Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Peygamberimiz ve Sahabeler

Hayatu's Sahabe (2 Cilt Takım)

M. Yusuf Kandehlevi

Hayatu's Sahabe (2 Cilt Takım) Gönderileri

Hayatu's Sahabe (2 Cilt Takım) kitaplarını, Hayatu's Sahabe (2 Cilt Takım) sözleri ve alıntılarını, Hayatu's Sahabe (2 Cilt Takım) yazarlarını, Hayatu's Sahabe (2 Cilt Takım) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Ümmetin ihtilafa düştüğü dönemde, Hz. Peygamberin sünnetine tâbi olmak, avucu içinde bir kor tutanın durumu gibidir."6
Bugün onlara benzeyen hiç kimse görmüyorum.
Bir gün Hazreti Ali (r.anh), selam verip namazını bitirdikten sanra içini şöyle dökmüştü: "Ben Resûlullah'ın ashâbını gördüm, tanıdım. Bugün onlara benzeyen hiç kimse görmüyorum. Vallahi onların (çok namaz kılıp secde etmekten) benizleri atar, saçları, başları dağılır, yüzleri gözleri toz içinde kalırdı. Sabahlara kadar ya Kur'ân okur ya namaz kılarlardı. Yanlarında Allah alınca rüzgârda ağaçların salındığı gibi salınırlardı. Gözlerinden yağmur gibi yaş boşalırdı, gözyaşlarıyla elbiseleri ıslanırdı. Allah'a yemin olsun ki, bugün insanlar gecelerini gaflet içinde geçiriyorlar."
Reklam
Bu millet haramı helal, helali haram yapmadıkça asla mağlup edilemez.
İran hükümdarı Yezdücerd, Çin kralına yardım istemek için mektup yazdı. Çin kralı gelen elçiye şöyle dedi: "Kralların düşmanlara karşı birbirlerine yardım etmeleri gerektiği kanaatindeyim. Ancak, sizi yurdunuzdan çıkarmak isteyen şu kavimden bahset bana. Onların az, sizin ise çok olduğunu söyledin. Bana göre az bir kuvvete sahip olan o
Sayfa 449Kitabı okudu
... onlar, ileride şu bastığım yerleri dahi ele geçirirler.
Ebu'z-Zehra el-Kuşeyrî anlatıyor: Hirakliyus, Kostantiniyye'ye doğru sefere çıkmıştı. Hirakliyus, Müslümanların esaretinden kaçıp gelen bir Rum'a: "Bana Müslümanlar hakkında bilgi ver." dedi. Adam: "Sana, onları gözlerinle görmüş gibi anlatacağım. Onlar, gündüzleri at sırtında mücahede ile meşguldürler, geceleri de ibadet ederler. Yol üzerinde yedikleri şeylerin ücretini verirler. Bir yere girince, muhakkak selam verirler. Düşmanlarını alt edinceye kadar sebat ederler." Herakliyus: "Bu sözlerin doğru ise; onlar, ileride şu bastığım yerleri dahi ele geçirirler." dedi.
Sayfa 449Kitabı okudu
Allah'a en çok itaatkâr olan kimse...
Abdullah b. Amr (r.anh) anlatıyor: Hz. Ebû Bekir (r.anh), Amr b. el-As'a (r.anh) mektup yazmış ve mektupta şöyle demişti: "Allah'ın selamı üzerine olsun. Mektubunu aldım. Mektubunda, Rumların çok sayıda asker topladığını yazıyorsun. Bizler, Allah Resûlü ile beraber savaşırken, Allah, bizim kuvvetimize ve çokluğumuza bakarak yardım etmedi. Bir defasında, sadece iki atımız vardı. Develere de, nöbetleşe biniliyordu. Uhud'da ise, yalnızca bir atımız vardı. Ona da, Efendimiz biniyor ve düşmana karşı bize manevi destek oluyordu. Amr! Şunu iyi bilesin ki, Allah'a en çok itaatkâr olan kimse, günahlardan en çok tiksinti ve ürperti duyan kimsedir. Öyleyse, Allah'a itaat et ve askerlerine de itaat etmelerini emret."
Sayfa 448Kitabı okudu
Sahabelerin hayırda yarışmaları :)
Şakîk (r.anh) anlatıyor: "Günün erken saatlerinde, savaşa girişmiştik. Öğle namazı vakti gelince, geriye döndük. Müezzinimiz yara almıştı. Pek çok Müslüman, bir an evvel ezan okumak için harekete geçti. Kimin ezan okuyacağı konusunda anlaşma sağlanamayınca, neredeyse kılıçlarına davranacaklardı. Sonunda Sa'd, kura çekti de; kurada çıkan kişi ezanı okudu."
Sayfa 447Kitabı okudu
Reklam
Allah, bir cemaate niyetlerindeki samimiyete bakarak yardım eder.
