bir kitaba nasib olmamıştır. Başka hiç bir kitab yoktur ki, az veya çok tashif, tahrif, tagyîr girmemiş bulunsun. Bunca mülhidlerin, Yehudun, Nâsârâ'nın Kur'ân'ı ibtal ve ifsad etmek üzere bir çok daiyeleri bulunduğu halde, bu kitabın tahriften her cihetle masun kalması en büyük mu'cizelerdendir. Bir de Allah, bunun böyle mahfuz olarak bakasını bu âyetle haber vermiş şimdiye kadar da altı yüz seneye karib bir zaman geçmiştir. Binaenaleyh bunun bir gayb haberi olduğu tahakkuk etmiş bulunuyor. Bu ise, kahir bir mu'cizedir."
Sayfa 218 - 5.cild , hicr-9Kitabı okuyor
İhtiyar Kadınlar Süslenir mi?
Nur-60 والقواعد من النساء‎ Ve oturmuş kadınlar ‎‫اللاتي لا يَرْجُونَ نكاحا‬‎ ki, bir nikah ümidi beslemezler,‎‫فَلَيْسَ عَلَيْهِنَّ جُنَاحٌ أَنْ يَضَعْنَ ثِيَابَهُنَّ غَيْرَ مُتبرجات بزينة‬‎ bir zinet ile teberrüc(1) etmeksizin üst örtülerini bırakmalarında beis yoktur. Yâni hayz-u nifastan kesilmiş kadınlar, yukarıda geçen ولْيَضْرِينَ بِخُمرهن على جيوبهن ولا يُبْدِينَ زِينَتَهُنَّ‎ ("... ve baş örtülerini yakalarının üzerine vursunlar, ziynetlerini açmasınlar." Nur-24/31) emri mucebince gizlemeleri lâzım olan zinetlerden hiç birini izhar etmemek şartiyle üzerlerindeki çarşaf, ferace gibi dış elbiselerini bırakıp yalnız baş örtüsüyle çıksalar bir beis yoktur, günah olmaz. Lakin teberrüc gençler için günah olduğu gibi ihtiyarlar için de günahtır. Süslenmeleri günah değil, süsle yabancı erkeklere çıkmaları günahtır. İhtiyar kadınlar süslenir mi dememeli? Ne acuzeler vardır ki, gençlerden ziyade güzel görünmeğe özenirler.
Sayfa 66 - 1] Teberrüc: Kadının kendisini süsleyip çıkarak endam ve ârâyişini, zinet ve mehasinini erkeklere izhar etmesidir ki, cahiliyyet kadınlarının âdeti budurKitabı okuyor
Nimete Karşı Nankörlük Edenleri Allah Bilir
Şunu da unutmıyalım ki, Çanakkale, Sakarya, İnönü muzafferiyyetleri, İzmir'in istıhlâsı, Avrupa'lıların İstanbul'dan çıkarılmaları hamdolsun Allah Teâlâ'nın zamanımızda gösterip tanıttığı âyat-ı İslâmiyye'dendir. Bu mücahedelerde Türkiye müslümaları öyle bir ıztırar ve ihlâs ile Allah Teâlâ'ya iltica ederek çalışmışlardı ki, "Yoksa sıkılan kendine duâ ettiği zaman ona icabet edip fenalığı açan ..." Neml-27/62) mazmunu aynen tecelli etmişti. Fakat bütün bunların tahakkukundan sonra إنَّكَ لا تُسْمِع الموتى ولا تُسمع ‫الصم الدعاء اذا ولوا مديرين "Şübhesiz sen ölülere işittirmezsin, arkalarına dönmüş‬‎ kaçarlarken sağırlara da da'veti işittirmezsin" Neml-27/80) buyurulduğu üzere duymak istemiyen kalbsizler, sağırlar, körler. İslâm'ın artık bütün va'dleri olmuş, bitmiş istikbal için vazifesi kalmamış olduğunu iddia ederek müslümanlığı körletmek, Allah'ı unutup şirk yollarına gitmek istiyorlar. Böyle nankörlükler yapılacağını bildiği için Allah Teâla da: "Rabbın, neler yapacağınızdan da gafil değil." وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلِ عَمَّا تَعْمَلُونَ )"Ve her biri için amellerinden dereceler vardır Rabbın ne işlediklerinden gafil değil." Enâm-6/132) buyuruyor.
