Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Hakkari’de Bir Mevsim
Ferit EdgüEn Eski Hakkari’de Bir Mevsim Yorumları ve İncelemeleri
En Eski Hakkari’de Bir Mevsim sözleri ve alıntılarını, en eski Hakkari’de Bir Mevsim kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
8.710 üzerinden
Umudun mevsimi
Yakın bir zamanda, 40. yıldönümü nedeniyle özel baskısı yayımlanan kitabın, farklı dillere çevrileri ve film uyarlaması mevcut. 1980 darbesinden sonra da bir süre yasaklılar listesinde yer alıyor kitap.
Hikaye denizin dalgaları gibi: Kendini sürgünde olan birisi ya da bir kazazede olarak anlatmaya başlıyor. Eğitim verdiği ve kendilerinden de bambaşka bir hayatı öğrendiği çocukları anlattığı kitap, yarısından sonra Halit’in hayat hikayesini sorguladığı bir yöne doğru kayıyor. Okurken zihnen şimdi o çocuklara ne oldu diye merak duyarken, bir yandan da Halit’le gerçekleştirdiği konuşmalarla sınırlardaki kaçakçılık hikayelerine dokunuyor. Halit aslında onunla aynı dili konuşan tek kişi olmasına rağmen yaptıkları konuşmalar rüyalarına karışıyor, kendini sorgulamasının ve kişiliğini bulmanın da hikayesine evriliyor… Tüm bunların arasında Süryani kitapçının verdiği bir harita ve tılsımlı bir mühür gibi öğeler, hikâyeye mistik bir hava katıyor.
Anlatım çok özel, şiirsel bir dili var kitabın. Her bir şiirde köyün ve oradaki hayatın içine biraz daha giriyorsunuz. Hakkari’nin yüksek, karlı, yol vermez dağlarına tırmanır gibi: Birinde bir bebenin ölüsünü kucağına alırken, bir diğerinde Halit’in yaşadıklarını sorguluyorsun…
Aynı ülkenin topraklarında yaşadıkları halde birbirinden fersah fersah uzak insanlar, onların yaşamlarına özgü zorluklar… aslında çok bilindik detaylar ama kendini bulma durumu içerisinde öyle güzel eritilmiş ki, bize umudu aşılıyor.
O köye şimdi ne oldu diye merak eden olursa: journo.com.tr/pirkanis-hakkar....
Bu kitabı okuduktan sonra, “Niye daha önce okumadım ki?” diye pişmanlık duydum. Ferit Edgü çok güçlü bir kalem. Betimlemeleri olağanüstü. Her öğretmenin okuması gereken bir eser. Doğuda bir köyde öğretmenlik yapan bir kişinin başından geçenler şiirsel bir roman şeklinde yazılmış. Oldukça farklı bir tarzı olan Ferit Edgü’yü okumadıysanız hep bir şeyler eksik olacak.
Öğretmen olmak..
....
Hani derler ya evlatlar birbirinden ayrılır mı hiç diye.. Öğrenciler de ayrılmaz, birine gönlünüz biraz fazla ısınsa acaba ötekinin hakkına girer miyim diye düşünürsünüz...
...
Öğretmen olmak, sadece bir çocuğun hayatına dokunmak değil.. Çocukla beraber onun evine taşınmak, onun ailesinin de bir parçası olmaktır.. (özellikle miniklerle tabii ki, gençlerimizin de bazıları diyelim :) )
Biraz daha şanslı iseniz ... küçük bir yerde iseniz.. Herkesin öğretmeni olursunuz.. Nasıl kutsalsınızdır hayatı bir ovadan ibaret olup, dış dünyaya hiç açılmamış o yüreği güzel insanların gönlünde..
...
Kitap, bir günlük bir hatıra imiş... Ben yazmaya öğretmenlik deyip tatlı tatlı başladım, ama ah kitaptaki öğretmenin yaşadıkları.. Çabalamak bazen kocaman okyanusta kürek çekmek bile değil, yüzmeye çalışıp kıyıya varmak gibi... Ve olsa da böyle zor, iyiki deneyen öğretmenlerimiz vardı.. Iyiki deneyen öğretmenlerimiz hep var...
...
Kitapla kalın,
Sevgiler...
Kendini bulma yolculuğu
Öncelikle maalesef “Hakkari’de bir mevsim” kitabı benim Ferit Edgü ile ilk karşılaşmam. Daha önce ne ismini ne de kitabın film halini gördüm. İlk okumaya başlarken şiir kitabı sandım ancak daha sonra bölümlerin ve kitabın tamamının bir olay örgüsü içinde olduğunu anladım.
Aslında kitap bizi doğudaki yaşam zorlukları (bu bazen doğa ile ilgili
Şiddetle tavsiye ederim
Herkese selam...
Hakkari'de Bir Mevsim. Ferit Edgü.
Kitabımız sürgüne gönderilmiş bir öğretmenin, Hakkari'nin Pir köyünde başından geçen olayları anlatmaktadır.
Ferit Edgü'nün bu özel anlatımı kelimenin tam anlamıyla okuyucuyu mest ediyor. Kullandığı dil anlaşılır ve sade olmasına rağmen içinde bulunan kendi benliğini arayış ve
Ferid Edgü'de Kısa söz, Uzun anlam
Kitabı bitirdiğimde, Ferid Edgü bu kadar kısa bir romanda bu kadar uzun bir konuyu nasıl da sorunsuz işleyebilmiş diye sordum kendime öncelikle. Çünkü hiçbir cümle fazla ve gereksiz değil. Her şey yerinde duruyor.
