Şâne ger kâkülünün bir teline verse zarar
Çûb-ı şimşâd biten yerleri sûzân ederim
( Eğer tarak, saçının bir teline zarar verecek olsa
Şimşir ağacı yetişen bütün yerleri yakarım.)
Nasıl çıldırmadım hayretteyim hâlâ sevincimden
Lisanından seni sevdim sözü gûş ettiğim demler
( Sevincimden nasıl çıldırmadım hayretteyim hâlâ; dilinden "seni sevdim" sözünü işittiğim zaman )
Yâre küstahâne dil arz etti dâğ-ı sineyi
Âteşin pîrâhen oldu germî-i haclet bana
(Gönül, sevgiliye küstahça göğsündeki yarayı gösterdi
Utanmanın sıcaklığı bana ateşten bir gömlek oldu.)
Yaktın ey âteş-zen-i ârâm yanmış gönlümü
Nev-heves kıldın şu kendinden usanmış gönlümü
(Ey huzur ve rahat yakıcı güzel, yanmış gönlümü yaktın
Şu kendinden usanmış gönlümü yeni heveslenir kıldın.)
İnsan her adımını mezardan uzaklaşmak için atar. Yine de bir adım attıkça mezara giderek yaklaşır. (Nitekim her nefesini hayatını uzatmak için alır. Yine her nefeste bir nefeslik zaman azalır.)
Türk edebiyatının ilk romanı kabul edildiğini düşünerek, dönemine göre gayet iyi bir hikaye ve kurgu olduğunu düşünüyorum. Yazım dili, uzun ağdalı cümleler okumayı biraz zorlaştırsa da kitabı genel anlamda beğendim
İntibahNamık Kemal · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,3bin okunma
«Fışkın envâında yüz bin kerre ettim cüst-ü cû İllet-i âlâm-ı ye'se
bulmadım bir çare ben»
«Sefahat ve ahlâksızlığın her türlüsüne başvurarak yüz bin defa aradığım
halde, ümitsizlik elemleri denilen bu illete hiçbir çare bulamadım.»
Mahcubiyet korkusuyla ikiyüzlülüğe tenezzül etmek, insan için ne büyük eksikliktir! Hele bir yalan tertip edip de muhatabını ikna etmek için parlak safsatalar, tesirli sözler aramaya çalışa çalışa kendi yalanına bazen kendi dahi inanacak dereceye gelmek ne büyük bir gaflettir!