Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İnanç Kitapları Serisi 8

İlahi Adalet ve Rahmet Penceresinden Kötülük ve Musibetler

Metin Özdemir

İlahi Adalet ve Rahmet Penceresinden Kötülük ve Musibetler Sözleri ve Alıntıları

İlahi Adalet ve Rahmet Penceresinden Kötülük ve Musibetler sözleri ve alıntılarını, İlahi Adalet ve Rahmet Penceresinden Kötülük ve Musibetler kitap alıntılarını, İlahi Adalet ve Rahmet Penceresinden Kötülük ve Musibetler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Elinde olmayan sebepler yüzünden maruz kaldığı musibetleri büyük bir sabır ve tahammülle göğüslemeli; kendi hataları yüzünden başına gelen musibetlerin ardından ise kendisini hesaba çekerek hatalarından ve günahlarından uzak durmaya çalışmalıdır.
Sayfa 115Kitabı okudu
sürekli olan âhiret yurdu, insanın son durağı olduğu için, yapılan işlerin karşılıklarının verildiği; geçici olan dünya yurdu ise, imtihan sürecinin yaşandığı bir yer olarak yaratılmıştır. Eğer bir imtihan yeri olan dünya, sürekli kılınmış olsaydı, yapılan işlerin karşılıklarının verilmesi söz konusu olmazdı.
Reklam
Evrenin kendiliğinden var olduğunu söyleyen bir kimse, onun ezelî olduğunu kabul ediyor demektir. Halbuki bu varsayım, gözleme dayanmayan delillerle ortaya konmuştur. Evrene dair deliller ise, ancak gözleme dayalı olarak ileri sürülebilir. Gözleme dayalı deliller ise bize açıkça şunu göstermiştir ki evreni oluşturan parçaların hiçbirinde, kendi kendisini var edebilecek bir akıl, irade ve kudret bulunmamaktadır. O halde evren, varlığında başkasına muhtaç olmayan; sonsuz bilgi, irade ve kudret sahibi olan zorunlu bir varlık tarafından yaratılmış olmalıdır.
Uçsuz bucaksız evrenin, son derece üstün bir bilgelik ve ustalıkla düzenlenmiş olması, onun sonsuz bir bilgiye, iradeye, kudrete ve bilgeliğe sahip yüce bir yaratıcı tarafından var edildiğinin en somut göstergesidir. O halde yüksek bir bilgelik ve sanat eseri olan evren, boş yere değil, bir amaç için yaratılmış olmalıdır.
İtirazlarda bulunan kimselere göre, eğer imtihan söz konusu olmasaydı, hiç kimse kötülük olgusuyla yüzleşmek zorunda kalmayacaktı. Bu tür itirazların hepsi, ilâhî hikmetin anlam ve önemini kavrayamamaktan ortaya çıkmaktadır. Allah, sonsuz mümkünler içerisinden sonsuz hikmetinin öngördüğü varlıkların yaratılmasını irade etmiştir. Bu konuda insanın O'na itiraz etme hakkı yoktur. Çünkü insanın kendisinde bu hakkı görebilmesi için, O'nun gibi sonsuz hikmete sahip olması, dolayısıyla Allah'ın yerinde bulunması gerekmektedir. Böyle bir şey söz konusu olamayacağına göre, insanın bu konuda sonsuz bilgi ve hikmet sahibi yaratıcısına teslim olması, her konuda O'na güvenmesi gerekmektedir.
Sayfa 169
Eğer Allah bu dünyadaki bütün kötülükleri tamamen yok edip kötüleri de anında cezalandırmış olsaydı, ödül ve ceza yurdu olan ebedî âhiret yurdunun bir anlamı olmazdı
Reklam
İnkârcı ile müminarasındaki en önemli fark; müminin Allah'a yüklediği nitelikleri, inkârcının âleme, tabiata ya da bizzat maddenin kendisine yüklemiş olmasıdır.
İnsanın, başına gelen bütün hadiseler karşısında kendi iradesini aşan boyutları hesaba katarak tavır alması gerekmektedir. Böyle yaptığı takdirde o, eline geçenlerden dolayı şımarmayacak, kaybettikleri için de üzülmeyecektir. Bu yüzden Cenâb-ı Hak, musibetlerin yaratılmadan önce kader lev- hasında kaydedildiğini bildirdiği âyetin devamında şöyle buyurmuştur: "(Allah bunu) elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye açıklamaktadır. Çünkü Allah, kendini beğenip bö- bürlenen kimseleri sevmez."
Sayfa 119
