Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslamda Şiddet

Arif Tekin

İslamda Şiddet Sözleri ve Alıntıları

İslamda Şiddet sözleri ve alıntılarını, İslamda Şiddet kitap alıntılarını, İslamda Şiddet en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Acaba tüm inananları sorumlu tutan ve bunun karşısında da onlara cennet ve cehennem vereceğini söyleyen Allah, (inananlar diliyle) ilahiyat akademisyenleri, din adamları kendi aralarında tartışsınlar ve geniş halk tabakası da onları seyretsin diye mi Kur'an'ı göndermiş? Bir de ayetlerde iki cinsin birbirlerine karşı olumsuz yaklaşımları aynı (kullanılan ortak kelime nüşuzdur); ancak yapılması gerekenler farklı. Peki, bu adalet mi; yoksa erkekler fizik olarak güçlüdürler diye ayetler güce göre mi şekillenmiş? Dövmek yerine; erkek geçici bir süreliğine hanımını evden çıkarsın, göndersin diyenler, sanki kurtarıcı bir çeviri mi yapmışlar? Hayır! Burada da yine erkekten yana bir durum söz konusu. Diyelim ki hanımın hiç kimsesi yok, o zaman erkek onu nereye göndersin? İkincisi, sanki erkek o evin sahibi de kadın orada misafirdir gibi, çiftler arasında anlaşmazlık olursa erkek eşini göndersin diyorlar. Bunlara göre ve elbetteki Kur'an'a göre evli çiftlerin barındığı yer sadece erkeğindir! Peki, niye tam tersine; anlaşmazlık durumunda kadın eşini göndersin denilmemiş? İşte görüldüğü gibi ayete verilen bu kurtarma operasyonu yetersizdir. Ne yapılırsa yapılsın bir kere ataerkil zihniyet buraya da damgasını vurmuştur. Diğer bir husus, şayet ayete dövmek yerine onları gönderin anlamını verirsek, peki bu durumda 14 asırdan beridir hem ayete dövmek anlamını veren İslam alimleri, hem de bu yetkiye dayanarak eşlerini döven milyonlarca Müslüman, haksızlık yaptıkları için cehennemi mi boylayacaklar?
Sayfa 219Kitabı okudu
Öyle bir tanrı düşünelim ki tüm insanların kurtuluşu için müşterek formül önermek yerine; savaşla, ganimet ve cariyelerle sistemini kuruyor. Onun (sözde) göndermiş olduğu üç büyük dinin mensupları şu an birbirlerine düşman. Müslümanlarla Hristiyanlar arasında meydana gelen haçlı seferleri 200 yıl sürdü, milyonlarca insan katledildi. Peki, bunun müsebbibi kim? Kutsal dinlerin tanrısı: İlkin insanları Yahudiliğe alıştırıyor, sonra bu olmaz, siz beni dinlemiyorsunuz; o yüzden yeni bir din ve yeni bir peygamber gönderirim diyor (Hz. İsa ve Hristiyanlık). Zamanla buna da hayır diyor ve yeni bir dinle yeni bir peygamber gönderirim diyor (Hz. Muhammed ve İslam). En basiti; insan bir şeyhe mürit olsa, bir siyasi partiye sempatizan olsa, bir futbol takımına hayran olsa kolay kolay ondan vazgeçer mi? Hele inanç konularında bu ayrılma çok daha zor. Neden kutsal dinlerin tanrısı bu zorluğu insanlara reva görüyor?
Sayfa 255Kitabı okudu
Reklam
Diyelim bir insan bir seferde milyonlarca mal çalsa, devletin hazinelerin boşaltsa onun yalnız bir eli kesilir. Ama diyelim ki bir insan bir keresinde 4 gram altın çalsa ve bu ispat edilse; o zaman sağ eli kesilir. Şayet ikinci sefer 2 gram altın değerinde bir şey çalsa onun sol ayağı kesilir. Üçüncü sefer 2-3 gram altın değerinde bir eşya çalsa sol eli kesilir. Dördüncü sefer 3 gram altın değerinde bir şey çalsa bu kez sağ ayağı kesilir. Beşinci sefer benzer değerde bir şey çalsa bu durumda infaz edilir yani bir tarafta milyonları bir seferde çalan, devleti soyan kişinin yalnız tek eli kesilir. Diğer tarafta az bir şey çalan; ancak birkaç sefer tekrarlayan kişinin önce tüm kol ve kanatları kesilir, tekrarlanması durumunda infaz edilir. Şu durumda var: Diyelim kişi yüzlerce defa hırsızlık yapsa ve yakalanmazsa; en son yakalanıp İslam mahkemesine gitse onun yalnız bir eli kesilir.
