Heidegger, ayırt edilmesi ve nesnelleştirilmesi olanaksız bir fenomen olan Varlık'ın fenomenolojisi üzerine yazdığı kalın bir kitapla kendinin -ve başka birçok yandaşın- adını duyuracaktı. Her şeye rağmen gözü hiç yılmayan Sartre, bu Varlık fenomenolojisinin ahlaki sonuçlarını taşıdığı Varlık ve Hiçlik adlı bir kitap yazacaktı.