Ölümün kokusu vardı elbette. Sıcak, kapalı bir mekânda kokuşmakta olan cansız etin kokusu. Onunla birlikte kan kokusu. Sık sık bakırsı tarif edilen ama bana daima ağızdaki demir tadını hatırlatan kan kokusu. Yanmış barut kokusu vardı, bir de başka bir yanık kokusu. Bir tahminde bulunacak olursak, kavrulmuş saç kokusu. Geri planda, bütün bu berbat karışıma hiç uymayan zengin, nostaljik bir viski bukesini derin derin içime çektim, Burbon gibi kokuyordu, iyi bir burbon hem de.