Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.27
Hendek
Herman KochEn Yeni Hendek Yorumları ve İncelemeleri
En Yeni Hendek sözleri ve alıntılarını, en yeni Hendek kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
7.510 üzerinden
Çok değişik bir kitap, Hendek. Amsterdam belediye başkanı, Robert’in yeni yıl resepsiyonunda karısının encümenlerden birisiyle cilveli konuşmasını ve gülüşmesini görmesi üzerine bunu koca ömrüne bir şüphe olarak kaydeder ve roman bu şüphenin üzerine kurulur. Kitap boyunca bu şüpheyi doğrulayacak kanıtlar ararken, Robert’ın 90 yaşındaki anne babasının ölme planlarını , yakın arkadaşı Bernard’ın paralel evrenler teorisi ile alternatif gerçekleri , Robert’ın kızı ve erkek arkadaşı ile olan ilişkisini ve Vietnam savaşından kalma protestonun fotoğraflarının bir anda gün yüzüne çıkıp Robert’ın suçlanmasını okuyoruz.
Öte yandan sürekli olarak Kitabın sonunu öğrenmek için merak duygunuz hep en üst düzeyde. Hal böyle olunca Robert’ın şüpheleri konusunda haklı olup olmadığını öğrenmek için sayfalar bir bir ardına akıp gidiyor . Başkanın kafasında yarattığı ihtimaller üzerinden konunun dallanıp budaklanması üzerine de kitap boyunca bir kaybolup bir toparlanıyorsunuz. Kitabın değişikliği de bence kesinlikle bu noktaya dayanıyor.
Kitabın son sayfalarındaki gelişmelerden hangi okur neyi düşünmek isterse diyerek yazar sonunu şaibeli bırakıyor ve herkes kendi yorumuyla kitabı kapatıyor. Şunu fark ettim ki bu kitabı birisiyle beraber aynı anda okuyup iki farklı son veya iki aynı son olarak konuşmayı isterdim.
Herman Kocha gelirsek de daha önce okuduğum bir yazar değildi ama ‘Hendek’ kitabının son olmayacağını düşünenlerdenim.
Hendek kitabı benim Koch ile tanışma eserim oldu. Biraz uzun sürede okudum vakitsizlikten ancak benim için farklı bir kitap oldu.
Hollanda ülkesinde geçen olayları konu edinen yazar, sıradan ve mutlu olan hayatında bir pürüz (?) bulan Robert'in hikayesini kaleme almıştır.
Robert eşi Sylvia'nın onu aldattığını düşünür. Her şeyi aldatılan bir adam gözü ile yeniden canlandırır ve düşünür. Hayatındaki tek sorun bunlar da değildir. Ardı ardına pürüzler çıkarken Robert bir yandan hayatını düzene sokmak bir yandan da gerçekleri öğrenmek istemektedir.
Sonu şaibeli ve düşüncelerin gerçek olup olmadığının yer verilmediği eser, bazı yerleri bizim hayal gücümüze bırakmaktadır.
Hollandalı, 1953 doğumlu yazar Herman Koch, 10 parmağında 10 marifeti olan birisi roman , öykü ve köşe yazarı, aynı zamanda aktör ve televizyon yapımcısı. Montessori Lisesi’nde orta öğrenimine başlamış ama öyle disiplinsizmiş ki okuldan atılmış. Adam zeki, farklı ve muzip birisi gibi geliyor bana
Hendek, okuduğum ilk kitabı ama devamı gelir
"Hendek "
Kitabımız 'da Amsterdam Belediye Başkanı Robert Walter'in hikayesini okuyoruz. Ama sandığınız yada bizim ülkemizde olan belediye başkanları gibi değil çöpünü kendisi atıyor ve gideceği yere bisikleti ile gidiyor . Walter bir yeni yıl etkinliğinde karısını Belediye Encümeniyle konuşurken ve kahkaha atarken görünce kendisini aldattığı şüphesini duyar. Eşinin yaptığı konuştuğu tüm davranışlardan onu aldattığı çıkarımını bulmaya çalışır. Her hareketine kendince bir anlam yükler.
Bir Belediye Başkanı olmasaydı belki işi daha kolay olacaktı.