Sonuç olarak Allah'ın her şeyi kuşatan sonsuz bilgisinin insanın davranışlarıyla ilişkisini, okyanusla içerisindek sayısız canlıların ilişkisine benzetebiliriz. Her şey okyanusun içinde gerçekleşmektedir, ancak okyanusun için de olanlar, onun yönlendirmesi ve cebri olmadan özgürce hareket etmektedir. Allah'ın bilgisi bütün zaman ve mekân boyutlarını aşan sınırsız ve sonsuz bir okyanus gibidir. İnsan aklının işleyiş kapasitesi, O'nun bilgisinin bu yönünü kavramaktan âcizdir. Bu yüzden insan, bu konu üzerine gereğinden fazla odaklanmamalıdır. Bu bağlamda bize düşen görev, elimizde olmayan sebeplere bağlı olarak başımıza gelen musibetlere sabretmek, kendi hatalarımız sebebiyle mâruz kaldıklarımız hakkında ise öz eleştiride bulunarak gereken tedbirleri almak v onların hepsine ibret nazarıyla bakmaktır.
Sayfa 116
Bir şeyin varlığının kabul edilmesi için bizzat beş duyu ile doğrudan algılanması da gerekmez. Biz elektrik kablosunun içerisinden geçen elektrik akımının bizzat kendisini gösterememekteyiz. Onun fotoğraflayabileceğimiz ve elektrik dediğimiz şey işte budur diyebileceğimiz herhangi bir imkana da sahip değiliz. Ama elektriğin varlığını, oluşturduğu güçten ve çok çeşitli etkilerinden hareketle zorunlu olarak bilmekteyiz. Dolayısıyla bizim, Allah'ın varlığını kabul edebilmemiz için de mutlaka onun zatını somut olarak gösterebilmemiz gerekmez.
Sayfa 37
Reklam
Evren boş yere yaratılmış değildir. O, duyulur âlem içerisinde, kendisi ve etrafındaki diğer bütün varlıklar hakkında yorum yapabilen tek yaratık olan insanın en uygun şartlarda yaşaması için düzenlenmiştir. Onun her bir parçasında bu maksat için yaratıldığına dair işaretler vardır. Göklerdeki varlıklar, yeryüzündeki canlıların daha iyi şartlarda, huzurlu ve güvenli bir şekilde yaşamaları için tasarlanmıştır. Yeryüzündeki canlılar da insanın emrine verilmiştir. Onların kimi insanın gözüne, kimi gönlüne, kimi midesine, kimi de bütün bedenine hitap etmektedir. Kısacası onların hepsi, estetikten esenliğe kadar insanın bütün ihtiyaçlarına cevap vermeye hazır bir şekilde onun hizmetine sunulmuştur.
Sayfa 164Kitabı okudu
Yeniden dirilişi inkâr eden insan neye aldanmaktadır? Dirilişi imkânsız mı görmektedir? O, bunu nasıl kabul edebilir? Yüce yaratıcı insanı ilk defa yaratmaktan âciz mi kalmıştır ki, onu yeniden diriltmekte âciz kalsın!Yoksa o, kendiliğinden mi var olduğunu sanmaktadır? Insan yüzünü aynaya çevirsin ve tam göz bebeğinin içine bir baksın. Sonra tekrar tekrar baksın gözünün içine. Eğer onun kendiliğinden var olabilecek kadar basit ve sıradan bir şey olduğunu düşünüyorsa, varsın bildiği gibi yürüsün kendi yolunda! Çünkü böylesinin aklını başına ancak cehennem getirebilir.
Sayfa 161Kitabı okudu
Kısaca ifade etmek gerekirse, biz tabiata bir bütün olarak göz attığımızda, onda kendi kendisini programlayıp var edebilecek bir akıl, irade ve kudret göremiyoruz. Akıllı, şuurlu ve bilgili bir varlık olarak insan, evrenin gözlemlenebilen bölümündeki en üstün yaratık olmasına rağmen kendi kaderine hâkim olamadığı halde, nasıl olurda böylesi bir tabiat kendi kaderinin hâkimi olarak kend kendisini var edebilir?
ölüm sonsuz bir yok oluş değil, bu dünyada ekilen iyilik ya da kötülük tohumlarının ebedî semeresinin görüleceği sonsuz âhiret yurduna açılan bir kapıdır.
Her varlığın varlık hiyerarşisindeki mertebesi farklıdır. Allah, yaratılmış hiçbir varlığa benzemediği için varlık hiyerarşisindeki mertebelerin en üstünde bulunmaktadır. Bu yüzden O’nun beş duyuyla idrak edilmesi mümkün değildir.
123 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.