Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İhya ve İnşa

Ebubekir Sifil

En Eski İhya ve İnşa Gönderileri

En Eski İhya ve İnşa kitaplarını, en eski İhya ve İnşa sözleri ve alıntılarını, en eski İhya ve İnşa yazarlarını, en eski İhya ve İnşa yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Ben; Rabb olarak Allah Teala'dan razı oldum; O'nun beni yarattığı fıtrattan, cinsiyetten, hilkat özelliklerinden, tarih ve coğrafyadan, bana verdiği yetenekten, kainata hakim kıldığı kozmik yasalardan razı oldum. Beni muhatap ve mükellef kıldığı bütün hükümleri gönül hoşnutluğuyla, kemal-i teslimiyet ve rıza ile kabul ettim, ' Hoştur bana senden gelen, Ya gonca gül, yahut diken, Ya hil'at ü yahut kefen Kahrın da hoş, lütfun da hoş' dedim. Peygamber olarak Hz. Muhammed'den (ص) razı oldum. O'nun Kur'an'ı tebliğ ve beyan edişinden, bu cümleden olarak vaz ettiği her hükümden ve onları vaz ediş tarzından, biricik rehberim olarak bana çizdiği yol haritasından razı oldum. Bir 'insan' ve bir 'peygamber' olarak her türlü tasarrufunu mübarek ve hidayet kaynağı, kendisini de canımdan aziz bildim. Allah Teala'nın bana çizdiği sınırlardan ibaret olan, beni izzet sahibi ve zilletten beri kılan İslam'ı din olarak kabul ettim. Bu dinin emir ve yasaklarına yüksünmeden, şikâyetlenmeden, sızlanmadan tam bir teslimiyetle inkıyad ettim."
İmanın amele nisbeti, ağacın gövdesinin meyveye nisbeti gibidir. Ağacın gövdesi nasıl kök üzerine yükselir ve bu gövdeden meyve hasıl olursa, aynı şekilde ameller de imanın meyvesidir, ondan neş'et eder. Meyvenin ağaçta yetişmesi, olgunlaşması ve bir zaman sonra ağaçtan ayrılış düşmesi gibi, amel de bazen imandan ayrılabilir ve iman sahibi kişi amelsiz kalabilir. Burada imanla amel arasındaki ilişki, "asl" ile "fer" arasındaki ilişki gibidir.
Reklam
Modern Müslüman, rahatını bozmayacak, kendisini sıkıntıya sokmayacak "rahatlatıcı", "kolaylaştırıcı" bir dinin peşinde olduğu için bu alanlarda problemli olarak gördüğü Sünnet verilerini devre dışı bırakma tavrındadır. Murad-ı ilahî, Kur-an'ın Sünnet tarafından beyan edilmesiyle ete kemiğe büründüğüne göre, Sünnet'in belirleyicilik konumundan uzaklaştırılması, murad-ı ilahînin belirlenmesi noktasında her türlü yoruma açık bir alanın oluşmasını mümkün kılacaktır. Modern Müslüman bunu başardığı zaman Hz. Peygamber'in (ص) Din'deki merkezi konumunun kendi eline geçeceğinin farkındadır. Her ne kadar böyle bir iddia içinde olmasa da, yaptığı işin kendisini böyle bir konuma taşıdığının elbet bilincindedir. "Din'de Peygamber yetkisine sahip olmak!" Tam da modern insanın doymak bilmez egosuna uygun bir durum!
Kulun, Kur'an ve Sünnet rehberliğinde tevbe ile başlayan iç arınma (nefis tezkiyesi) mücahedesi, İhlas, Takva ve Zühd esaslarına riayetle bir "hayat tarzı" haline gelecek ve bu yola girmiş olan kimse (sâlik), Cenab-ı Hakk'ın (c.c) rızasına ulaşabilmek için hayatının her anında nefsini kontrol altında tutabilmenin gayreti içinde olacaktır.
Tarihsellik Modern Müslüman, yukarıdâ özetlemeye çalıştığım modern sekûler hayat tarzını merkeze aldığı için, modern değer yargılarıyla örtüşmeyen her türlü hüküm ve bilgiden rahatsızlık duyar; onları hayatın ve dinin dışına atmayaçalışır. Söz konusu hüküm ve bilgilerin “kat-i/yakinî” olması dahi bir şeyi değiştirmez. Bu çerçevede modern
Modern Müslüman ve Sünnet İslamı Allah Teala’nın emrettiği gibi değil, kendi anladığı gibi yaşama ısrarında olan modern Müslüman, murad-ı ilahi’nin tezahür alanı olan Sünnetle barışık değildir. Bunu söylerken modern Müslümanın Sünnet’i “karakter özelliği olarak” inkar ettiğini iddia ediyor değilim. Her ne kadar modernist Mûslümanlar arasında
Reklam
Hayata rıza-yı ilahînin damgasını vurmayan , rengini vermeyen bir inancın ne anlamı olabilir?
242 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.