İskandinav Mitleri sözleri ve alıntılarını, İskandinav Mitleri kitap alıntılarını, İskandinav Mitleri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ragnarok sözcüğü bileşik bir sözcüktür. Sözcüğün birinci öğesi olan ragna-, önceki sayfalarda tanrıların düzenleyici güçler olarak anıldıklarını dile[S.119] getirirken değinmiş olduğum reginn sözcüğünün iyelik eki almış çoğul halidir. Sözcüğün ikinci öğesi olan -rok ise 'harikalar, yazgı, kıyamet' anlamına gelmektedir. Bu yüzden, Ragnarok sözcüğü tam olarak 'tanrıların harikaları/yazısı' anlamına gelmektedir. Fakat sözcüğün ikinci öğesi, 'alacakaranlık' anlamına gelen çok daha eski bir sözcük olan Røkkr ile karışmıştır.
bu gerdanlık dört
cüce tarafından yapılmıştır. Ona sahip olmayı çok isteyen tanrıça,
sırayla dört cüceyle yatmış ve karşılığında gerdanlığı almıştır.
Bu tam da Freyia’nın kalkışacağı türden bir davranıştır.
Tanrıların safında yer alan Frigg, Baldr cinayetini önlemek için
hiç vakit kaybetmeden harekete geçer. Bütün yaratıklara, “ateşe
ve suya, demire ve her türden madene, kayalara, toprağa, ağaçlara, hastalıklara, hayvanlara, kuşlara, zehirlere ve yılanlara Baldr’a zarar vermeyeceklerine dair bir yemin ettirir. Hepsi
yemin ederler. Böylece Baldr bir oyunun merkezi haline gelir.
Baldr’a zarar verilemediğinden ötürür tanrılar onu bir hedef
tahtası niyetine kullanırlar. Ona taşlar, oklar, mızraklar, kılıçlar
ya da baltalar kullanarak saldırırlar ve böylece talim de yapmış
olurlar. Hiçbir şey, onun kılına bile zarar verememektedir. Ama
Loki bir kumpas kurar. Kılık değiştirip Frigg’e gider ve Baldr’a
neden zarar verilemediğini sorar. Frigg ona, verdirdiği yeminden
söz eder. Bunun üzerine Loki, ona zarar verebilecek herhangi
bir şey olup olmadığını sorar. Frigg kazara sırrı ağzından
kaçırır. “Valhalla’nın batısında, ökseotu denen uzunca bir bitki
yetişmekte. Yeminini istemek için bana biraz fazla küçük görünmüştü”
der. Loki derhal ağacı aramaya koyulur ve onu bulup
yerinden sökerek tanrıların Baldr’ı hedef tahtası olarak kullandıkları
oyun alanına gider. Kör tanrı Hod, hiçbir şey yapmadan
bir kenarda durmaktadır. Loki onun yanına varır ve “Neden
sen de Baldr’a atış yapmıyorsun?” diye sorar. Hod bu soruya
“Birincisi, onu göremiyorum. İkincisi, atış yapacak silahım
yok” diye yanıt verir. Loki, Baldr’a hiçbir şeyin zarar veremeyeceğini
göstermenin ne kadar güzel bir şey olduğunu anlatarak,
Hod’un aklını çeler. Ardından, “sana onun nerede durduğunu
söyleyeceğim. Sen bu oku ona atmaya çalış” der.
Snorri, bu satırlardan sonra, Loki’nin dişi bir dev olan
Angrboda’dan doğma gayrı meşru çocuklarının adlarını sıralar.
Angrboda uğursuz bir addır ve ‘Keder Habercisi’ anlamına gelir.
Ondan doğan çocuklar ise şöyle sıralanır: kurt Fenrir, Dünya
Yılanı Iormungard ve ölüler diyarının yöneticisi, tanrıça Hel.
“Tanrılar bu üç yavrunun Iotunheim’da büyümekte olduğunun
farkına varınca kehanetleri takip ettiler ve öğrendiler ki şimdilik
yalnızca birer yavru olan bu canavarlar, gelecekte bir gün onların
sonlarını hazırlayacak. Bütün tanrılar, annenin ve özellikle
de babanın yaradılışından ötürü, bu canavarlardan büyük kötülükler beklemeleri gerektiğini anladılar.” Böylece, Odin bu üç
canavarı yakalamak için yollara düşer. Iormungard’ı yakalayıp
okyanusun derinliklerine fırlatır. Böylece yılan, dünyanın sonuna
dek, bu dünyayı kuşatan okyanusta yaşamak zorunda kalır.
Hel’i hastalıktan ve ihtiyarlıktan ölenleri yanına alsın diye, yer
altı dünyasına yollar. Fenrir’in başına ne geldiğini ise önceki
bölümlerde görmüştük.
İskandinav mitlerinin en önemlilerinden biri, buraya kadar tanıtmış
olduğumuz tanrılardan tamamen farklı kişilik özelliklerine
sahip olan iki tanrıyı anlatmaktadır. Bu tanrılar Baldr ve
Loki’dir.