Yeni Türk Sinemasında Aidiyet, Kimlik ve Bellek

Hayalet Ev

Asuman Suner

En Eski Hayalet Ev Gönderileri

En Eski Hayalet Ev kitaplarını, en eski Hayalet Ev sözleri ve alıntılarını, en eski Hayalet Ev yazarlarını, en eski Hayalet Ev yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Algıladığımız daima, ekonomik çıkarlarımız, ideolojik inançlarımız ve psikolojik taleplerimiz bazında algılamak istediğimiz kadardır."
Pek çok metafizik öğreti aynı öyküyü tekrarlar: " ... insan dünyanın ortasına bırakılmadan önce evin beşiğine yatırılır. Kurduğumuz düşlerde evi daima bir büyük beşik olarak düşünürüz ... Yaşam güzel başlar; evin kucağında kapalı, korunmuş, sıcacık" İnsan çocukluk evini düşlediğinde o ilk sıcaklığa geri döner. Bachelard'a göre, bellek ve imgelem "mutluluk mekanı"nı birlikte oluşturur. Zira geçmiş, gerçeklerde değil imgelemde yaşar. Aynı biçimde, çocukluk da imgelemde yaşatılır. "Bu bitimsiz çocukluk sayesinde geçmişin şiirini muhafaza ederiz"Bachelard'ın kavramsallaştırmasında, çocukluk hiçbir zaman geride bırakılmaz. Tersine, çocukluğun ayırdına varmak için büyümemiz gerekir. Büyüdükten sonra geri döndüğümüz, imgelem ve bellek tarafından şekillenmiş bir çocukluktur artık, ve bu, gerçek bir yaşantı olarak çocukluktan daha fazla bir şeydir. Türk nostalji filmlerinde geçmişin bir tür "toplumsal çocukluk dönemi" olarak tasavvur edildiğini düşünüyorum. Bu filmlerde, geçmişteki "taşra" yaşantısı, Bachelard'ın sözünü ettiği "çocukluğun mutluluk mekanı" imgesine benzer şekilde tasvir edilmektedir.
Reklam
Nurdan Gürbilek, "Taşra Sıkıntısı" adlı yazısında, "ancak taşrada bulunmuşların, hayatlarının şu ya da bu aşamasında taşranın darlığını hissetmişlerin, hayatı bir taşra olarak yaşamışların, kendi içlerinde bir şeyin daraldığını, benliklerinin bir parçasının sapa ve güdük kaldığını, giderek bir taşradan ibaret kaldığını hissedenlerin anlayabileceği," bir sıkıntıdan söz eder
Taşranın kendisini taşra olarak algılayabilmesi için, kendisinden esirgenmiş bir başka yaşantının, kıyısına itildiği bir merkezin farkına varması,kendisini onun gözüyle görmesi, onun karşısında kendisini eksik, yoksun hissetmesi gerekir. Taşranın ufku her zaman büyük şehirdir. Ona ufuk açan da, onu ufkun berisine kapatan, taşra kılan da büyük şehirdir. Taşra,içinde yaşayanlara ancak o zaman dar gelmeye, içi boşalmış bir dış gibi gelmeye, onları o zaman boğmaya başlar.
"Bizde en çok sıkıntı uyandıran anlar yalnız olduğumuz anlardan çok, başkalarının yanında kendimizi yalnız hissettiğimiz anlar değil mi" diye sorar Gürbilek: Oyun arkadaşı bulamadığımız anlardan çok, oyun arkadaşımızla birlikteyken sıkıldığımız anlar? Bir şeylerin olmasını beklediğimiz, bu şeylerin bir türlü gerçekleşmediği anlar. Çağrı var, çağıran var, çağrıldığımız yerde bekliyoruz, ama hiçbir şey olmuyor ... Sizi yanılttığı için karşınızdakine, yanlış şeye umut bağladığınız için kendinize duyduğunuz öfkeyi bastırdığınızda tek bir duygu kalır geriye: Sıkıntı. Bir şeyler başlamış ama hiçbir şey gerçekleşmiyor.
Savaş sonrası Avrupası'nda ortaya çıkan "zaman-imgesi" sineması,bir eylemsizlik, bekleme, tükenme sinemasıdır. İmge, mekanı hareketi kullanarak katetmek yerine, zaman duygusuna açılır.Duyu-motor devinim bağlantılarının işlemediği durumda, bir imgeyle diğeri arasında, doğrudan saf haldeki zamanın ortaya çıktığı bir yarık, bir tür aralık oluşur. Optik imgede, duyu-motor devinim kapasitesini etkisiz hale getiren "fazla güçlü" bir şey vardır. Bu güç, imgenin "klişeden" ayrıştırılmasıyla ilintilidir. Deleuze, Bergson'dan yola çıkarak, bir şeyi ya da imgeyi algıladığımızda, onu hiçbir zaman kendisi olarak, tamlığı içinde değil, daima olduğundan daha azıyla, ilgilendiğimiz kadarıyla algıladığımızı söyler. Algıladığımız daima, ekonomik çıkarlarımız, ideolojik inançlarımız ve psikolojik taleplerimiz bazında algılamak istediğimiz kadarıdır. "Bu anlamda, normal olarak yalnızca 'klişe'leri algılarız. Ancak duyu-motor devinim sistemimiz karışır ya da çökerse, o zaman farklı türden bir imge oluşabilir: Saf optik-ses imgesi, şeyin kendisini,düzanlamıyla, tüm aşırı dehşeti ya da aşırı güzelliğiyle ortaya çıkaran, radikal ve açıklanamaz vasfıyla metaforsuz bir imgedir"
Reklam
53 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.