Sayfa 189 - Cild 6 27/93 tefsiriKitabı okuyor
Reklam
Kur'ân'dan Hüküm Çıkarmak
İşte Kur'ân, böyle her kitabın fevkinde ve bütün milletler üzerinde hakim bir kitab-ı hakktır. Bununla beraber Arabca'dır. Arab lisanı ile nazil olmuş ve nâtık olduğu ahkâm-ı hakk, Arabî olarak ifade edilmiştir. Ve hakimiyyeti, nazm-ı Arabîsi ile meşruttur. Binaenaleyh diğer kütüb-i münzelenin Kur'ân'a muhalif olan, Kur'ân'ın tasdikine iktiran etmeyen ahkâmiyle amel caiz olamayacağı gibi Kur'ân'ın tercemelerine de bu hakimiyyet isnad edilemez ve doğrudan doğru onlardan ahkâm istinbatına kalkışmak da doğru olamaz. Hüküm, asıl münzel olan nazm-ı Arabîsinindir. Demek ki, Kur'ân, yalnız tilâvet olunmakla kalmamalı, mucebince beynennâs icrâyı hükm-ü hükümet de edilmelidir.
Sayfa 180 - 5.cild Rad,37Kitabı okuyor
Cihad
CİHAD: Düşmana müdafaada bütün vüs'ünü sarfetmektir ki, üç kısımdır: Birisi, zâhir düşman ile mücahede, birisi, Şeytan ile mücahede, birisi de, nefs ile mücahededir. Bazıları burada cihaddan murad, evvelkidir demiş, bâzıları da hevâ ve nefsiyle mücahededir demiş. Fakat evlâ olan üç kısmın, üçüne de şamil olmasıdır. Ve bu şümul, hakikat ile mecazın cem'i kabîlinden değil, mücahede mefhumunun bizzat şümulündendir. Şübhe yok ki, mücahede, mukateleden eammdır. Nitekim rivayet olunur ki, Hazret-i Hasen, bu âyeti okumuş ve demiştir ki: "Adam, Allah uğrunda cihad eder ve halbuki bir kılıç vurmamış bulunur. Sonra Allah uğrunda cihadın hakkı da, hak ve ihlâsa mukarin bulunması, haksızlıktan, ağraz-ı fâsideden, istitaat nisbetinde taksîr ve tekâsülden sâlim olmasıdır."
Sayfa 532 - 5.cildKitabı okuyor
En Büyük Cihad Kur'an İle Yapılır
Bunca kafirlere karşı ‎‎‫وَلَوْ شِئْنَا لَبَعَثْنَا فِي كُلِّ قَرْيَةٍ نَذِيرًا‬‎ ve eğer dilese idik her köyde inzar yapacak, o kâfirlere azabı haber verecek bir Peygamber ba's ederdik. Bu kaziyye-i şartiyye, mefhum-ı şart ile, şöyle bir kıyası istisnaî teşkil ediyor: Lâkin ba's etmedik, demek ki, öyle dilemedik, yalnız seni ba's ettik. Sürenin başında ferman buyurulduğu üzere bütün âlemîne nezir kıldık.‎‫فلا تطع الكافرين O halde kafirlere itaat eyleme de ‎‫وَجَاهِدُهُمْ به جهاداً كبيراً‬‎bu Furkan ile onlara karşı mücahede et, büyük bir mücahede. Her karyede bir Peygamber ba's olunduğu takdirde o Peygamberlerin hepsinin yapacağı mücahedeye muadil bir mücahede elbette büyük bir mücahededir. Bir cihad-ı kebîrdir. Bu Sûre, Mekkî olduğu için henüz kıtal emri verilmezden evvel olan bu cihad-ı kebir emri, her mücahedenin başı olan bir mücahededir. Düşünmeli ki, bu ne büyük emirdir. Buna me'mur olan Peygamber'in elinde Kur'ân'dan başka bir silâh yok iken o Kelâmullah mu'cizesi o büyük cihadı yapmağa kâfi geliyor ve Mekke'den başlayan bu cihad bütün cihana yayılıyor.
Sayfa 103 - 6.cild Furkan 45-60 tefsiri kıtal:kılıç vb. ile yapılan savaşKitabı okuyor
Arz-ı Mukaddesin Varisleri Salih Kullardır(21.105)
Nur 55- Sizden iman edip salih ameller işliyenlere, Allah şöyle va'd buyurdu: Kasem olsun ki, onlardan evvelkileri istihlâf ettiği gibi kendilerini arzda mutlak ve muhakkak istihläf edecek ve behemehal onlara kendileri için marzisi olan dinlerini kuvvetle icrâ kudreti verecek ve behemehal onları korkularının arkasından emne erdirecek, hakkımda hiç bir şeyi şerik koşmayarak hep bana ibadet edecekler. Kim de, bundan sonra küfranda bulunursa artık onlar hep fasıklardır. Nur 56- Hem namazı kılın, zekâtı verin ve Peygamber'e itaat edin ki, rahmete erdirilesiniz.
Sayfa 62 - İstihlaf:halef etme, yerine bırakma/ Emn: emniyet /Marzi:razı olmaKitabı okuyor
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.