Sıkmıyor.
Bunaltmıyor.
İtmiyor.
Okudukça içine giriyorsun ve o kısa cümleler seni uzun bir etki altına alıyor. O köyü, o havayı ve insanları görüp, hissedip, yaşıyorsun. Kısa öykülerine çok ısınamasam da, roman anlamında efsane bir dile sahip kendisi.
Söylenecek o kadar çok şey var ama söyleyeceklerim o kadar yetersiz kalır ki... Hakkari'de Bir Mevsim bir romandan çok daha fazlası. Uzun zamandır bu kadar büyüleyici bir kitap okumamıştım. Etkisinden uzunca yıllar çıkamayacağımı hissediyorum. Belki benzer konular üzerine benzer hikayeler yazılmıştır ama Ferit Edgü'nün Hakkari'de Bir Mevsim'de yaptığını başka bir yazarın başarabileceğini sanmıyorum. Hikayenin sarsıcılığı ve gerçekçiliği Edgü'nün özgün ve şiirsel anlatımı ile birleşince ortaya muhteşem bir eser çıkmış. Kitabı bitirir bitirmez bu kitabı bir kez daha okumalıyım hissine kapıldım. Eminim bu konuda yalnız değilimdir.
#okudumbitti
Yazar askerlik zamanında gittiği hakkarinin bir köyündeki yaşamı ve bu köyde yaşayanların toplumsal sorunlarını ele almış. Eğitim, kültür, inanç ve ahlak sorunlarını derinlemesine işleyen yazar şiirsel bir üslüp kullanmış. Açıkçası ben kitabı okuduktan sonra etkilenmedim. Hayal ile gerçek arasında kalan bu anlatım, anlatılanların kafamda oturmasını engelledi. Betimlemenin olmayışı, karakterlerin ve anlatılanların silikliği kitabı okurken gittiğim yolda dengede durmama engel oldu. Kitabı okuduktan sonra bir arkadaşımın tavsiyesiyle kitapla ilgili bir makale okudum ve eserde anlatılanları daha iyi anlamış oldum. Makaleyi okuduktan sonra bir toplumu yok eden nedenleri ve Hakkâri'nin bahsedilen köyündeki yaşamı, yaşam olmaktan ziyade hayatta kalma veya kalamama evresine getiren sorunları daha iyi anlamış oldum. İncelemenin başında yazdığım gibi, kitabı bitirdiğimde edebi zevk ile alakalı doyuma ulaştığımı söyleyemeyeceğim, bunun nedeni de olay üzerinde yoğunlaşmayan eserin aynı zamanda psikolojik anlatımı ve aforizmalarının olmayışıdır. Fakat tüm bunlara rağmen makaleyle birleşince verimli bir okuma olduğunu düşünüyorum.
Hak. ilinin Pir köyüne sürülen bir öğretmen, bir kazazede. Adını, geçmişini, kim olduğunu hatırlamıyor, yolu buraya nasıl düştü bir fikri yok. Okurken de gözlerinin önünde siyah cisimler uçuşuyor sanki insanın. Düşle gerçek arasında bir anlatım.
Konuştuğu dili konuşan yok, konuşulanı da o anlamıyor. Kar indi mi aylarca kalkmıyor yerden, aylarca kimse uğramıyor bu yere. Süryani bir kitapçıdan aldığı kitaplar uzun kış gecelerine ortak oluyor. Bazen bir salgın bütün bebelerin alnına dokunup iki güne canlarını alıyor.
Biçimsel olarak farklı bir kitap, ilk yüz sayfasını büyük bir hevesle okudum. Sonrasına dair kötü bir eleştirim yok yalnız bir yerde korkup şunu düşündüm; bu kitap ağzıma bir kaşık bal çalmak için bir kilo keçiboynuzu mu çiğnetiyordu bana? Dört yanı -anası, babası, dayısı, yengesi- öğretmen olup yurdumun falanca bölgesinin bilmem ne köyünde gencecik bir öğretmenken başından geçenler sık sık anlatılmış olan bana (inanın bir köy öğretmeninin anıları asla bitmez) ufak bir beklenti peydalanmış olabilir-di. Maruz gördüm.
Fakat en nihayetinde vardığım sonuç; bu anlatım biçimi bu zamana ve bu coğrafyaya çok yakışmış. Ne eksiği var ne fazlası. Bizim gibiler ancak böylesinden anlar çünkü… sizler… “Sizler, karın üstünde yalınayak yürüyüp ölmeyenlerdensiniz. “Biz, bir kış boyu, yufka ekmek, otlu peynir, bulgur pilavı yiyip çay içerek yaşayamayız.”
Beni en çok etkileyen bölümse “Son Ders” oldu.
“Bütün öğrettiklerimi unuttun. Dünya dönüyor, evet, ama belki de burada, bu dağ başında dönmemesini bilmek daha doğrudur.”
Ah!
Elbet tavsiyedir.
Sevgiler, Nazlı.
Hakkâri'de bir mevsim //Ferit Edgü
Hakkari'nin konum açısından dağlık bir bölgede kalması sonucu oluşan; zor iklim şartları, İnsanların çaresizliğini, makamların vurdumduymazlığını, , eğitim yetersizliği, sağlık hizmetleri, salgın hastalıktan ölen bebekleri, yokluğu, yoksulluğu, çaresizliği kısacası insanın temel haklarından mahrum kalma zorluğunu anlatan bir kitap.