Fakru zaruret vermedi hamdolsun Allah'a,
Ne de çok verip şaşırttı kalbim daim onunla,
Beni ilme hasretti onadır hamdü senâ,
Hem kalbimi düzeltti rehber oldu daima,
Gönlümü zengin etti kanaat ve rızayla,
Mal mülk de verdi yeteri kadarıyla,
Ne tasalıyım şimdi ne de el açan bir kapıya,
Ne de meşgûlüm artık mâ lâ ya'ni ardında
İmam Ahmed dedi ki;
"Benim en sevinçli günlerim, hiçbir şeyim olmadığı halde sabahladığım günlerdir.
Gençliği sadece cebimdeyken yere düşen herhangi bir şeye benzetirim..."
"Nasip bir kapıdan kapanırsa bir başka kapıdan açılır. Sonra Allah'ın sana gayret nasip edip de yardımcı olmaması muhâl bir durumdur. Bak hâline, belki de sana şükrünü yapmadığın bir ihsanda bulunmuştur! Ya da sabır gösteremediğin bir arzunla seni imtihan etmiştir! Şunu bil ki, Allah sana ilmin lezzetini tahsis ettiği için belki birçok dünyevi zevkten uzaklaştıracak. "
İmâm Şâfiî şunları der:
"İlim talep etmek ancak müflise mümkün olur. Bu ilme gönülsüz, istikrarsız ve gururla talip olan felah bulmaz. Ancak onu alçak gönüllükle, fakirlikle, ilme hizmet arzusuyla isteyen felâha erer."
Sâlih b. Ahmed b. Hanbel şöyle demektedir:
Bir adam babamı hokkayla beraber gördü ve şöyle dedi:
"Ey Ebû Abdullah! Sen bu yüksek ilmî pâyeye ulaşmış birisin. Sen Müslümanların imâmısın ve beraberinde hokka taşıyorsun?!" O da, "Hokkayla kabre kadar." cevabını verdi.
Abdullah b. Mahmûd el-Bağavî de der ki:
"Ahmed b. Hanbel'i 'Ben, ilmi kabre girinceye kadar öğreneceğim.' derken işittim.