Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam Önderleri Tarihi 4

Ebu’l Hasan Nedvi

İslam Önderleri Tarihi 4 Sözleri ve Alıntıları

İslam Önderleri Tarihi 4 sözleri ve alıntılarını, İslam Önderleri Tarihi 4 kitap alıntılarını, İslam Önderleri Tarihi 4 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İmam Mâlik ne güzel buyurmuş: “Kim İslâm’da bir bid’at ortaya çıkarır da onu güzel görürse o kişi; Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Allah’tan getirdiği emirleri (hâşâ) insanlara eksik ulaştırarak peygamberlik görevine ihanet ettiğini iddia etmiş olur. Çünkü Allah Teâlâ “Bugün ben sizin dininizi tamamladım” buyuruyor. O halde, o gün (peygamberin döneminde) dinden olmayan şey bu gün de dinden olamaz.”
Sayfa 264Kitabı okudu
Bid'at nedir
Allah’ın ve Resulünün dine sokmadığı veya yapılmasını emretmediği bir şeyi dine sokmaya, onun bir parçası kılmaya, bunu Allah’a yaklaşmak için ve sevap kazanmak için yapmaya ve bunun uydurma şartlarına, kâidelerine sanki bir şeriat emriymiş gibi bağlanmaya ve uygulamaya bid’at denir. Bid’at aslında, Allah’ın dini içine insan şeriatı yerleştirmektir. Bu şeriatın ayrı bir fıkhı ve bazı kereler Allah'ın şeriatına paralel ve bazı vakitler sayı ve önemde Allah’ın şeriatından daha fazla olan ayrı farzları, vacipleri, sünnetleri müstehapları vardır. Bid’at; şeriatın en küçük bir eksiği kalmadan tamamlandığını önemsemez. Belirlenmesi gereken konuların belirlendiğini, farz ve vacip kılınması gereken şeylerin farz ve vacip kılındığını düşünmez. Din darphanesinin kapandığını, artık onun adına basılan paraların sahte olduğunu göz önünde bulundurmaz.
Sayfa 267Kitabı okudu
Reklam
İmam-ı Rabbânî, aklın katıksız, kusursuz ve saf olmasının imkânsız olduğunu, aklın da iç inanışlardan, iman haline gelmiş düşüncelerden ve dış etkenlerden etkilendiğini, aklın pek çok kararlarının, ulaştığı hükümlerin bu dış renklerle renklenmiş ve karışmış olarak ortaya çıktığını, bunların hepsinin aklın içinde ve dışında görüldüğünü herkese göstermiştir. Aklın yanılmaz bir kaynak olmada yetersiz olduğunu, yanılmaz, kusursuz kaynağın peygamberlik olduğunu, peygamberlik olmadan gerçek nefis arınmasının mümkün olmayacağını ispat etmiştir. O, nefsin arınmasıyla kalbin arınması arasına, ikisini birbirinden ayıran bir sınır koymuş ve ikisinin farkını göstermiştir.
Aklın aldığı kararlar ve onun ortaya koyduğu hükümler; şüphe, vehim ve hayalin etkisinden kurtulamaz. Akıl, unutma iptilasından ve yanılma şüphesinden kurtulmuş değildir.
Peygamberlerin getirdiklerini akla bağlamak sistemi inkâr etmektir.
Peygamberlik yolu akıl yolundan daha ilerdedir. Peygamberlerin verdikleri doğru haberleri, aklın inceleme ve bakış açısına uygun düşürmek aslında peygamberlik sistemini inkâr etmek demektir. (Bu akıl ötesi meselelerde) tek dayanak, peygamberlerin sözlerine delilsiz inanmaktır.
Sayfa 236Kitabı okudu
Şirk merasimlerine saygı!
