İslam'da Lanetliler Toplumsal Yaralar

M. Cevat Akşit

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Şahit, hakimin kararını dayandırdığı delildir. Eğer doğru tanıklık yapılmazsa bir hakkın kaybolmasına, haksızlığa, kısacası zulme sebep olunmuş olur. Bu, adalete engel olmanın, zulüm etmenin bir başka yoludur. Allah (c.c.)'a ortak koşmaya denk büyük bir günahtır. Yalan yere şahitlik edilmesinin yaygınlaşması kıyamet alametidir". Yalan şahitlik yapanın Cehennemlik olacağı bildirilmiştir. Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.), "Kim yalan yeminle birisinin hakkını alırsa Allah ona Cehennemi vacip, Cenneti haram kılar.", buyurmuşlardır. Ve onu; "Kim benim şu minberimin üzerinde yalan yeminiyle haksız olarak bir müslümanın hakkını almak isterse Allah'ın, meleklerin tüm insanların lâneti üzerinedir. Onun ne farzı ne de nafilesi kabul olunmaz." buyurarak lânetlemiştir.
Sayfa 247Kitabı okudu
Bir müslümanın açıklanan şekilde kendi vücudunu örtmesi farz olduğu gibi, başka birisinin avret mahalline bakmaması da farzdır. Bakması haramdır. Kur'anı Kerim'de; "Resûlüm! Mü'min erkeklere, gözlerini harama dikmemelerini, ırz ve namuslarını korumalarını söyle" ve, "Mü'min kadınlara da söyle: Gözlerini harama bakmaktan korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler", buyurulmaktadır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de; "Kadın, kadının avret yerlerine; erkek, erkeğin avret yerlerine bakmasın!", buyurmuşlardır. Keza Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.); "Bakmak, iblisin zehirli oklarından bir oktur. Onu Allah için bırakana Allah, kalbinde imanın tadını tadacağı bir sevap verir"
Sayfa 378Kitabı okudu
Reklam
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), "Üç kişiye Allah Azze ve Celle kıyamet gününde rahmet nazariyle bakmaz: "Ana babasına zulmeden, giyim kuşam veya hallerinde yahut davranışlarında erkeğe benzeyen kadın ve karısını kıskanmayan deyyus" buyurmuşlardır.
Sayfa 218Kitabı okudu
Peygaberimiz (s.a.v.), bir satıcının yağmurdan ıslanmış buğdayı alta gizlediğini, ellerini sokup anlayıca; "İnsanlar buğdayın ıslak olduğunu görsün diye üste koysaydın ya! Bizi aldatan bizden değildir."", buyurmuşlardır. Buna göre malın ayıbını gizleyen satıcı, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile karşıt olmaktadır.
Sayfa 269Kitabı okudu
Bu ayetlerde de Resûlüllah Efendimiz (s.a.v.)'e uymanın zorunluluğu açıklanmıştır. Sonuç itibariyle Resûlüllah'ın sünnetinin Kur'an' dan sonra İslam'ın ikinci kaynağı olduğu kesindir. Sünnet'in veya Sünnet'e dair haber demek olan Hadis'in İslam'ın önemli bir kaynağı olduğu, Peygamberimiz (s.a.v.) devrinden itibaren asırlardan beri bütün müctehidler ve bilginlerce kabul edilip uygulanan bir prensiptir. Kur'an'da izaha muhtaç hususlar olabilir. Sünnet, Kur'an'ın genel esaslarına aykırı olmaksızın bunları açıklamıştır. Hatta Kur'an Sünnet'le bilinir. Çünkü biz ne Allah'tan, ne Cebrail (a.s.)'den işitmiyoruz. Mesela namaz vakitlerini sorana Efendimiz (s.a.v.), "Bizimle kıl"; ashabına, "Hac fiillerini bizden alıp öğrenin" ve "Ben nasıl kılıyorsam beni gördüğünüz gibi namaz kılınız", buyurarak namazı, haccı öğretti. Zekat ve diğerlerinin eda şekillerini de mü'minler O'ndan öğrendiler.
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.