Hele hele ne sözlü, ne de pratik hiçbir örnek yoktur ki bir patron, emekçi birinin emeğini çalsın, ucuz çalıştırdı diye Hz. Muhammed onun elini kesmiş olsun. Adeta Gaziantep’te birkaç dilim baklava çalan çocuklara verilen hapis cezası gibi. Görüyoruz patronlar devleti soyunca onlara bir şey yok. İslam’daki ceza anlayışı da aynen buna benziyor.
Sayfa 244Kitabı okudu
Kadı İyad ile Şeyhülislam İbni Teymiye şu örnekleri de veriyorlar: Endülüs alimlerinden İbni Hatem bir sohbette, "Muhammed yetimin biriydi (hafife almak niyetiyle)" dediği için bölge alimleri onun hakkında ölüm fetvasını vermiş ve adamı çarmıha germek suretiyle infaz etmişlerdir. Yine şair İbrahim Fezari Hz. Muhammed'i eleştirdiği için, başta Kadı Ebu'l Abbas olmak üzere dönemin alimleri onun ölüm fermanını vermiş; ilkin bıçaklamış, sonra kaynar suyla haşlayıp çarmıha vurmuşlar; daha sonra da onu çarmıhtan indirip ateşte yakmışlardır.
Sayfa 140 - a-İbni Teymiye, Sarimu'I Meslul, s.13-18, mesele 1 . b-Kadı İyad, eş-Şifa, c . 2/214-219. c-Kurtubi tefsiri, Tevbe suresi, ayet 12, c. 8/82...Kitabı okudu
Peki nasıl bir tanrı insanların katlini helal kılar, mallarını ve kadınlarıyla (evli de olsalar) kız çocuklarını bağlılarına helal sayar? Dünyada ölümlere en çok sebebiyet verenler kutsal dinlerdir. Sadece Haçlı seferlerini düşünelim: İki asır süren bu savaşta milyonları aşan insanlar katledildi. Öyle bir tanrı düşünelim ki, belli bir aşamaya kadar Yahudilik diyor ve hatta tatil günlerini bile belirliyor; cumartesi diyor. Ama bir gün geliyor; hayır ben bu sistemi kabul etmiyorum, sistem laçka olmuş; bunu ortadan kaldırıyorum ve Hz. İsa’yı farklı bir dinle gönderiyorum diyor. Tanrı o eski dine (Yahudiliğe) veya mensuplarına o kadar kızıyor ki, daha önce belirlediği cumartesi tatilini pazarla değiştiriyor. Yaklaşık beş asır bu yeni sistemle idare ediliyor ondan sonra bunu da beğenmiyor. Bu sefer Muhammed’i farklı bir formülle gönderiyorum diyor ve haftalık tatil gününü (öyle diyelim) yine değiştiriyor cuma günü diyor ve artık benim tanrı olarak size Muhammed formülünden başkada formülüm yoktur; sonsuza kadar bununla idare edeceksiniz, bir daha da benden bir şey istemeyin diyor ve günümüzde de bu sistem pek çok taraftar buluyor.
Reklam
Yine Hz. Muhammed’in amcası Hamza Uhud harbinde öldürülünce, karşı taraftan onun kulaklarını, burnunu kesiyorlar, karnını açıyorlar. Hazreti Muhammed buna karşı yemin içiyor, şayet fırsat elimize geçip müşriklerden yakalayacak olursak, ben onlardan yetmiş kişinin başına bunu getireceğim (öldürürken çeşitli organlarını keseceğim) diyor.
