Bilimsel bir eseri çeviren bir akademisyen olarak, yaptığımız çalışmaya yazacağımız önsöze giriş yapmanın en iyi yollarından birinin, 'niçin böyle bir çalışmaya gerek duydunuz?' sorusuna açıklık getirmek olduğunu düşünüyorum. Ancak, sorunun cevabına geçmeden önce bir hususu belirtmek istiyorum. Düşünce sistemleri, insanların ufuklarının
Lahici şöyle der;
"İnsanın farkına vardığı ilk Şey, aynı zamanda hem varoluş çemberinin 'aşağıya doğru inen yayında' yer alan tüm ontolojik safraların en sonuncusu ve hem de aynı çemberin 'yukarıya doğru çıkan yayında' yer alan tüm safhaların ilki ve birincisi olan 'kendi kişisel belirlenimi'dir.
Bu nedenle, 'İnsan' ontolojik safhasına, günün ilk ışığının göründüğü yer ve zaman' (matla'ı'I-fecr) adı verilir;
çünkü insan, gece karanlığının sonunu (nihâyet-i zulmet-i şihâb) ve vahdet gününün Işığının başlangıcını (bidâyet-i nûr-i rûz-i vahdet) temsil eder. "
Kısacası, insan, nûr ile zulmet arasındaki berzahtır. Nûr-zulmet kozmik dramı tümüyle onun zihninde oynanıp gerçekleştirilir.
Sayfa 78 - ANKA YAYlNLARI, 2. Basım, Ağustos 2002Kitabı okudu
Profesör Izutsu ile ilk kez, 1971 yılında profesör Hermann Landolt ile birlikte McGill İslâmî Araştırmalar Enstitüsü'nün (1969 yılında profesör Mehdî Mohaghegh Önderliğinde kurulan) Tahran şubesine araştırma yapmak üzere geldiğinde Tahran'da görüştüm. O sırada Fars dili ve edebiyatı hakkında Tahran Üniversitesi'nde aldığım doktora derslerini
"Dalgalar, nihâî anlamda, denizin kendisinin aldığı çeşitli görünümlerden başka bir şey değillerdir. Dalgalar bu anlamda denizden bağımsız olarak varolamazlar. Fakat deniz de, kendi adına, deniz olduğu sürece dalgasız olamaz. Deniz, her bir dalgada, diğerlerindekilerden farklı bir şekilde görünür. Fakat denizin gerçekliği, birbirinden farklı tüm dalgalarda daima bir ve aynı kalmaktadır,”
Burada belirtilmesi gereken önemli bir nokta şudur: Dalgalar nasıl deniz olmaksızın var olamıyor iseler, aynı şekilde deniz de dalgalardan ayrılamaz durumdadır.
Bu, mecâzî olmayan bir dilde, varoluş gerçeğinin fenomensel varlıklardan ayrılamaz olduğuna işaret edecektir
Sayfa 110 - ANKA YAYlNLARI, 2. Basım, Ağustos 2002Kitabı okudu
İÇİNDEKİLER
islâm'da Metafizik Düşüncenin Temel Yapısı
Şebusterî'nin Gülşen-i Râz Adlı Eserinde 'Nûr-Zulmet' Paradoksu
Vahdet-i Vücûd'un Bir Analizi:
Bir Doğu Felsefeleri Meta-Felsefesine Doğru
Aynü'l-Kudat Hemedânî'nin Düşüncesinde 'Mistisizm' ve
'Çok-Anlamlılık' Dilsel Problemi....
Yaratma ve Şeylerin Zamansız Nizâmı:
Aynü'l-Kudât Hemedânî'nin Mistik Felsefesi Üzerine Bir Çalışma
İslâm Tasavvufu ve Zen-Budizmi'nde 'Sürekli Yaratma' Kavramı
Doğu'da ve Batı'da Egzistansiyalizm
Sayfa 5 - ANKA YAYlNLARI, 2. Basım, Ağustos 2002Kitabı okudu