Hayat ve Hatıratım (4 Cilt Takım)

Rıza Nur

Sayfa Sayısına Göre Hayat ve Hatıratım (4 Cilt Takım) Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Hayat ve Hatıratım (4 Cilt Takım) sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Hayat ve Hatıratım (4 Cilt Takım) kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Gönlümde Türklük, her şeyin üstündedir."
Sayfa 91 - (İstanbul: Altındağ Yayınevi, 1967), c. 1.Kitabı okuyor
Ben sonra anladım ki bu çocuğa aşık olmuştum; fakat bir gün dahi bir kötü şey aklıma gelmemiş, ona kötü bir söz söylememişimdir. Bu, tabii, saf ve pak bir sevgi idi. Ancak bu bir kız değildi. Kız olsaydı kim bilir nasıl severdim veya yine bu kadar severdim. İşte bu gayri tabii hal Türk sosyetesinin bir yarasıdır. Böyle bir aşkın sonu livatadır. Bu sebeple elbet mezmumdur ... Hatta bizdeki Şengül (Şengül Hamamı) budur. Şengül kelimesi gulam, gulampara manasına farisi olup mef'ul çocuk demektir. Şengül kelimesini ve bu aşkı Selçuklu devrine ait şiirlerimizde de buldum. Osmanlı klasik şairlerinde ise pek boldur. Denebilir ki bu iş bize Acem ve eski bir zamanda geçmiştir. Bunun, kadın bulunmayıp orduların uzun zaman kadınsız kalmasından meydana geldiğini söylüyorlar.
Sayfa 93
Reklam
Aşk hakkında malumat:
Aşk hayatın mühim bir unsurudur. O beni göklere çıkarıyordu. Altın kanatlı hayal ve tasavvurlar ile uçuyordum. Benim fikrî terbiyeme bu aşkın mühim bir tesiri olmuştur. Aşk kadar insanı terbiye eden hiç bir şey yoktur. Aşk görmemiş insan yontulmamış taş gibidir; ince ve yüksek duygulu olamaz. Kim bilir, benim derecemde okumuş, güzel ve duygulu bir kızın aşkına düşseydim, fikrim daha ne derece yükselirdi; fakat terbiye ve ruh yükseltmek vasıtası kalmak için bu aşk böyle plâtonik kalmalıdır. Maatteessüf aşkın neticesi hayvanî bir egoizm ve menfaatperestliktir ki, aşkın bütün şuurunu söndürmektedir. Vuslata varmamış aşklardır ki hakiki şiirleri yazdırmışlardır.
Sayfa 94 - (İstanbul: Altındağ Yayınevi, 1967), c. 1.Kitabı okuyor
İdadinin son sınıfında tütüne alışmıştım. Ibtida Sinop'ta babamın tütününden alıp içmiş ve kusmuştum. Sonra yine içtim ve alıştım. Bu esnada tütünü de insanlar için pek adi bir şey bulmaya başladım. Diyordum ki; insanlar bir otu alır, yakar, içer. Bu deliliktir. İnsan ne kadar bayağı bir şeydir. Bu gıda değil. Hem de sıhhate muzır bir şey. Sinop'tan getirttiğim bir okka tütünüm vardı. Hemen bunu başkalarına verdim ve tütünü terk ettim.
Sayfa 104
Toplumsal hayatın Rıza Nur üzerinde yarattığı tahribat hakkında:
Mektep hayatı insanın en saf ve pak zamanıdır. Hak için kükrerdim, haksızlıklara hücûm ederdim. Biri haksızlık ettimi ona diri ye ağır sözler söylerdim. Bunu mukaddes bir vazife bilirdim. Ve: «Hak mevzuubahis olunca akan sular durur ve durmalı zannederdim». Fakat maatteessüf iş hiç te öyle değilmiş... Mektepten çıkınca, hayata girince sosyal ve pratik hayatın ne çirkinlikler ile meşbû (dolu) olduğunu gördüm. Bu nice emekle hasıl ettiğim ahlâk ve pürüzsüz temiz âdetler ve faziletlerin bir kısmı kendiliğinden gitti, bir kısmını da bilerek ben terk etmeğe mecbur oldum.
Sayfa 105 - (İstanbul: Altındağ Yayınevi, 1967), c. 1Kitabı okuyor
Fikrimi saklamayı ayıp, riya, adilik biliyordum, bu sebeple derhal söyleyiveriyordum. Bu da hayatta ne büyük hatadır. İnsan bundan çok kaybeder. Gerçi iyi bir faziletse de hayat adeta riyadan ibaret olduğundan fikrini saklayanlar kazanır.
Sayfa 106
Reklam
138 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.