Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İbnü'l Arabi Sözlüğü

Suad El - Hakim

İbnü'l Arabi Sözlüğü Gönderileri

İbnü'l Arabi Sözlüğü kitaplarını, İbnü'l Arabi Sözlüğü sözleri ve alıntılarını, İbnü'l Arabi Sözlüğü yazarlarını, İbnü'l Arabi Sözlüğü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Fıtrat...
Her doğan çocuğun üzerinde doğduğu fıtrat [yaratılış] rablığı ikrardır. Bu, rablığına tanık tutup evet dediklerinde, Tanrı’nın insanlardan aldığı ilk sözdür.
Arş’ın rabbi bana dedi ki: Ey Gavs! Benim katımda fakir hiçbir şeyi olmayan değil­ dir. Fakir her varlıkta kendisine ait bir şey bulunan kimsedir. Bir şeye “ol" dediğin­ de, o şey oluverir. Ey Gavs! Sevdiklerine ve dostlarına de ki: Benimle sohbet etmek isteyen, fakirliği, ardından fakirliğin fakirliğini, sonra da fakirliğin fakirliğinden de fakirliği tercih etmelidir. Bu yüzden fakirlikleri tamamlandığında, onlar benden başka olmazlar. (gavsİyye, 79) notlar
Reklam
" İnsanın kendi doğasının Cehenneminden kurtuluşu şeriatıdır. (Fütûhât, IV:372) "
" Âlemdeki her şeyin ilahi suretten bir payı vardır. Bütün âlem ilahi surete benzer yaratılmıştır; insan-ı kâmil ise hepsine ermiştir. Âlemin sureti insanın varlığıyla yetkinliğine ulaşmıştır. Halbuki insan-ı kâmil âlemden ayrıdır, bununla birlikte o âleme muhtaç olmadan tek başına surete göre yaratılmakla âlemin suretinin yetkinleşme sebebidir. "
(Fütûhât, lV:231)
" İnsan küçük âlem, âlem büyük insandır. Böylece insan âlemde doğmuş son varlıktır. Allah onu bütün âlemin hakikatlerini kendinde toplayan varlık olarak yaratmış, halifesi yapmış, âlemdeki her suretin gücünü ona vermiştir. "
(Fütühât, II:150)
" Çokluğun birliği, çokluğu bir olandır. "
(Fütûhât, IV:372)
Reklam
" Âlemin cevheri, cevherlik ve hakikat itibariyle tek, suret ve suretlere ilişen arazlar nedeniyle farklıdır. Âlem, birleşen ve ayrışan, bir ve çok olandır. "
(Fütûhât,II:461)
" Bize göre bekâ fenadan daha değerlidir; çünkü fena mertebe olarak daha düşük bir şeyden olduğu gibi, bekâ daha yüksek bir şeye bağlıdır. Fenâ insanı herhangi bir şeyden uzaklaştırır; dolayısıyla onun insan üzerinde gücü ve etkisi vardır. Bekâ, in sanın Hakk’a nispet ve izâfesi, fena oluşa nispet edilmesidir. Dolayısıyla insanın Hakk’a nispeti daha üstündür. Bekâ ilk nispettir; çünkü fena ve bekâ birbiriyle bağlantılı iki haldir ve ancak fani bâki kalabildiği gibi, aynı şekilde ancak bâki fani olabilir. Başka bir anlatımla fena özelliğiyle nitelenen kimse mutlaka bekâ halindeki kimse olduğu gibi bekâ ile nitelenen de mutlaka fena halindedir. Bekâda Hakk’ın müşahedesi söz konusudur; fenada ise halk [âlem] görülür. Buna göre bekâ fena halinden daha yücedir. Bununla birlikte onlar birbirlerini gerektirirler ve aynı anda gerçekleşirler. İnsanı bir şeyden fani kılan sebep kendisiyle bâki olduğu şeydir. Bekâ yok olmayan ve değişmeyen bir bağıntıdır, hükmü de Hak ve halk için sabit ve kalıcıdır. Bekâ ilahi bir özellik, fena yok olucu bir bağıntı ve varlığa ait bir özelliktir. "
(Fütûhât, 11:515)
" Bekâ, Ba, kaf ve ya tek köktür ve 'devam' demektir. Dilci Halîl şöyle der: 'Bir şey baki kaldı denilir. Bu yok olmanın zıddıdır.' İbn Sıkkît şöyle der: 'Bekâytü fülanen, yani falancayı gözettim ve bekledim.' Beklemek, direnç ve sürekliliğin bir türüdür. "
- (Mucem)
" Bilgi ve bilinen arasında derinliğine* ulaşılmayan bihar [deryalar] vardır. Hakikatlerinin zıtlığına rağmen bilgi ile bilinen arasındaki bağın sırrı girilmesi güç bir deryadır, ne işaret ne ibare onu anlatabilir. Fakat keşif bir çok ince perdenin ardından onu idrak edebilir. "
(Fütûhât, bs, 523) - *"Derinliğine ulaşılmaz deryalar" : açıktır ki, burada kast edilenler, ulaşılmaz sır ve bilgi deryalarıdır.
269 öğeden 171 ile 180 arasındakiler gösteriliyor.