İmamı Âzam Ebu Hânife sözleri ve alıntılarını, İmamı Âzam Ebu Hânife kitap alıntılarını, İmamı Âzam Ebu Hânife en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mazlum, kudrete değil hüccete sığınan insandır. Şiddet ve dehşete bel bağlayanlar, insan tabiatının sadece nefretine maruz kalırlar. İslam'ı sahneden kovmak niyetinde olanların istedikleri de budur.
Kur'an'ın öğrettiği cihat bir hüccet savaşıdır; kudret savaşı değil. Emevi saltanat dinciliği, cihadı bir hücret savaşı olmaktan çıkarıp kudret savaşına dönüştürdü. Sonra bir zaman geldi ki hüccete öncelik ve öncülük tanıyanlar kudretin cihadıyla böbürlenenleri yerle bir ettiler. Bu yerle bir olma hali hali devam ediyor. Çünkü müslümanların elinde henüz hüccet üstünlüğü, yok petrol ve şiddet hüccet üstünlüğü değildir.
Gerçek şu ki, Kur'an mesajını Arapça'nın üstünlüğü şekline dönüştürmek ve Allah'a kulluğu Arapça bilmeye bağlamak, akla ve dine temelden aykırı olduğu gibi, Müslümanlara da ihanettir.
İslam fıkıh tarihinde de Kur'an'ın başka bir dile yapılmış tercümesiyle namaz kılınabileceğini, ezanın başka bir dile tercüme edilerek okunabileceğini söyleyen ve bunu din adına fetvaya bağlayan ilk fakih, yine İmamı Azam'dır.
Gözden kaçırılan veya halktan saklanan işte burasıdır. Yani Kur'an peygambere Kur'an hakkında istediği gibi yorum yapma yetkisi vermiyor. Yorum yapılacaktır ve bunu öncelikle peygamber yapacaktır ama bunun nihai sınırları yine Kur'an'la çizilecektir.
"Karşısındakini kâfir ilan etmek için bahane arayan, ondan önce kendisi kâfir olur."
İmamı Azam Ebu Hanife
"Şu bir gerçek ki Allah, kendisine şirk koşulmasını affetmez, bunun dışında kalanı/bundan az olanı dilediği kişi için affeder. Allah'a şirk koşan, gerçekten büyük bir günah işlemiştir."
Nisa 4/48
" Müslüman ulemanın bir kısmı, istihsanı bir delil olarak aldığı için İmamı Âzam'ı ağır biçimde eleştirmiş, ona sövüp saymışlardır. Demişlerdir ki, ' Şeriatın kaynak delilleri dört tanedir: Kitap, sünnet, icma ve kıyas. İstihsan adıyla beşinci bir delil eklemek Ebu Hanîfe ve arkadaşları dışında kimsede görülmemiştir. Bu istihsan denen şey, dinî bir delil değildir; keyif ve arzuya göre söz söyleme yoludur. Bu yola giden, bir kanıtla değil, kendi arzularına ve nefsinin şehvetine uyarak konuşmuş olacağı için yolu ve hükmü bâtıldır." ( Buharî, Keşfu'l-Esrar, 4/6 )
Dilin kutsallığı gibi faşist bir saplantıyı aşamayanlar, mesajın kutsallığını bir türlü gelemediler; bunun sonucu ise mesajın hayata girmesi yerine arapçılık tutkusunun dinleşmesi oldu.
Gerçek şu ki, Kur'an mesajını Arapça'nın üstünlüğü şekline dönüştürmek ve Allah'a kulluğu Arapça bilmeye bağlamak, akla ve dine temelden aykırı olduğu gibi, Müslümanlara da ihanettir.
"Dincilik,
İslam'ın değerlerini, Allah'ın rızasını elde etmek için değil; birer makse ve araç gibi kullanarak, dünyalık, siyasal ve ekonomik çıkar, özelllikle yönetim erki elde etmek için devreye sokan tarihî bir sektördür.