Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hikmette Son Nokta

Muhyiddin İbn Arabi

Hikmette Son Nokta Gönderileri

Hikmette Son Nokta kitaplarını, Hikmette Son Nokta sözleri ve alıntılarını, Hikmette Son Nokta yazarlarını, Hikmette Son Nokta yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Arazın Meşhur Kısımları “Dokuz Makulat”
1- Vacibu’l vücud. Bu kısımlar O’na aittir. Zat, sıfat, fiil ve isim olarak O’nu bölecek hiçbir şey, hiçbir açıdan söz konusu değildir. Çünkü yüce Allah alemlerden müstağnidir. 2- Akıllar. Bunların sayısı ileride açıklayacağımız gibi fe- leklerin sayısı kadardır. 3- Nefisler. Bunlar da ruhaniler aleminden söz ederken işaret edeceğimiz gibi feleki, beşeri, hayvani ve bitkisel nefis- ler şeklinde ayrılırlar. 4- Cevherler. Bunlar ise beş kısma ayrılırlar: a) Heyuli b) Suret c) Heyuli ve suretten mürekkep cisim d) Nefis. e) Akıl. Cevherin bu beş türle sınırlı olduğunu belirtmiştik. Cisim de beş kısımdır. Çünkü cisim ya doğru bir çizgide hareket etmeye elverişli değildir, bu durumda felekidir ya da elverişli- dir, bu durumda da unsuridir. Ya merkeze doğru hareket eder ve mutlak olarak ağırdır ya da merkezi aşar ve mutlak olmaksızın ağırdır. Ya muhite doğru hareket eder, bu takdir- de mutlak olarak hafiftir ya da muhiti ve muhite mücavir olanları aşar ve mutlak olmaksızın hafiftir. Arazın kısımlarını yukarıda zikretmiştik. Varlık cüzlerinin külli kısımları işte bunlardan ibarettir. Şu var oluş silsilesi üzerinde düşün! Nasıl azamet, şeref ve celalin en yüksek mertebesinden başlat- mıştır var oluşu? Bundan maksat da örneksiz yaratma, eşsiz var etme özelliğine sahip ilk nurdur ve varlık alemi arzını rabbinin nuruyla aydınlatmıştır.
Cismaniler aleminin doğusu, bu nurların yoğunlaştığı, cisimleştiği, koyulaştığı, keskinleştiği yerdir. Burası da ilk sema ve sidretu’l müntehadır. Yani ruhaniler aleminin sonu ve cismaniler aleminin başlangıcıdır. Cismaniler aleminin batısı ise, merkezlerinin derinliğine düşen cisimlerin Allah’ın ateşiyle ortaya çıktıkları yerdir. Burası ise,
Reklam
De ki: Herkes, kendi mizaç ve meşrebine göre iş yapar.” (İsra, 84) Çünkü her kap içinde ne varsa onu sızdırır. Herkes maksadına doğru hareket eder. “Kişi sevdiği ile beraberdir.” “Kişi yaşadığı hal üzere ölür ve öldüğü hal üzere yeniden dirilir.”
Daha ne kadar dünyayı ve zarar etmeyi düşünüp endişe edeceksin? Daha ne zamana kadar sarhoş canından korkacaksın? Senden alabilecekleri şey sadece kalıbındır O da bir çöplüktür, o kadar endişe etmeye değmez. Beden kafesinin yüklerini at. Uç uçabildiğin kadar. Eteklerini sıva ve yürü yürüyebildiğin kadar. Yoksa bir helak uçurumuna yuvarlanır, derin ve kör bir kuyuda tuzağa düşersin.
el-Hakim: İki anlamı vardır. Birincisi, ilmi tam alim. İkincisi, fiili kamil fail. Bildiğin gibi hikmet ilmi ve ameli olmak üzere iki kısımdır. O halde hakim (hikmet sahibi) sadece O’dur, başkası değil. Çünkü varlık kapsamına giren fiilleri üzerinde başkasının hiçbir müdahalesi yoktur. Bütün ilimler ve malumlar, O’nun ilminden kaynaklanan şeylerdir. Onun güneşinden zerreciklerdir. Onun denizinden damlalardır. O halde mutlak Hakim sadece O’dur.
