Doğayı soyut bir biçimde öykünerek onunla yarışmaya kendini zorlamak, bu kopya etmek için kopya etme tutkusu, küçücük bir derinliğe mercimek atan ve hep isabet ettiren bir insanın gösterdiği el maharetine benzer. Büyük İskender'in, önünde becerisini gösteren böyle birine, bu kadar anlamdan yoksun, yararsız ve değersiz bir yeteneği olduğundan ötürü, ödül olarak bir teneke mercimek verdirttiği söylenir.