Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İnsan, Tanrı ve Ölümsüzlük

James G. Frazer

En Eski İnsan, Tanrı ve Ölümsüzlük Gönderileri

En Eski İnsan, Tanrı ve Ölümsüzlük kitaplarını, en eski İnsan, Tanrı ve Ölümsüzlük sözleri ve alıntılarını, en eski İnsan, Tanrı ve Ölümsüzlük yazarlarını, en eski İnsan, Tanrı ve Ölümsüzlük yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Düşünce
toplumu ilgilendiren düşünce değil eylemdir.eğer eylemlerimiz adil ve iyiyse düşüncelerimizin yanlış olup olmamasının başkaları için hiç bir önemi yoktur yanlış düşüncenin tehlikesi -ki en büyük tehlikelerden biridir- çoğunlukla yanlış eyleme yol açmasıdır;
Sayfa 270Kitabı okudu
Hayat
Vahşiler gibi yaşayın diye değil, Erdemin ve bilginin peşinde koşasınız diye yaratıldınız
Sayfa 463Kitabı okudu
Reklam
585 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
insan bilimi üzerine yazılmış ağır terimlerden oluşan insanın vahşilikten çıkıp günümüz medeniyetine hem ahlaki hemde bilimsel olarak nasıl ulaştığını açıkca ifade etmiş olan bu kitabı okurken açıkcası ufkumun biraz daha açıldığını söyleyebilirim çok şaşırtıcı olmakla bereber çok yerinde tespitler sunan yazar araştırmalarını en iyi şekilde okuyucusuna yansıtmış okurken internetinizin olmasını tavsiye ederim anlamını bilmediğim bir çok terimlerden dolayı zorluk çeksemde yinede bu okumama engel olmamakla berebar hiç sıkmayan okurken merak duygusunu iyi yansıtan bu eseri herkesin okumasını tavsiye ederim gerçekten çok başarılı bir eser çok beğendim ;)
İnsan, Tanrı ve Ölümsüzlük
İnsan, Tanrı ve ÖlümsüzlükJames G. Frazer · Altın Bilek Yayınları · 2015111 okunma
Bu çağın insanları olan bizler, ormanda daha sonra diğerlerinin ekip biçeceği alanları açan öncülerden ibaretiz.
Çağlar boyu insanların umut ve hayallerinin, tıpkı sağlam bir kuleymişçesine hayatın sıkıntı ve fırtınasından kaçıp sığındıkları inançların temellerine saldırmak hakikaten hazin ve takdir edilmeyen bir uğraştır. Fakat er ya da geç, karşılaştırmalı yöntemin saldırısı, sarmaşıklarla, yosunlarla ve binlerce hassas, kutsal kurumun çiçekleriyle kaplı bu muhterem kurumu aşması kaçınılmazdır. Günümüzde bizler yalnızca silahları cepheye taşıyoruz: henüz ateşlenmediler. Böyle kaba bir biçimde parçalanan eski yapıları daha zarif ve dayanıklı şekillere sokmak başka ellere, belki de farklı ve daha mutlu devirlere kalmıştır.
Neye sebep olursa olsun, bizi nereye götürürse götürsün, yalnızca doğruları takip etmeliyiz. O bizim tek kutup yıldızımızdır.
Reklam
Bilime dahil edilen yeni düşünce, insan bedeninin, diğer bütün hayvanların bedenleri gibi, bitmiş bir ürün ya da doğanın şekillendirdiği veya Tanrı'nın tek dokunuşta yarattığı sabit bir tür olmadığı yönündeydi.
Biz bir şeyleri benzerlikleri bağlamında karşılaştırırız ve benzerlik mesafeye bağlı değildir. Radyum, dünyada ve güneşte aynıdır; ikisi birbirinden milyonlarca mil uzakta diye karşılaştırmayı reddetmek anlamsız olurdu.
Mesela jeoloji, araştırmalarını İngiltere'deki tortul kayaçlarla sınırlayıp Amerika ve Asya'dakileri karşılaştırmayı reddetse gelişebilir miydi? Zoologların kendi memleketlerindeki hayvanları uzak ülkelerin hayvanlarıyla -mesela Galler'deki köpeklerle Afrika ve Avustralya'daki köpekleri- karşılaştırmaları yasaklansa zoolojinin hali ne olurdu?
Her organizma, ister bitki olsun, ister hayvan, yaşadığımız gezegenin başlangıcından beri, ilerici bir dönüşüm içinde, kesintisiz bir seküler evrim tarafından üretilmiştir. Böylece her adımda canlılar basitlikten karmaşıklığa doğru yol almışlardır. Bu sebeple, doğayı anlamak için her organizmanın geçmişten günümüze kadar kökenini ve tarih içindeki evrimini araştırmak gerekir. Bu kurala göre 'insan' herhangi bir istisna teşkil etmez. İnsanı kusursuz bir şekilde tanımak için türünün başlangıcından itibaren bir araştırma yapmak gerekir.
Reklam
Mükemmel bilgiye, biz kusurlu yaratıklar tarafından ulaşılamaz: biz, zayıf özelliklerimizin ölçüsü ile tutarlı olan şeylerle yetinmeliyiz.
Sapkınlık içinde olduğumuz bu sınırsız evrenin karanlığındaki soluk ve belirsiz ışıklar bize rehberlik etmelidir. Kendimizi cehaletimizle, bizden sonra gelecek nesillerin bizim için bilmece olan sorunları çözeceğine inanarak teselli ederiz. Çünkü her zaman, büyük kozmik evrim gibi organik evrimin de bu neslin insancıkları olan bizleri durdurmadığı unutulmamalıdır: sonsuz yüzyıllar boyunca, sürekli daha mükemmel varlıklar yaratarak, gerçeği kavramak ve anlamak uğruna görkemli seyri devam edecektir.
Hayır, doğa insanları aynı kalıba girmeye zorlayacak kadar yaratıcılıktan yoksun olamaz, tersine olağanüstü zenginlikte bir çeşitlilik vardır doğada. Acaba aynı türden iki birey, hiçbir zaman tamamen benzer yaratılmış mıdır? İşte tam olarak bu sonsuz çeşitlilik, organik evrimin ön koşulunu oluşturur.
Son dönemlere gelinene dek insan kökenini sorgulamak bir nevi kimseye düşmeyen, bilimin ayak basmadığı, bunun yerine cehalet ve batıl inancın toynakları altında ezilmiş bir zemindi. Lakin antropoloji bu çorak toprağı, üzerinde gezinen katırlardan geri aldı ve burayı bir bilgi bahçesine dönüştürdü.
Bilim geçmişin bizim bu kuşakta hayal bile edemediğimiz silik belgelerini okumanın bir yolunu bulmadıkça, tarih asla tamamlanamaz.
329 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.