Tarih okuyan bir arkadaşım şöyle demişti:
Bizim hocaların bir sözü var; "Geç dönem Osmanlı okuyan, erken çöker."
İşte o sözü ben bu kitapta iliklerime kadar hissettim. İhanetin bile aşamaları varmış, onu bu kitapta gördüm. Okurken çöktüm, ahlar vahlar içinde bitirdim kitabı. Hayır, bu bir ihanet romanı değil. İhanetin belgelenmiş hali.
Kitaptan ufak bir alıntıyla ne demek istediğimi daha belirgin bir şekilde anlatmaya çalışacağım:
"Şerif Hüseyin, 18 Şubat 1916 tarihinde McMahon'dan isyan için cephane, para ve tüfek isterken, oğlu Faysal, Enver ve Cemal Paşa'larla birlikte Arap Yarımadası ve Hicaz'daki menzilleri denetliyor, mahrem bilgilere birinci elden ulaşabiliyordu. Faysal bu bilgileri fırsat buldukça babasına raporluyor, fakat karargâh bundan bile haberdar olmuyordu."