Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hapishane Defterleri 2. Cilt

Antonio Gramsci

En Eski Hapishane Defterleri 2. Cilt Gönderileri

En Eski Hapishane Defterleri 2. Cilt kitaplarını, en eski Hapishane Defterleri 2. Cilt sözleri ve alıntılarını, en eski Hapishane Defterleri 2. Cilt yazarlarını, en eski Hapishane Defterleri 2. Cilt yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mille'in de gördüğü gibi, dünyayı asıl değiştiren, bir toplumsal devrim olarak çok daha fazla savaş değildir; bir tür "süper kapitalizm", işçi sınıfı ve köylülerle sessiz bir anlaşma yaparak, eski burjuvaziyi sarsmıştır. Mille'in kastettiği, Fransa'da endüstri ve bankacılık alanlarında ardı ardına bir gelişme olduğu ve bir zamanlar başat olan orta ve küçük burjuvazinin artık kriz -buna bağlı olarak aydınların krizi de oluşmuştur- içine girdiğidir. Savaş ve Rus Devrimi, 1914'ün Ağustos ayından önce halihazırda var olan hareketi hızlandırmıştır.
Benda, evrenselliğe daha fazla özgünlükle çok daha iyi hizmet edilebileceğini kabul eder. Ne var ki özgün olmakla özgünlüğü vaaz etmek arasında fark vardır. Tam bu noktada milliyetçilik kavramı muğlaklaşır ve bu muğlaklık ekseninde gerçek evrenselciliğin, gerçek pasifizmin yattığı iddia edilir. Başka bir deyişle, ulusal, milliyetçiden farklıdır. Goethe, Alman "ulusu"ndan, Stendhal Fransız "ulusu"ndandı ama ikisi de milliyetçi değildi.
Reklam
Bir fikir, bir şekilde sanatsal olarak -yani, belli bir tarzda- ifade edilmediği sürece etkili olamaz.
Uyruk, birincil bir özgünlüktür fakat büyük bir yazar, kendi yurttaşlarından daha özgündür ve bu "özgünlük" ilkinden türemiş bir özgünlük değildir. Renan olarak Renan, hiçbir şekilde Fransız ruhunun kaçınılmaz sonucu değildir; bu ruha ilişkili olarak, özgün, kendine özgü, (Bergson'un deyişiyle) öngörülemez bir fenomendir
Kişilik yoksuniuğu çekenler, en gerekli şeyin ulusal olmak olduğu iddiasına sığınırlar. Max Nordau, buna benzer bir iddiada bulunan birinden bahseder: "Benim hiçbir şey olduğumu söylüyorsunuz. Hayır, ben bir şeyim: Ben bir çağdaşım!" Bu şekilde, birçokları, yazarların en Fransızı olma iddiasındadır. (Bu şekilde, fiili bir hiyerarşi ve
Leonhard Frank, Die Ursache (Sebep):. Öykünun kahramanı ruhunu deforme eden eski öğretmenini öldürür; yazar katilin masumiyetini savunur.
Reklam
Franz Werfel: Romanlarından birinde, katilin değil kurbanın suçlu taraf olduğunu öne sürer; katil bir tür Quincey değildir, ortada ahlaki bir eylem vardır. Bir baba, otoriter ve gaddar bir general, tüm karşı çıkışlarına rağmen oğlunu bir asker yaparak onun hayatını mahveder: Bu kişi, insan onuruna karşı bir suç işlememekte midir? Bu nedenle yönetici ve baba olarak iki kere zorba olduğu için boğazlanmalıdır.
Freud'un Oedipus Kompleksi teorisi, babaya -efendi, model, rakip, otorite ilkesinin en üst biçimi- duyulan nefret, doğal işleyişteki yerini almıştır. Freud'un Alman edebiyatı üzerindeki etkisi sınırsızdır: Bunun altında yeni bir devrimci (!) etik yatmaktadır. Freud, babalada oğullar arasındaki çatışmayı yeni bir boyuta taşımıştır. Oğulların baba gözetiminden kurtulması, günümüz romancılan arasında gözde bir konudur. Babalar, bu "ataerkillik"ten feragat ederler ve içten ahlaki yapıları yalnızca baskıcı ve sapkın toplumsal bağları yıkmaya ve sahte bir görevin kısıtlamalarını ortadan kaldırmaya yeten oğullarında gurur verici düzeltmeler yaparlar (Hauptmann, Michael Kramer; jakob Wassermann'ın kısa öyküsü, "Bir Baba" ile kıyaslayın).
Zola 've Jaures'in ölümünün ardından halkla halk hakkında konuşmasını bilen kimse kalmadı ve "estetikçi edebiyatımız" kendi benmerkezciliği içinde boğulmakta. Edebiyat alanında Zola, siyaset alanında ise Jaures, halkın son temsilcileridir.
Benito Mussolini
Faşistler, çağdaş tarihi öyle çok yaşamışlardır ki, artık geçmiş tarihi de mükemmel bir şekilde bilmek zorundadırlar
52 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.