“Şirk merasimlerine, küfür şenlikleri ve kutlamalarına saygı göstermenin şirke gitmekte, sapıklığa düşmekte büyük payı vardır. Aynı anda iki dini birden doğru kabul eden şirk ehlindendir. İslâm dininin ve küfür dininin ve ikisinin birden hükümleriyle amel eden müşriktir. İslâm dinine mensup olmak için küfürden uzak kalmak ve ondan nefret etmek şarttır. Şirk şüphesinden nefret etmek tevhiddir. (Allah’ın birliğine inanmadır.)"
Sayfa 262Kitabı okudu
Reklam
"Gerçek mânada nefsi arındırma ve onu pisliklerden temizleme, güzel ameller yapmaya bağlıdır. Allah’ın rızasına uygun olan bu arındırma, yukarıda geçtiği gibi ancak peygamberlik yoluyla mümkündür. Öyleyse peygamberlik yolunun dışmda gerçek mânada nefsi arındırma, pisliklerden temizleme mümkün olmaz. Kâfirlerin ve hak yolun prensiplerine uymayan günahkârların yaptıkları arınma, kalbin arınması değil nefsin arınmasıdır. Kalbin arınması olmadan nefsin armması, dalâletten (doğru yoldan sapmaktan) başka hiçbir şeyi geliştirmez, zarardan başka bir yol göstermez. Kâfır ve fasık olan kimselerin nefis arındırma çalışmaları sırasında bazen elde ettikleri birtakım gözle görülmeyen şeyleri keşfetmelerine, görmelerine ve bildirmelerine gelince; bu harikulâde haldir, istidracdır. O kimselerin bundan elde ettikleri ; zarardan, yıkıntıdan, perişanlıktan başka bir şey değildir."
Sayfa 258Kitabı okudu
Bu filozofların pek çok meseleleri, özellikle ilâhiyat konusundaki görüşleri yanlıştır. Kitap ve sünnete aykırıdır. Sermayeleri katmerli cehalet olan bu adamlara filozoflar denmesi nedendir. Nasıl olur da onlara böyle üstün payeli sıfatlar verilebilir? Ancak alay ve eğlence için ise, bu olabilir. Veya kör birine gören kimse denmesi gibi deniliyorsa buna da bir şey diyemeyiz.
İbn Haldun’un bu konudaki derin ilmî ifadeleri şöyledir: “Akıl sağlam bir terazidir. Onun karar ve hükümleri kesindir. Bu kararlarda hiçbir yalan yoktur. Ama buna rağmen siz bu terazide Allah’a ait meseleleri, âhiretle ilgili meseleleri, peygamberlik gerçeklerini, Allah’ın sıfatlarının asıl niceliklerini, akıl ötesi bütün işleri ve gerçekleri ölçemezsiniz. Bu boş bir uğraş olur. Bir adamın, altın tartmakta kullanılan hassas bir terazi görüp ne kadar sağlam tartıyor diye bu teraziyle dağları tartma arzusuna kapılmasına benzer ki, bu imkânsızdır. Terazinin sağlamlığına bir şey denilemez ama onun gücünün bir sınırı vardır. Aynı şekilde aklın “bilme, bulma, anlama” gücünün de bir sınırı vardır, onun dışına adım atamaz. O, Allah’ı ve Allah’ın sıfatlarını olduğu gibi bilemez."
Sayfa 202Kitabı okudu
Allah Teâlâ'yı sağlam bir şekilde tanıma, doğru ölçüde bilme ancak peygamberler aracılığıyla olabilir. Nasıl “akl”ın yeteneği ve kavrama gücü duyuların ötesinde ise, aynı şekilde “peygamberlik”in yeteneği ve yetkisi de aklın ötesindedir. Allah'a saygı duymanın, baş eğmenin, emrine uymanın ve onu eksiksiz tanımanın en doğru yolunu anlamak ancak peygamberliğe bağlıdır ve peygamberlerin verdikleri bilgilerle, onların öğretileriyle sınırlıdır.
51 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.