Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam'da Adalet Kavramı

Macid Hadduri

Sayfa Sayısına Göre İslam'da Adalet Kavramı Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre İslam'da Adalet Kavramı sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre İslam'da Adalet Kavramı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
giriş
(İlahiyatın ana kitabı-st. Thomas Aquinas) kutsal Hristiyan akaidi için ebedi hukuk teorisini kullanırken, Müslüman alimler kendi ebedi hukuku için kısaca "ŞERİAT" tabirini kullanır.
Sayfa 17
Adaletin kaynakları
İslam'da adaletin vücud bulduğu mabed, Rasûlullah Muhammed vasıtasıyla halka ulaşan Vahiy ve Hikmettir.
Sayfa 17
Reklam
İbn Hanbel'e göre, adalete taalluk eden bütün soruların cevabı şeriatta aranıp bulunmalıdır.
Sayfa 84 - Ekin
Ebu Hanife dahil, bütün fakihler, adaletin şeriata göre tanımlanması gerektiğinde hemfikirdirler. İmam şafii adaleti " Allah'a itaati öngören davranış" diye tanımlayarak alimlerin tavrını dile getirmiş oluyordu.
Sayfa 84 - Ekin
Eğer sufi adalet anlayışı bütün diğer adalet nosyonlarından farklı ise bunun kısmi sebebi, Allah'ın sıfatlarının irade ve hikmet gibi teolojik kavramlarla değil, insana ha manalarla da değik; ışık gibi, güzellik gibi, aşk gibi son derece soyut ve şiirsel sembollerle ele alınışıdır.
Sayfa 100 - Ekin
Teolojik adalet Eşariler'de Allah'ın yarattığı insan fiilleri, Mutezililer'de ise aklın bir ürünü olarak tanımlanırken Sufi için adalet, sıradan insan fiilinden değil, Allah ile doğrudan buluşmadan hasıl olan " ruhsal tecrübe"dir.
Sayfa 100 - Ekin
Reklam
Sufiler Allah'ın ve O'nun adaletinin "nerede" aranacağı sorusuna belli bir cevap vermezler. Üç ruhsal haberleşme yolundan bahsederler: Allah'ı bilen KALB, O'nu aşkla seven RUH, ve O'nu temaşa eden SIR... ... Bu haberleşme yolları akli vs yollardan farklıdır ve ilahi aydınlanma sahasına dahildir.
Sayfa 100 - Ekin
Sufi olabilmek için, kişide herkesin sahip olamadığı bazı vasıfların bulunması gerekir; bunlar takva, halis niyet, fakr ve ahiret mükafatları dahil her türlü arzunun terk edilmesidir.
Sayfa 101 - Ekin
Sufilerin gayesinin Hakkın idraki olduğu ifade edilir, fakat niyet daha derinlerde, " ilahi olanın peşinde ruhsal talimlerle kemale ulaşmak" ta yatar. Bu sürecin sonunda bir eşiğe ulaşılır ki burada ruh, kendisine yabancı olan her şeyden, ilahi diye vasfolunamayacak her şeyden ayrılmıştır. Ve nihayet ruh ilahla birleştiğinde sufi el-fena (hakta yok olmuşluk) mertebesinden el-Hakka ( nihai hakikat ya da ilahla birlik olmanın hakikati) mertebesine yükselir.
Sayfa 101 - Ekin
Nihai gerçekle vuslat yolundaki uzun bir "yolculuktan" sonra "yolcu" sufi olur. Sufilik "sabır" ve " ezaya aldırışsızlık" gerektiren bir nefis imtihanıdır, ki bu disipline herkesin katlanması düşünülemez.
Sayfa 101 - Ekin
Reklam
Bir sufi, Hüseyin b. Mansur el-Hallac Allah ile yekvucut olduğunu iddia ederken, "enel- Hak" diyordu. Bu söz onun küfr ile suçlanması ile yargılanmasına, kafası kesilmek ve çarmıha gerilmek suretiyle öldürülmesine sebep olmuştur.
Sayfa 102 - Ekin
Rabia el-Adeviye Allah'a olan aşkını anlatırken, insanoğluna duyduğu sevginin diliyle konuşur: " Ey Allah'ım! Bana bu dünyadan ne nasip edeceksen, onu düşmanlarına ver! Bana ahiret hayatında ne nasip edeceksen, onun dostlarına ver! Bana sen kafisin! Ey Allah'ım! Eğer cehennem korkusuyla sana kulluk edersem, beni cehennemde yak! Cennet umuduyla sana kulluk edersem, beni cennetten kov! Ama eğer senin hakkın için sana kulluk edersem, beni bitmez tükenmez güzelliğinden mahrum etme!"
Sayfa 103 - Ekin
Sufiler Allah'ı şiirle övmelerinden dolayı semboliktir ve bu bütün insanlığa yönelik bir sevginin dile gelişidir; işte o Adalet, bahşolunan ışıkta, güzellikte ve sevgidedir.
Sayfa 103 - Ekin
Kendisi de bir sufi sayılabilecek ilahiyatçı Ebu Hamid el-Gazali belki de sufiliği diğer islami ilimlerle bağdaştırmakta en ziyade amil olmuş kişidir. Bunu yaparken her bir ilmin sınırlı olduğunu belirtirken HEPSİNİN AYNI GAYENİN PEŞİNDE, YANİ HAKK'IN ARAYIŞI İÇİNDE olduğunu berrak biçimde ifade etmiştir.
Sayfa 104 - Ekin
Felsefi Adalet
Yunan felsefesinin tesiri altında kalan islam filozofları, adalet konusundaki münazaraya bu kez de, ilahi adalet için mesned teşkil edecek tarzda akla müracaat ile girdiler. Mutezililer aklı ilahi adalete ulaştırmakta bir yöntem olarak kullanmaya çalışmış; fakat başarısız kalmışlardı. Karşılaştıkları şiddetli tepki akla duyulan tepki olmaktan çok onların akla, vahyin fevkınde bir yer izafe ediyor intibaını bırakmalarıydı.
Sayfa 109 - Ekin
39 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.