Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İnsanın Acısını İnsan Alır

Şükrü Erbaş

İnsanın Acısını İnsan Alır Gönderileri

İnsanın Acısını İnsan Alır kitaplarını, İnsanın Acısını İnsan Alır sözleri ve alıntılarını, İnsanın Acısını İnsan Alır yazarlarını, İnsanın Acısını İnsan Alır yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
bir ömrü büyüten düşüncedir; düştür bir ömürle büyüyen.
"gerçek bir yaşamın olmadığı yerde onun yerini düşler alır"
Reklam
"ah şu kayıtsızlığın gücü! budur taşlara milyonlarca yıl değişmeden dayanabilme olanağı veren."
"Üç derin yarayla öğrendim, aşkın, ayrılığın ilk adımı olduğunu. Birisi kalbimdedir; dünyaya katacağı bir incelik kalmamıştır. Birisi gözbebeklerimde; hüzünle bakar gençlere. Birisi suyu kesilmiş bir ırmaktır alnımda; yıllardır taşlar ve keder akar yatağından."
içtenliği yalanla zedelenmiş insanlar, tuhaftır, içtenliğe değil de yalana tutunuyorlardı.
Öyle genişledi ki değişimin sınırları, doğrunun belkemiği kalmadı. Korkunun ve kurnazlığın pervaneye dönderdiği insanlar, sonunda kendilerini aklayacak bir maymuncuk buldular: Hoşgörü ve yenilik…
Reklam
farkında mısınız bilmem, kimse kendi acısını bile duymuyor artık. kimse bir başkası için kederlenmiyor. birbirine ihtiyacı olanlar özenle uzak duruyor birbirinden. küçücük çocuklar bile yalnızlığın bilimini yapıyor. dilinde bir özürle konuşur oldu insanlar. kimse sevdiğine vakit ayırmıyor. iç çöküntünün boyutlarını görmek için kalabalık yerlere şöyle bir bakmak yeterli. otobüs duraklarından cami avlularına, vitrinlerin önlerinden hastane kapılarına, birbirine sokulmuş eğreti çoğulluğun, dili ensesinden çekilmiş yüzleri, yaşamın mı ölümün mü resmidir sizce?
"bunu bir bitiş sayma ne olur. yaşadığı her şey sürüyor insanda. ölümden başka bitiş yok."
sorunun yalnızca geçim sıkıntısı olmadığını; gerçek yenilginin dili ve düğmeleri ilikli bir yalnızlık olduğunu; gökyüzüne giden yolun küçücük bir pencereden başladığını; eşyalara yenilen insanın dik duramayacağını; büyük duvarların tek tek tuğlalardan örüldüğünü; yapan insanın isteyen insan olduğunu, yaşayarak bir kez daha görüyor ve anlıyorlardı.
gülüşlerinin ardında bir ülkenin acısı ve yoksulluğu yatar. kime ne kadar eğilirlerse başkalarına o kadar serttirler. bulutlar, rüzgar, sular ve ağaçlar birer ruhsuz dekor, bir sıkıcı ayrıntıdır onların bahçelerinden geçmiyorsa. bilgiyi parayla, sevgiyi sahip olmakla, güveni kurnazlıkla değiştire değiştire, bir ucuz metaya çevirdiler dünyayı. ne kadar uzağa giderlerse gitsinler kendi çukurlarının dışına çıkamazlar. incelik güçsüz insanların icat ettiği bir kuruntu, bir yaşama külfeti; güzellik bir beden süsüdür onlar için.
Reklam
güvenmekten geriye, her zaman sapsarı bir incinme kalmıştır.
Her şey kendilerinin dışında tanımlanmıştır. Her şeyin iyisini hep başkaları bilir, başkaları yapar. Ne kadar büyük olursa o kadar kolay inanırlar yalana. Duruşlarındaki ikircimden anlamak güçtür, kendilerinden olmayanlara gösterdikleri saygı mı, korku mu, alay mı? Sahip oldukları her zaman değersiz ve az, sahip olmadıkları yıldızlar kadar uzak ve çoktur.
yaşamak bir türlü eşiklerinden geçemedikleri hep aralık duran bir kapıdır onların.
"ah -dedi- insanlar uykularındaki kadar masum, çocukları kadar yalın, yaşlılar kadar dingin yasalar zamanı, acı dünya haritasından silinir, herkes her sevinci aynı incelik ve içtenlikle hak ederek yaşardı."
bir halkı yok etmenin en yanlış -belki en doğru- yolu çocuklar mı dersiniz?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.