Demokrasinin sorunlarının yine demokrasinin içinde çözülmesi, demokratik yönetimin özünü oluşturan özgür bireylerin eğitim düzeylerinin arttırılması kuşkusuz olanaklı bir hedeftir. Böylelikle çoğunluk oyuna dayalı yanlış kararların bir ölçüde önüne geçilebilir ve 'eğitimsiz sürünün' ya da Platoncu bir metaforla 'mağara adamlarının' cahillikten kaynaklanan suçlarının önüne geçilebilir.
Reel olanın ideal olanı sınırlamaması, Hegelci mutlak idealizmin temel ilkelerinden biridir. Maddi ve doğal gerçeklik alanı, zaman ve mekân açısından sınırlanamaz. Hegel'in Mantık Bilimi'nde dile getirdiği 'kötü sonsuzluk' ( schlechte Unendlichkeit) kavramı bu söylediklerimizle ilgilidir.¹³ Kötü sonsuzluk mekânda ve zamanda
Toplumsal değerler ve normlar açısından, kutsal olanı olmayandan, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden ayırmaya ve soyutlamaya yönelik haklı ve anlaşılır bir insani çabadan söz edilebilir. İnsan zihninin tek-yanlı analitik çabası, genel olarak pratik gerekliliklerle, etik ve politik yönelimlerle beslenir. Fakat böylesi tek-yanlı ideolojik bir çabanın, insanın özgür düşünme ve bilme edimi açısından, belli bir bozulmaya yol açabileceği de unutulmamalıdır. İnsanın aksiyolojik, normatif ve genel olarak pratik yönelişi, epistemolojik yönelişini engelleyip yozlaştırabilir. Örneğin dinsel, ahlaki ya da politik açıdan kötülükten tümüyle arındırılmış mutlak bir iyilik arayışı, tek-yanlı ve soyut bir analitik bakış açısıyla her türden sonlu, eksikli ve oluşa tabi gerçekliğin ve dahası “ötekiliğin” aşağılanmasına yol açabilir. İyi ve kötü, biz ve öteki arasında varsayılan mutlak ayrımlar, korkunç politik eylem ve sonuçlara felsefi ve ideolojik bir zemin oluşturabilir. Etik, estetik ve politik açıdan zenginlik ve verimli bir esnekliğin, karşıt belirlenimler arasında belli bir dengeyi ve diyalektik içgörüyü gerektirdiği söylenebilir. Felsefi epistemolojinin verimliliği açısından, ne ayrımların ne özdeşliğin mutlak kılınmaması gerekir. (E.Orman/Hegel’in Mutlak İdealizmi s 104, 105)
“Kesinlik felsefi doğruluk ya da hakikat için önemli bir ölçüttür, fakat açıktır ki tek ölçüt değildir. Kesinlikle birlikte açıklık, gerçekliğe uygunluk ve mantıksal tutarlılık da, doğruluk tartışmaları bağlamında önem taşırlar. Descartes’in felsefi düşünce ve doğruluk açısından diğer ölçüt ve ilkeleri de önemsediği ve geliştirmeye çalıştığı doğru