Az önce Adana'da Divan oteline giriş yaparken elimdeki kitaba (
Hatıralarım) bakıp anlamadığım bir dilden konuşan iki kadın farkettim kadınlardan biri gelip yarı Türkçe yarı Kürtçe kitaba bakmak istediğini söyledi kitabı uzattım Kürtçe teşekkür edip gitti kitabın sayfalarını çevirip yanındaki kadına bir şeyler anlatıyordu herhalde Apê Mûsa'yı anlatmaya başlamıştı
Kitabı alan kadın tekrar geldi Kürtçe konuşmaya başladı
"Di nav Kurdan de jinên leheng gelek in" deyince
Apê Mûsa
Hatıralarım kitabında şöyle yazmıştı
"Kürtlerde yiğit kadınlar çoktur bunlar tarihe geçecek kadar kuvvetli aşiret reisi oğullar oldukları halde anneleri ile meşhurdurlar"
"Serce kuşu yavruları büyümüş. Artık onların Yuvadan çıkıp, hayata atılmalarının zamanı gelmiştir. Yavrularına nasihat veriyor. Aşağıdan geçen insanları göstererek, 'Bakın yavrularım, şu gördüğünüz mahlukatlar insandır ve bizim can düşmanlarımızdır. Baktınız ki yerden taş almaya eğilirler, siz hemen uçup kaçın' deyince, yavrulardan bir tanesi 'Peki anne, ya daha evvel taş elinde veya abasının altında saklı ise?' Diye sorar. Anneleri, Aferin yavrum. Haydi gidin. Demek artık nasihate değilsiniz' der.
"Geri kalmış bir bölge çocuğu her şeye açtır. Yemeğe, içmeye, giyime kuşuma ve de öğrenmeye! İşte bu öğrenme aşkı nedeniyle olacak ki, okumaya karşı bende büyük bir istek ve tabiri caizse, açgözlülük vardı.."