Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.27
İkinci Kıyamet
Buğra GülsoyEn Yeni İkinci Kıyamet Yorumları ve İncelemeleri
En Yeni İkinci Kıyamet sözleri ve alıntılarını, en yeni İkinci Kıyamet kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Evet serinin ikinci kitabı da bitti. Kendisinin oyunculuğuna hayranken birde kalemine aşık oldum diyebilirim. Yaptığı işi laiki ile yapan herkes hak ettiği başarıyı elbetteki alır. Yazar burada tüm övgüleri hak ediyor. Mükemmel kurgulanmış bir eser. Yalnız yaşamım boyunca gözlemlerim sonucu elde ettiğim bir tespiti kitapta görmek beni oldukça üzdü. Birbirine ayrılmaz olarak bağlı olan bir çift farklı nedenlerden ayrı düşerler. Araya yollar, yıllar ve Kişiler girmiştir. Erkek kadını unutmasada yeni bir hayat kurabilmişken, kadın erkeğin geri geleceğini düşünüp yıllarını bekleyerek geçirmiştir. Kadının tüm hayatı kopmuş bir aşkı beklemekten ibarettir. Başına ne gelirse gelsin aşkını beklemekten vazgeçmemiştir. Kadın asla vazgeçmez tespitimi bir kez daha görmek hayli üzdü beni. Neyse toparlamak gerekirse;
Bu güzel eseri bizlere sunan yazara teşekkür ediyor, sizlere keyifli okumalar diliyorum.
Oyunculuğunu ve oynadığı her rolü çok seviyorum Buğra Gülsoy'un. Bu kadar usta bir kalemi olduğunu ilk kitap #birincikıyamet ile gördüm ve çok mutlu oldum. Boksör Sabri Mahir'in hayat hikayesini, hayat hikayesinden esinlenerek kaleme almıştı yazar ve Ikinci Kıyamet de hikayenin devamı niteliğinde bir roman. Tarihin tozlu sayfalarına geri dönmek, geçmiş yıllarda yaşanan hayatlara tanık olmak bir romanda bana en çok keyif veren şey. O yüzden Ikinci Kıyamet yine tadı damağımda kalan bir kitap oldu. Hüzün, sevinç, heyecan, umut ve hayal kırıklığı.. Tüm duyguları yaşadım kitapta. Ustaca bulduğum şey de bu işte. Karakterin duygularını kendi için de hissedebilmek.. Yazarın bunu bana geçirecek denli güçlü bir anlatıma sahip olması. Heybeme birçok altı çizili cümle kattım. Bir solukta okunacak harika iki kitap. Yazarın kalemi ile tanışmak için daha fazla geç kalmayın derim. Yeni kitaplarını sabırsızlıkla bekliyorum. Kaleminin hiç durmamasını diliyorum çünkü daha çok güzel kurgular gelecek biliyorum. Tek istediğim umarim hep geçmişe götürür bizi yazar.. Keyifli okumalar diliyorum. (:
Okurken büyük keyif aldığım ve son derece akıcı bir kitap olmuş. Birinci Kıyamet kitabında boksör Sabri Mahir'in karakterini, yaşadığı çevreyi ve insan ilişkilerini anlıyoruz. İkinci Kıyamet ise olayların biraz daha karıştığı ve kahramanımız Sabri Mahir'in gittiği ülkelerde yaşadıkları üzerine kurulu aksiyon ve maceranın bol olduğu bir serüven olmuş. Özellikle Sabri Mahir'in Almanya'da yaşadıkları beni en çok etkileyen bölüm oldu.
Hikayenin olay örgüsünün güzel kurgulanmış olmasının yanında yazarın üslubu da gerçekten çok akıcıydı. İlk romanı olmasına rağmen Buğra Gülsoy gerçekten müthiş bir okuma zevki yaşattı, herkese kesinlikle okumasını tavsiye ederim.
Merhabalar @inkilapkitabevi nden @bugragulsoy un çıkarmış olduğu "Birinci Kıyamet: Güneşin Battığı Yer" ve "İkinci Kıyamet: Güneşin Doğduğu Yer" i okudum ve bitirdim
10 / 10
Hayatımda okuduğum en güzel biyografi kitabıydı. Betimlemesi müthiş. Ben çabucak bitiremedim ama sizin çabuk bitireceğinize eminim.
Sabri Mahir'in gözyaşları ve acı ile kazıdığı duvarlardan aniden inişi, Pera'nın Sabri'yi bulamayacağına dair umutsuzluğunda bile pes etmeyip, kah düşüp kah kalkarak onu aramaya devam etmesi, Karabaş'ın vefalı dostluğu, Tevfik Fikret ve Mösyö Ravel' in unutulmaz öğretmenliği, Tıfıl'ın acı dolu geçmişi, Marlene Dietrich, Vladimir Nabokov ve Bertolt Brecht'in komik atışmaları, Sam, Kızıl ve Boğa'nın ilk önce inançlarının olmamasını sonra da tamamen Sabri'ye inanmaları, Isabel'in feminist ruhu, Lukas'ın güzel dostluğuna rağmen sonunda ihanet etmesi, Benjamin'in Hina adlı kızına ismini söyleyemeyen bir Anzak baba olması...
Bütün karakterlerin aslında acıklı hikayeleri var. Hepsi ayrı ayrı şeyler yaşamış. Bazıları ölüyor bazıları öldürülüyor bazıları ölmüyor ama acı çekiyor. Bazı yerlerde güldürdü bazı yerlerde içim burkuldu. Sizin de okuyup seveceğinize eminim.
