Bir kulakla yerin altını, öteki kulakla da yerin üstünü dinlediler. Kara uzayın dibinde mi, kara yerin ucunda mı bilinmez, katı ve bükülmez bilekli bir erin gelmekte olduğu duyuluyordu. Bu gelen adımların etkisiyle kara yer titriyor, kara uzay sarsılıyordu. Katı kayalar göçüyor, katı ağaçlar kırılıyordu. Yumulan göz açılıncaya, açılan göz de yumuluncaya kadar hızlı bir şekilde dağ sırtının üstünden, alp gök boz at geçmekteydi.