Wardstone serisinin altıncı kitabı, serinin en duygusal kitabıydı. Tom bu kitapta çok büyük bir kayıp yaşıyor ve geleceğini çok büyük bir sıkıntıya sokuyor. Artık on beş yaşında, yetenekleri gelişiyor ve aslında kim olduğunu keşfediyor.
Bu kitapta, perilerin tanrıçası Ordeen ile mücadele ediyor kahramanlarımız. Yunanistanda yaşanacak bu büyük savaş için herkesin desteğine ihtiyaç var, Pendle cadılarının bile.. yollarda karşılaştıkları sirenler, korsanlar gibi türlü tehlikleri atlatan Tom ve arkadaşlarını esas tehlike Ord kalesinde bekliyor. Cehennemin taa içinden gelen bu gücü durdurmak için herkes fedakarlık yapmak zorunda kalacak.
Çünkü, onlar insan evlat. İnsanlar umut eder. Durum ne kadar çaresiz olursa olsun kendilerini her şeyin düzeleceğine, yaptıkları ziyaretin bu kez işe yarayacağına inandırırlar.
Selam millet
Herkese yaymaya çalıştığım o meşhur serim ile geldim hala görmeyen varsa bu yine beni üzer Okuyun şu seriyi artık demekten dilimde tüy bitti resmen
Her kitap aksiyon doluydu ama bu kitap bir tık daha aksiyon doluydu. Serinin en sevdiğim yanı ilk sayfasından son sayfasına kadar beni heyecanlandırıyor olabilmesi.
Geride bıraktığımız beş kitapta Tom'un annesi için oluşan o gizem sonunda çözülüyor ama ne çözülme o öyle şok geçirdim. Neyse...
Kitabın konusuna gelecek olursak
Tom yedinci oğlun yedinci oğlu olduğu için Hayaletin çırağı olmuştu. Çıraklığı boyunca zavallımın başına gelmeyen kalmasa da her seferinde bir yolunu buldu.
Alice ile ayrı düşen Tom bu kitap da Hayaletin bile sesini çıkartmadan yanlarına olmasına neden olacak bir olay gerçekleşti.
Her ne kadar Hayalet onaylamasa da artık sadece eyalet değil tüm Dünya tehdit altındadır ve Tom'un annesinin baş düşmanı Ordeen'le savaşmak için Yunanistan'a cadı klanları ile giderler.
Her zaman karşılıklı olan savaşları bu sefer onlar sırt sırta verip ortak düşmanlarını yenmeye iter. Yenecekler mi ne olacak Tom'un peşindeki Şeytan ne yapacak derken yine heyecan dorukta bitti kitap. Bakalım yedinci kitapta bizleri neler bekliyor
#birfincankitaplikileokuyoruz #tudemyayınları #tutemyayıngrubu #hayaletinkabusu #hayaletinçırağı #wardstonegünlükleri #wardstonegunlukleri #yedincioglunyedincioglu #seriönerisi #kitapönerisi #kitaptavsiyesi #kitap #book #bookstagram #okudumbitti #bookphotography #fantastikkitap
Tom bu kitapta büyük anlaşmalar, fedakarlıklar ve kaybedişler yaşıyor. Sanırım şimdiye kadar ki en büyük acıyı yaşadı. Ve onbeş oldu artık. Yetenekleri ve becerileri iyice artıyor. Şeytan peşinde. Dosyaları yanında. Mücadeleye devam ediyor.
Tom' un annesi, babasının ölümünden sonra karanlık ile savaşmak için memleketi Yunanistan' a dönmüştü.
Şimdi aniden geri dönüp bulabildiği herkesten acil olarak yardım istiyor. Yedi yılda bir Yunanistan' ı katliamlar eşliğinde ziyaret eden Tanrıça Ordeen, şeytanın salıverilmesiyle bu defa durdurulamaz şekilde güçlenmiş olarak gelecek ve korkunç zararlara yol açacağını söyleyerek hem de.
Hayalet bu kitapta hoşlanmasa bile ilkelerinde esneklik yapmayı öğrenecek. Tom da bir daha asla yapmam dememeyi.
Alice her daim Tom' un bir adım arkasında, hayalet de onları ayrı tutma derdinde. Sevdim ben bu üçlüyü.
Merakınızı körükleyecek bir dünya dolusu, sırlar sırlar sırlar...
Perilerin Tanrıçası Ordeen’i ilk kez Tom’a saldıran ve Öcü’yü alt edip bahçeye ulaşan bir cadı vasıtasıyla duyuyoruz. Hızlı bir girişle yazar bu konuda başlangıçlarını her zaman ki gibi yüksekte tutuyor. Thomas’ın annesinin önerdiği anlaşma ile yeni eğitmen Hayaletimiz Bill artık bizimle diyebiliriz. Savaşa o da katılıyor ancak eski Hayalet John Gregory büyük bir kırgınlıkla onların bulunduğu bölgeyi terk ederek kendi yerine gidiyor. Onun sürüden ayrılışını -durumu böyle değerlendirdim- kabullenemedim ve kitap serisi ilerledikçe de başına bir şey geleceği ve onu kaybedeceğimize dair endişelenmeye başladım. Son anda yolculuk için gemiye yetişmesi de düşüncemi değiştirmedi.
Herhalde kitabın en sert sahnelerinden birisi de Tom’un ruhunu şeytana satması ve Karanlık’a biraz daha yakınlaşması karşısında dostlarını kurtarma ve düşmanını öldürme şansı elde ettiği tercih sahnesiydi. Matrix filmindeki Mavi ve Kırmızı Hap sahnesi çokça aklıma geldi bölümü okurken.
Aslında ben güzel güzel uzanıyordum ancak farkında olmadan serinin bir kitabını daha tamamlamış bulundum. Aslında uykum yok gelecek kitabı da başlasam sabaha biter ama gözlerime ağrı girdi. Gelecek kitabı da merak ediyorum çünkü korkularım gerçek oldu ve Hayaleti ölüm döşeğinde bulacağımız tanıtımın ilk cümlesiydi. Bakalım gelecek macerada nelerle karşılaşacağız. Kendinize çokça iyi bakın, mutlu geceleriniz olsun..