Kitap büyük eksende eşini kıskanan bir adam olarak izlenim yaratsa da Belediye Başkanı robert'in anne ve babasının da hikayeye girmesi ile kitap tamamen farklı bir konuya evriliyor. Belediye başkanının annesi ve babası 94 yaşına geldikleri ve sağlık sorunları sebebiyle kitaba göre hayatlarını onurlu bir biçimde son vereceklerini söyler. (Bu konuda ben aksini düşünüyorum bir hayata son vermenin onurlu bir davranış olduğunu söyleyemeyeceğim.) Kitapta anlatılan konular İlişkiler Genel olarak bir sonuca bağlanmıyor ucu açık kalıyor arada kopukluk yaşanıyor hissine varabilirsiniz okurken Ama, genel olarak ben çok sevdim akıcı , düşündürücü ve okura sorgulatan bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Amsterdam Belediye Başkanının karısını anlık bir olayla kıskanmaya başlamasıyla kitabımız başlıyor.
İnsanın içini merak duygusuyla kabartarak bir takım şüpheler ortaya koymaya başlıyor. Kitap bir sonuca varmıyor, durum anlatıyor.
Dengeli ve başarılı olan bir insanı, şüphe ve paranoyaları nasıl hale getiriri okuyoruz.
Değişik bir kitap Hendek; uyandırdığı merak duygusu o kadar güçlü ki, acaba Robert haklı miydi diye okurken sonuna bakma isteği uyandıran kitaplardan. Ama sonuna baknanız bile istediğiniz bilgiye erişemiyorsunuz çünkü net sona sahip kitaplardan değil. Amsterdam Belediye Başkanı Robert Walter yeni yıl resepsiyonunda karısının, encümenlerden biriyle konuşurken kahkaha attığını görür ve zihninde bir "acaba" belirir. Kitap boyunca okuru acaba karısı onu aldatıyor mu şüphesinin peşinde sürükler ve bunu büyük bir başarı ile yapar. Şüphenin beynini ele geçirişi, kendince parçaları bir araya getirip kanıtlar toplayışı ve ruh hali çok güzel bir şekilde verilmiş. Robert'in zihninde kaybolduğumu hissettim. Ama kitap tek bir omurga üzerine çakmamış çivilerini, yan taraftan anlattıkları da etkileyici ve düşündürücü idi. 90 yaşını devirmiş anne ve babasının intihar isteği, yakın arkadaşı Bernhard'ın gerçeklik ve evrenler ile ilgili tezleri, yıllar öncesinden fırlayan Vietnam Savaşı protestosuna ait fotoğraf karesi kitabı farklı yönlere de savuruyordu. Ayrıca iklim değişikliği, faşizm ve siyasete dair söyleyecek sözü olan kitabı ben severek okudum. Robert'in şüphesini iliklerime kadar hissettim. Olay ağırlıklı bir eser değil, herkese hitap edeceğini sanmıyorum ben severek ve hissederek okudum. Edebiyatta farklılıkları sevenlerin bunu da seveceğini düşünüyorum.
Kitabı cok sevdiğimi söyleyemiyeceğim.Karısının kendisini aldatıp aldatmadığını bir türlü anlayamayan ve anlamaya çalışan Belediye başkanı Robetin hikayesi. Bir yanda kendini öldürmek isteyen ebeveynleri bir yanda da işindeki sıkıntılı durumlar.Ara ara kitap beni gercekten gerdi.
Zihnin, yer edindiği insana en büyük ihaneti: "Şüphe"
Dili basit, yazarın mikrofonu eline aldığı yerler az, olay akışı sürükleyici ve içeriğinin tasnif edilmesi kolay bir kitap. Kitabı okurken insanın üzüntüden arındırılmış bir hayata sahip olamayacağını, bu üzüntünün de kaynağının ucu bucağı olmayabileceğini idrak ediyoruz. Kitapta narsist tavırlarına rastlayacağınız karakterin eksiklik duygusunun şüpheye düşmesine sebep oluşunu, günümüz birinci dünya ülke vatandaşlarının bitmeyen çilelerini bitirmek amacıyla ötenaziye başvurmalarını ve bu başvuru üzerinden "yaşamak" olgusunun incelenmesini görüyoruz. Okurken çok etkilendim diyemesem de keyif aldığımı söyleyebilirim.
Açıkçası sonundan hiçbir şey anlayamadım. Sylvia iki üç hafta evden gittiğinde ne zaman döndü? Geçmişte büyükbaba ve büyükannesine olanlar neydi? Babasının kırmızı spor arabasında oturan çiçekli başörtülü kadın kimdi? Çok ince detaylar var, ben yakalayamadım. Yani hikaye pek kafamda oturmadı; ama bunları okurken satır aralarında siyasal ve politik arka plan vardı, bunun yanında çevre sorunlarından, tüketim toplumuna, ötenaziye kadar birçok konu vardı. İlgilisine tavsiye edilir.