Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bir Aşk Yolculuğu

Harem

Aslı Sancar

En Yeni Harem Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Harem sözleri ve alıntılarını, en yeni Harem kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kızlar akşam namazına kadar sessizce sohbet ettiler, namaz vakti gelince odada gaz lambaları yakıldı ve ince işlemeli seccadeler büyük gömme dolapların çıkarılarak yerlere serildi. Didenur nasıl namaz kılınacağını bilmiyordu, Servetseza kendi yaptıklarını aynen tekrarlamasını söyledi ona. Didenur, Gürcü arkadaşının taklit ederek namaz hareketlerinin tamamladı. Namazın sonunda büyük kızlardan biri Kuran'dan bazı ayetler okudu. Ayetlerin manasını anlamadıysan da, bu tilavet Didenur'un ruhunda derin bir yerlere dokunmuş, her nasılsa, kalbini daha huzurlu hissetmişti.
Didenur kızların yemeklerini ne kadar büyük bir zarafetle yediklerini farketti. Ağızlarına çok küçük lokmalar alıyorlar ve sadece önlerinden yiyorlardı. Ayrıca, bir kenarını çorbaya daldırdıkları kaşığın, öteki kenarını ağızlarına götürüyorlardı. Sadece sağ ellerini kullanıyorlar, sofrada ne eğleniyor ne de bir şey almak için karşıya uzanıyorlardı. Herkes sanki kutsal bir iş yapıyormuş gibi sessizce yiyordu yemeğini. Yemekten sonra Müşfika Kalfa şükür duası yaptı, kızlar da görevlilerin yukarıdan bakır leğenlerin içini döktükleri suyla tekrar ellerini yıkadı.
Reklam
Yemek kırmızı mercimek çorbası ile başladı, arkasından da börek, patlıcan, koyun yahnisi, yaprak sarmaları ve de pilav geldi. Kuru kayısı kompostosu ile sofra tamamlandı.
Her tepsiye küçük cam limonlukta taze limon suyunun yanı sıra, bir tabak içerisindeki küçük kaselere tuz, acı biber ve tarçın konurdu. Yemek tabakları herkesin uzanabileceği şekilde tepsilerin ortasına yerleştirilir, kimsenin kendine ait tabağı olmazdı. Sofrada herkesin aynı kaplardan yemesi adettendi; aynı kaptaki yemeği paylaşmanın bolluk ve bereketi artırdığına inanılırdı.
Odalarda yemek tepsilerini kilerciler gözetlerlerdi. Sofraya oturmadan önce herkes görevlerin getirdiği su dolu ibriklerle leğenlerde ellerini yıkardı. Görevlilerden biri ibrikten su döker, diğeri de alttan leğen tutardı. Üçüncü bir görevli ise ellerini kurulasınlar diye işlemeli peşkir (havlu) tutardı. Kalfalar ayrı bir sofraya otururlardı. Emirlerine verilmiş kızlar hizmet ederlerdi kalfalara. Eğitilecek kızlar ise diğer dört sofrayı otururdu.
Tablakârlar büyük ahşap tepsilerle yemekleri saray mutfağından başlarının üstünde getirip haremin giriş salonundaki sabit tezgahların üstünde bırakıyorlardı. Tepsilerdeki tabaklar yemekler soğumasın diye mutfakta muflonlu kumaşa sarılarak bağlanmıştı. Yemek dağıtımından sorumlu kızlar bu tepsileri farklı odalara götürdüler. Hep birlikte koridorlarda yürürken bu kızlar kenarları işlemeli, lekesiz, beyaz önlükleri ile çok şık görünüyorlardı.
Reklam
Saat beşte mutfaktaki kızlardan birkaçı gelip odaya akşam yemeği için sofra kurmaya başladılar. Önce, kırıntı dökülmesin diye, kenarları işlemeli, büyük, yuvarlak bir örtü serdiler yere. Üstüne katlanabilir dört ayağı olan küçük, alçak bir masa koydular. Bu alçak masanın üstüne başka bir işlemeli örtü daha serdiler ve örtünün üstüne de kalaylı büyük bir bakır tepsi yerleştirdiler. Sofraaltının kenarlarına küçük minderler koydular. Bu beş büyük sofra kurulana kadar devam etti. Kızların her birinin, yemeklerden sonra yıkadığı kaşıkları ve kendine ait peçetesi vardı.
Kızlar giyinip odadaki sedirlerin üstünde biraz dinlendiler, aynı zamanda da görevlinin verdiği soğuk şerbeti içip meyveleri yediler.
Sasa ve diğer kızlara bir görevli sarınmaları için havlular verdi, nasıl örtüneceklerini gösterdi. Sonra kızlar teker teker, büyük, renkli kelebekler nakşedilmiş Çin işi bir paravanın arkasında geçtiler. Görevli ayrıca, kızların her birine kolay taşıması için üstten kulplu ve sabunun kuruması için de alttan delikli küçük, madeni bir sabun kutusu verdi. Kutunun içinde sabunun yanısıra bir tarak ile ham ipekten bir parça kese de vardı.
Hamam gri mermer kurnalarla iki büyük beyaz odadan oluşuyordu. İlk odaya soğukluk deniyordu. Burası hamamı kullananların sıcaklık veren öteki odaya geçmeden önce sıcak ve nemli havaya alıştıkları yerdi. Sıcaklıktan çıkıp da soyunma odasına girmeden önce yine burada serinlerlerdi. Gerek soğuklukda gerekse sıcaklıkta musluklarından sıcak ve soğuk su akan büyük mermer kurnalar vardı. Ferah bir soyunma odası hamama bitişikti, hamamı kullanacaklar girmeden önce soyunur, çıktıktan sonra da yine orada üstlerini giyerlerdi.
90 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.