”Çünkü öğrendiğim bir şey daha vardı ; başkalarının hayatlarına her dahil oluşumun, içinde bulunduğum hayatları kurutup yok ettiği gerçeği.”
Bir kaçak olarak yaşamak ve etrafında bulunan insanlara bir şekilde iyi ve kötü anlarını dokundurmak onun kaderi olacaktır.
Buğra Gürsoy kesinlikle yazarlıkta bir çığır açmış.
İkinci Kıyamet Güneşin
Ooofff
Ne kitaptı ama be aga böyle kitap yok. Hehdbdbsbbeh hdsbbrbebsbensbdbdbdbxbbdbdbdbdbdnxnbdbdbebdndbdbdndnsndbdndndnndbdbdbndbsbsnxbdbdbndbbsbdbdbdnsnbdbdbendbdbdhnsbdbdbdbdnndn
İkinci Kıyamet - Güneşin doğduğu yer
"Bu nasıl bir kördüğümdü, uğruna mücadele ettiği doğruları kendi cehennemini yaratmıştı."
️ Birinci Kıyamet, Poe’nun “En korkunç canavarlar, ruhlarımızda gizlenenlerdir” cümlesiyle başlıyordu. İkinci Kıyamet ise yine Poe’nun “Bir taht inşa etmiş ölüm, uzak batıda yalnız bir şehirde” cümlesiyle devam ediyor.
️Sabri Mahir'in tek amacı
Birinci Kıyamet'in devamı olan İkinci Kıyamet'te boksör Sabri'nin yaşadıklarını detaylı bir şekilde okuyoruz. Yoksulluğun ve yoksunluğun içinde, tek hayali İstanbul'da, ardında bıraktığı Pera'sına ve vatanına kavuşmak olan Sabri, gittiği her ülkede bir başka kıyameti yaşarken, kendisini, Hitler Almanyası'nda, İkinci Dünya Savaşı'nın ortasında bulur.
Sabri, zorlu, üzücü ve can yakan mücadelesiyle kıyamet üzerine kıyamet yaşarken, kendisi gibi hayatı kıyamet içinde olan Pera'sından bihaberdir. Umutla yaşadıklarına direnen, hayatta kalmayı başaran Sabri, çok sevdiği Pera'sına ve vatanına kavuşabilecek mi dersiniz?
~
Yakın geçmişe sürükleyici bir zaman yolculuğu yaptıran, aşk, umut, ötekileştirme, mücadele, yoksulluk, hayal kırıklığı, hüzün, öfke, savaş, kötülük gibi birçok alt temayı konu alan kitapta, bir yandan duygu mozaiği yaşarken, diğer yandan da savaşın acımasızlığına bir kez daha tanık oluyoruz. Kesinlikle hayatta en kötücül varlık insanoğlu!.. Buğra Gülsoy, bunu öyle güzel kurgulaştırmış ve devam kitabında çıtayı yükseltmiş ki, gözyaşları içerisinde okudum. Hele ki o son bölüm, son sayfalar... Ah! diyorum.
Bence bu seriyi kesinlikle film yapmalı.
Tarzınız ne olursa olsun bu seriyi okumanızı tavsiye ederim.
Kitabın son kısmı o kadar hüzünlü bitiyor ki, kitabı kapattiginizda hala Sabri ve Pera'ya üzülmeye devam ediyorsunuz. Birinci Kıyamet adlı kitabın devamı olan bu kitap; bence ilkinden daha akıcı ve daha heyecanlı. İlkindeki aşırı aşk teması, ikinci kitapta neyse ki arka fonda bırakılıyor. İkinci kitap daha çok büyük bir hayatta kalma çabasını anlatıyor ki; bence bu düşünce ile başlayan kitapta muhteşem bir hikaye ortaya çıkmış. Yazarın dili maalesef biraz ağdalı, uzun ve devrik cümleler, bitmeyen paragraflar ve tabi her iki kitabın da neredeyse her sayfasına sinmiş olan o ağır depresif hava okumayı biraz zorlaştırıyor. Ama hikaye sizi kendisine çekiyor ve Sabri'nin mücadelesini ve hayatta kalmak için yapmak zorunda kaldığı çoğu da insanlık dışı herşeyi hüzünle okuyorsunuz. Özellikle dünya savaşlari ve hitler döneminin anlatıldığı bölümler beni derinden etkiledi. Bu nedenle ikinci kitap, seri kitap olmasına rağmen ilk kitabı gölgede bırakacak kadar iyi olmuş. Kitap sonunda Sabri Mahir'in kendi hayat hikayesine ilişkin bilinen kısa bilgiler ile bir müzik tavsiyesi de yazar tarafından okurlara sunulmuş. O müzikle birlikte hikaye bence tamamlanıyor. Güle güle Sabri Mahir, hoşgeldin yeni kitap.
Birinci Kıyamet i okumaya çok büyük beklentim olmadan başlamıştım ama kitap beni içine hapsetti ve çok sevdim. Haliyle İkinci kıyamete bir beklenti ile başladım ve ya sevmezsem diye korkmuştum. Ancak bayıldım. En az ilk kitap kadar etkiledi beni, içine aldı o zamanlara götürdü. Umarım Buğra Gülsoy bu tatta daha nice kitaplarını paylaşır bizimle...