Ukl/Ureyne kabilesinden 7-8 kişilik bir grup Medine’ye gelip Müslüman oluyorlar ve orada kalmaya karar veriyorlar. İklim değişikliğinden olsa gerek belli bir süre sonra bunlar hastalanıyorlar. Onlar farklı bir iklimden/Bahreyn‘den gelmişlerdi. Hz. Muhammed onları hazineye ait (sözde hazineye ait, çünkü hep talan malıydı) sütlü develerin bulunduğu bir yere gönderiyor: Gidin, o develerin idrarından ve sütünden için, iyileşirsiniz diyor. Bunlar belirlenen yere gidiyorlar ve sonunda çobanı öldürüp develeri götürüyorlar. Bunların çobanı öldürüp develeri götürdükleri haberini alan Hz. Muhammed, yaklaşık 20 kişilik bir grubu onların peşinden gönderiyor, yakalayın getirin diyor ve bunlar birkaç saat içinde adamları yakalayıp getiriyorlar. Hz. Muhammed, Demir şişlerle-çivilerle onların gözlerini çıkarıyor. Ayrıca onların kol ve bacaklarda kesiyor. Onları bu halde Medine dışında “Harre”  denilen kara taşlı bir yere atıyorlar. Güneş o taşlara vurunca ateş gibi oldukları için o bölgeye ‘Harre’ İsmi verilmiş. Harre, çok sıcak demektir. Zaten Türkçede kullanılan hararet kelimesi Arapça olup bu kökten gelmedir. Onlar o durumdayken su istiyorlar; Hz. Muhammed buna izin vermiyor. Bunlar susuzluktan dilleriyle toprağı ve taşları kemiriyorlar. Sonuçta bu işkence ile can veriyorlar. Hatta kimi kaynaklarda bunlar can verdikten sonra bu sefer cesetleri Hz. Muhammed’in talimatıyla ateşe atılıp yakılıyor.
Halife Ebubekir, irtidat (Hz. Muhammed'den sonra İslam'dan çıkmak) hareketlerini bastırmakla meşhurdur. Onun zamanında binlerce insan katledilmiştir. Ben onun tüm yaptıklarını işlemiyorum; sadece birkaç somut örneği paylaşmak isterim. Halifeliği zamanında hicri 12. yılında Irak talan edilmeye başlanır. Halit b. Velit komutandır ve baskından sorumludur. Ülleys bölgesinde ele geçirilen insanlardan 70 binini kılıçtan geçirirler. Bu kesim işi günlerce devam eder. Bunu Dicle nehri kenarında yapıyorlar ki nehir o kan ve cenazeleri götürüp temizlesin. Nehirdeki su kan haline geliyor. İnsan iskeletlerinden dolayı nehrin önü kapanıyor, adeta baraj gibi oluyor ve su başka yöne doğru akıp gidiyor. Bundan dolayı Dicle nehrine "Kan nehri" diyorlar o zaman. Öyle ki, o kanla değirmenler döndürülebiliyormuş. Savaşa katılan her kişiye ganimet adı altında yüzlerce hayvan düşüyor. Her tarafı talan ediyorlar. Ebubekir bu savaşın başarıyla sonuçlandığını öğrenince sevinçten, "Halit b. Velit gibi bir insan henüz annesinden doğmuş değildir" diyor. Müfessir (Kur'an yorumcusu) ve tarihçi İbni Kesir bunları anlatırken de hiçbir şey demiyor, sanki gayet normal bir hadiseymiş gibi soğukkanlılıkla anlatıyor(282)
Sayfa 166 - 282- İbni Kesir, Bidaye-Nihaye, c. 9/519-521. Hicri 12. yılı olaylan bağlamında.Kitabı okudu
Nasıl bir yaratıcı insanlara boyun kesmeyi, insanları asmayı, el ve bacak kesmeyi önerir! Aynı korkunç ifadeler Enfal suresinde de geçiyor: 'Ben inkar edenlerin kalplerine korku salacağım, artık onların boyunlarını ve her parmağını vurun' deniliyor.
198 öğeden 121 ile 130 arasındakiler gösteriliyor.