Zeyd b. Eslem (r.anh) anlatıyor: Hz. Ömer, Mısır'ın fethi gecikince Amr b. el-As'a (r.anh) şu mektubu yazdı: "Mısır'ı fethetme konusunda, ağır davranmanıza ve şimdiye kadar fethedememenize hayret ediyorum. Yıllardır, orada mücahede ediyorsunuz. Bunun tek sebebi, ruhlarınızı dünya muhabbetinin kaplaması olmalıdır. Allah, bir cemaate niyetlerindeki samimiyete bakarak yardım eder..."
Sayfa 446Kitabı okudu
Allah, size İslâm ile şeref ve izzet bahşetmedi mi?
Abdullah b. Hanzale (r.anh) anlatıyor: Ordu içinde, bizler Selmân-ı Fârisî (r.anh) ile birlikteydik. İçimizden biri, Meryem Suresi'ni okuyunca, oradaki bir Musevi, Hz. Meryem'e ve Hz. İsa'ya hakaret etti. Biz de Musevi'yi, ağzı yüzü kan içinde alıncaya kadar dövdük. Musevi, bizi hemen Selmân'a şikâyet etti. Bir Musevi, daha önce hiç böyle şikâyette bulunmuş değildi. Zulme maruz kalan kişi, doğruca gelip Selmân'a müracaat ederdi. Selman bize geldi: "Bu adamı niçin dövdünüz?" dedi. Biz de: 'Meryem Sûresi'ni okuyorduk; bu adam da Meryem'e ve Meryem'in oğluna küfür etti." dedik. Selmân: "Peki, sizler niçin bu âyetleri okuyup onlara dinlettiriyorsunuz ki? Allah'ın şu kavl-i celilini duymadınız mı: "Onların, Allah'tan başka yalvardıkları tanrılarına hakaret etmeyin ki, onlar da cahillik ederek hadlerini aşıp Allah'a hakaret etmesinler!" (En'âm, 6/ 108) dedi ve ekledi: “Ey Araplar! Sizler, dinî bakımdan insanların en kötü durumda olanları değil miydiniz? Kötülüklerin en çok işlendiği yer, sizin memleketiniz değil miydi? İnsanlar içinde, en çirkin hayat yaşayan sizler değil miydiniz? İşte; böyle fena bir durumda iken, Allah, size İslâm ile şeref ve izzet bahşetmedi mi? Bütün bunlardan sonra, şimdi, İslâm adına insanları ezmek mi istiyorsunuz? Vallahi, ya bu duruşunuzdan vazgeçersiniz ya da Allah, size verdiklerini sizin elinizden geri alır ve sizden başkalarına verir!"
Sayfa 444Kitabı okudu
Sahabelerin gerçek şerefi Allah'ın dinine mensup olmakta araması
Târık b. Şihâb anlatıyor: Hz. Ömer (r.anh), Şam'a gitmişti. Onun yanında, Ebû Ubeyde b. Cerrah (r.anh) da bulunuyordu. Bataklık ve sulak bir yere gelince, Hz. Ömer devesinden indi, ayağındaki pabuçları çıkardı ve omzuna aldı. Devesinin yularını çekerek suya girdi. Ebû Ubeyde: "Ey Müminlerin Emîri! Ne yapıyorsun sen, bu davranış sana yakışır mı? Ayakkabılarını çıkarıp omzuna atıyor ve devenin yularını çekerek bataklığa dalıyorsun! Şam eşrafının seni bu vaziyette görmesi hiç şık olmaz!" dedi. Hz. Ömer: "Vah vah, eğer bu lafı senden başka biri söyleseydi; onu, ümmet-i Muhammed'e ibret olsun diye cezalandırırdım! Bizler, zillet içinde bir kavimdik. Allah, İslâmiyet'le bize şeref bahşetti. Eğer biz Allah'ın şeref bahşettiği İslâm'ın dışındaki birtakım basit şeylerden şeref umarsak, Allah bize verdiği şerefi geri alır ve tekrar bizi zelil kılar!" diye karşılık verdi.
Sayfa 443Kitabı okudu
Diyebiliriz ki, günümüz insanları belki de fark etmeden şirke düşüyor.
"Abdullah b. Avf b. el-Ahmer anlatıyor: Müsâfir adında bir zat; Hz. Ali, Enbar'dan hareket ederek Nehrevanlılara karşı sefere çıkmak üzereyken: "Ey Müminlerin Emîri, sakın bu saatte yola çıkma. Akşam güneş battıktan üç saat sonra yola çık." dedi. Hz.Ali, bunun sebebini sorduğunda, Müsâfir şu cevabı verdi: "Eğer bu saatte
Sayfa 442Kitabı okudu
Reklam
Utbe b. Abd es-Sülemî anlatıyor: Allah Resûlü (sav), ashâbına "Kalkın, haydi savaşın." dediği zaman onlar: "Evet yâ Resûlallah. Biz, İsrailoğullarının 'Sen ve Rabbin gidin, savaşın; bizler burada oturuyoruz!' dediği gibi demeyeceğiz. Fakat biz 'Sen ve Rabbin savaşın ey Muhammed, biz de bu savaşta sizinle birlikteyiz.' diyeceğiz."