Rasulullah (s.a.v) de şöyle buyurmuştur: “Allah’ın doksan dokuz ismi vardır. Kim bunları sayarsa cennete girer.”Yani kim, bu isimlerin anlamlarını kendisinde gerçekleştirmek suretiyle kendisinin isimleri haline getirirse cennete girer. Yoksa Ebu Cehil, aşırı küfründen değil, belki cehaletinden dolayı bir milyon kere Allah’ın ulu isimlerini, dilinin fesahatiyle, açıklamasının netliğiyle saysa, buna karşılık bu isimlerin delalet ettikleri bu anlamlar tabiatına oturmasa, nefsine nakşedilmese, onun durumu “sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer.” (Bakara, 171) onun payına sadece dilini kıpırdamanın yorgunluğu, beyanı izhar etmenin harareti düşer. Kalp ile tasdik etmek demek olan imandan yoksun olduğu için de “en büyük ateşe girecektir.” (A’la, 12)
Reklam
Rasulullah’tan (s.a.v) rivayet edilen meşhur bir hadiste yüce Allah’ın akla şöyle hitap ettiği belirtilmiştir: “Seninle alır, seninle verir ve seninle menederim.” Şu halde akıl, cömertliğin vasıtasıdır, bağımsız var edici değildir. Hayrın kaynağı ise mutlak faildir, ama bu hayrı akıl ile dağıtır. Nitekim yüce Allah “seninle veririm” demiştir. Dikkatli ol! Haktan başka bir failin olduğunu zannetmeyesin ve O’na herhangi bir kimseyi ortak koşmayasın. Aksi takdirde“sanki rüzgâr uzak bir yere sürüklemiş (bir nesne) gibi” olursun. Ateş rüzgarları seni uzak ve derin cehenneme sürüklemiş olur ve orada ebediyen kalırsın. Kandilciğin ışığı güneşin nurunu bastırabilir mi? Akılların zatları celal nurunun ve cemal ziyasının şualarından olduğuna göre, fiilleri için bir varlık söz konusu mudur ki ondan bağımsız olarak sadır olsunlar? “Serçe nedir ki izi olsun, emir kim ki hükmü olsun!”
“Her ümmetin bir eceli vardır.” (Yunus, 49) Bu ecelin adı konulmuştur. Ama belli olarak gösterilmemiştir, bilakis bilinmez kılınmıştır. Yüce yaratıcının inayetinin şümulünü görüyor musunuz? Şu hakir zerre, şu zavallı böcekle nasıl ilgileniyor? Yarattıktan sonra ihmal etmiyor. Bilakis onu kendisi için yararlı olan şeylere yöneltiyor, kendisi için zararlı ve bozucu nitelikte olan şeylerden uzaklaşmaya sevkediyor. “Her şeye hılkatini (varlık ve özelliğini) veren, sonra da doğru yolu gösteren” (Taha, 50) Allah noksan sıfatlardan münezzehtir. Yüce Allah hiçbir mahluku kendi başına, başı boş ve ihmal edilmiş bırakmamıştır. Bunun ulu ve parlak bir hikmeti vardır ki basiret sahibi olup en ince ayrıntılardan ibret alan, gizliliklerden haberdar olan kimseler bunun farkındadırlar. Ama fikir yeteneğinden yoksun, gözlem gücünü yitirmiş gözlerin sahipleri bu gerçeğin farkına varamazlar.
Bil ki: Canlı varlığın bedeninde kalp ne ise alemde de güneş o konumdadır. Daha doğrusu güneş, insan-ı kebir (büyük insan) dediğimiz cisimler aleminin gözü mesabesindedir. Çünkü varlıklar onunla görülür. Güneş varlıklar aleminin yüzüdür de. Çünkü yüz insanın en şerefli organıdır, güneş de varlığın en şerefli objesidir. Güneş varlığın başıdır da. Çünkü yüz ve göz başta olurlar. Güneş kalptir de. Çünkü bedenin her organına yansıyan feyizlerin membaı kalptir.
Nice insanlar vardır ki inkarcı Ebucehil’in itikadına sahip olduğu halde kendisinin beşerin en hayırlı Rasulullah Hz. Muhammed’in (s.a.v), Ebubekir’in, Ömer’in ve Haydar’ın (r.a) itikadına sahip olduğunu sanır. Aslında bilmediğini bilmediği halde bildiğini zanneder. Kabirde olanlar diriltildiğinde ve göğüslerdekiler orta yere serildiğinde, o gün her şeyden haberdar, halim ve her şeyi bilen Allah’ın verdiği örneği anlayacaklardır.
67 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.