Sayfa 442Kitabı okudu
"... bütün hayırlara, güçlükler içinde kıvranarak ulaştık."
Abdurrahman b. Avf (r.anh) anlatıyor: İslamiyet, zor ve çetin şartlar altında geldi. Bizler, güzeller güzeli İslam'a binbir sıkıntı içinde sahip çıktık. Allah Resûlü ile, Mekke'den çıkıp hicret ettik. Terakkimiz ve muvaffak olmamız, hicretle başladı. Yine, Allah Resûlü ile beraber Bedir Harbi'ne çıktık. O zamanki cemaatimizin durumu, âyette şöyle beyan edilmişti: "... Müminlerden bir kısmı savaşmak istemiyordu. Gerçek apaçık meydana çıktıktan sonra bile, onlar bu hususta seninle münakaşa ediyorlardı; sanki gözleri göre göre ölüme sevk ediliyorlardı. Allah iki topluluktan birine sizi galip kılacağını vadettiğinde, siz silahsız olan topluluğun (kervanın) sizin olmasını arzu ediyordunuz." (Enfal, 8/ 5-7) Silahsız kervandan kasıt, Kureyş kervanıdır. Cenab-ı Hak, bize bu savaşta muvaffakiyet lütfetti ve bütün hayırlara, güçlükler içinde kıvranarak ulaştık."
Sayfa 441Kitabı okudu
Tevekkülün Fazileti
Abdullah b. Selam anlatıyor: Selmân'a demiştim ki: "Bak kardeşim, hangimiz daha önce vefat ederse sağ kalanımız öleni rüyasında görmek için gayret etsin. Böyle bir şey mümkün mü?" "Evet, müminin ruhu hürdür. Yeryüzünde nereye isterse gidebilir; ama kâfirinki hapistedir." dedi. Zaman geçti. Selmân, Hakk'ın rahmetine vâsıl oldu. Ben, bir gün öğle vakti, sedirin üzerinde kaylule uykusuna yatmıştım. Uykuya dalnca, rüya görmeye başladım. Selmân geldi yanıma. Bana, "Esselamü aleyke ve rahmetullahi ve berekatüh" diyerek selam verdi. Ben de, "Ve aleykesselam ve rahmetullah ey Ebû Abdullah! Yerini nasıl buldun, memnun musun?" dedim. "Yerim iyi, sakın tevekkülü elden bırakma. Ne güzelmiş tevekkül etmek! Tevekkülü sakın terk etme! Ne güzelmiş tevekkül, bir bilsen! Tevekkülün, insanı hayrete sevk edecek kadar faziletli bir amel olduğunu gördüm." dedi.
Sayfa 440Kitabı okudu
Rabbim bizi de af ve mağfiretle karşılaşanlardan eylesin...
İbn Ömer anlatıyor: Benim için, babam Hz. Ömer'in ahiretteki durumunu öğrenmekten daha sevindirici bir şey olamaz. Rüyamda bir köşk gördüm. Bu köşkün kime ait olduğunu sordum. "Bu köşk, Ömer b. Hattab'ındır." dediler. Hz. Ömer köşkten çıktı. Hz. Ömer'in sanki yıkanmış da yeni giyinmiş gibi bir hâli vardı. "Durumun nasıldır?" diye sordum. "İyi, eğer Rabbimin af ve mağfiretiyle karşılaşmasaydım işim bitikti." dedi. Bana, "Sizden ayrılalı kaç yıl oldu?" diye sordu. "On iki sene oldu." dedim. "Henüz hesaptan kurtulabildim." dedi.
Sayfa 439Kitabı okudu
Cinlerin Hz. Ömer'in şehit edilişine tepkisi:
Süleyman b. Yesar (r.anh) anlatır: Cinler, Hz. Ömer'in şehit edilişine şöyle ağıt yaktılar: "Selam sana ey Müminlerin Emîri! Parçalanmak üzere olan bu ülkeye, Allah bütünlük ihsan etsin! Sen, çok büyük gelişmeleri başlattın. Semeresini de göremeden ruhunu teslim ettin. İster koşsunlar isterse deve kuşuna binsinler; dün gerçekleştirdiğin işlere muvaffak olmak isteyenler, bugün bunu zor başarırlar. Medine'de havanın kapkaranlık oluşu, ağaçların gövdeleriyle sallanması, acaba oradaki şehidin yasına iştirak ettikleri için mi?"
Sayfa 439Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.