Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslâm'da Sosyal Adalet

Seyyid Kutub

İslâm'da Sosyal Adalet Gönderileri

İslâm'da Sosyal Adalet kitaplarını, İslâm'da Sosyal Adalet sözleri ve alıntılarını, İslâm'da Sosyal Adalet yazarlarını, İslâm'da Sosyal Adalet yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Müslüman cahili çalışmaların ürünü olan eserleri okuyabilir. Fakat bunları bu alanlardaki tasavvurunu oluşturmak için okumaz. Cahiliyyetin nasıl eğri yola saptırdığını ve İslam esaslarına bunları yeniden döndürmek suretiyle bu sapmaları nasıl doğrultacağını bilmek için okur.
Sayfa 392
İslam'ın hesaba katılmadığı hiçbir siyasi hareketin veya savaş hareketinin varlığından söz edilemez.
Sayfa 373
Reklam
«Bazıları şöyle bir soru sorabilir: Böyle 'bir eski nefret, -ki bu nefret esasında dini idi ve hıristiyan kilisesinin ruhi tahakkümü nedeniyle o zaman için mümkündü- dini şuurun ancak geçmişe ait bir mesele olarak değerlendirildiği günümüZ Avrupa'sında nasıl olurda hala devamı edebiliyor? «Böyle bir problem, hiçbir zaman garipsenecek bir şey değildir. Psikolojide bilinen bir gerçek vardır: İnsan çocukluğunda kendisine telkin edilen bütün dini inanış­larını yitirdiği halde özel bazı hurafeler ve yitirilen bu inanışlarla ilgili olan batıl anlayışlar, insanın hayatının bütün dönemlerinde akli her izaha meydan okurcasına; varlıklarını devam ettirebilir. İşte Avrupalıların İslam'a karşı tavırları da aynen bunun gibidir. İslam'dan nefret etmeye neden olan dini şuur bu sıralarda yerini daha maddi bir hayat sürmek arzusuna bırakmış olmasına rağmen, eski nefretin bizzat kendisi, Avrupalıların akıllarında gizli bir duygu unsuru olarak varlığını devam ettirmektedir. Bu nefretin kuvvet derecesi ise, kişiden kişiye şüphesiz ki değişmektedir. Fakat bu nefretin her kişide var olduğu şüphesiz ki Haçlı Savaşlarının ruhu -küçülmüş bir şekilde de olsa- Avrupa'nın üzerinde hala dolaşmaktadır. Avrupa medeniyeti öleşiye savaşmış bu cesedin gölgesinden izler taşıyan bir tavırla, İslam dünyasının önünde durmaya devam ediyor.» (2) (2) Muhammed Esed, Yolların Ayrılış Noktasında İslam
Sayfa 369
Umumi dayanışma esası. Bu esasa göre her beldenin halkı, açlıktan ölen kimseden doğrudan sorumludurlar. Bu sorumluluk «diyet» gerektiren cinayet işle­me sorumluluğudur. Açlıktan ölen bu kimse aralarında ikamet etmekte idi. Onlar onun katili durumunda oldukları için «diyet» ödemekle cezalandınlırlar Bu esası pekiştiren bu husus da, acıkmış veya susamış o an kimsenin ölümden korkması halinde, elinde yemek ve su bulunan kimse ile çarpışma hakkının varlığıdır. Böyle bir kimse, berikini öldürecek olursa, onun üzerine diyet veya başka herhangi bir ceza yoktur.
Sayfa 354
Hz. ömer, yöneticinin ağır yüklerini derinden kavradığı için, el-Hattab ailesinden iki kişinin bu görevi yüklenmesine razı olmadı. Bu nedenle oğlu Abdullah'ı halifeyi tayin edecek şura üyelerinden biri olarak seçmesine rağmen halifeliğe aday olmasını kabul etmemiş ve halifelik tasavvurunun gerçeğini yansıtan meşhur sözlerini söylemiştir: <İşlerinizin başına geçirilmeye ihtiyacımız yok. Ben bu görevden memnun değilim ki, ailemden birisi için onu isteyeyim. Eğer bu iş hayırlı ise, ondan da bize isabet etmiş bulunuyor. Yok eğer şerli ise Ömer'in ailesi içinden bir kişinin hesaba çekilmesi onlara yeter.»
Sayfa 310
Yüksek mevkileri işgal edenler, aşağı mevkilerde bulunanların seviyesine indirilmedikçe; aşağı mevkilerde bulunanlara yalnızca saygı duymak ve onları öne geçirmek yetmez. Yüksek mevkide bulunan birisi, yüksek mevkide olmayana ancak ameli ile üstün olabilir; Ne mevkii, ne soyu ne de malı dolayısıyla üstünlük sahibi olamaz.
Sayfa 271
Reklam
«İmam Ebu Hanife manifaturacı idi. Nitekim ondan sonra gelen pek çok fakih tacir veya zanaatkar idi. «İmam Hassaf Ahmed b. Umer b. Müheyr'in babası İ. Ebu Hanife'nin talebeleri olan Muhammed ve Hasan'ın öğrencisi idi. Kendisi .Muhtedibillah'ın isteği üzere «Kitabulharac»ını te'lif ediyordu. Bir taraftan kundura tamir ediyorken diğer taraftan fıkıh ile ilgili muazzam kitaplarını te'lif ediyordu. imam Kerabisi, dokuma kumaşlar satıyordu. el-Kaftal, elini çıkardığı vakit çalış­maktan mütevellit izleri görünürdü. Derdi ki: "Bu benim kilit yapmamın etkisindendir." İbn Kutlubuğa terzilik yapıyordu. Zamanının en büyük alimlerinden el-Cassas alçı işlerinde çalışırdı. es-Saffar, bakır kap satı­cısı idi. es-Saydalani, attardı. el-Hılvani'nin babası, helvacı idi. Dehhak (uncu), Sabuhi (sabuncu), Na'ali (nalbant), Bakkali (bakkal), Kuduri (çömlekçi) ve bunlara benzer pek çok kişi. .. Bütün bunlar tarihin sayfaları arasında şuna tanıklık ediyorlar: İslam Medeniyetinin şafa­ğının sökmesiyle birlikte bu Ümmet, batı dünyasının asırlar boyunca gerçekleştirmek için çalıştığı ve henüz gerçekleştiremediği: «Yüce ve bir takım meslekler yoktur. Olan şudur: Bir takım insanlar kendi gayretleriyle yücelir, bir kısmının ise yüceliği olamaz.» ilkesini gerçekleştirebilmiştir.» (10). (1O) .· Abdulhalim el-Cündi, a.g.e.
Sayfa 270
Zekat, dayanışması ve karşılık garantisi bulunan hayatın hiçbir cephesinde faizci düzenin hiçbir garantisine gerek duymayan bir toplumun ana direğidir. Bizim duygularımızda ve İslam düzeninin uygulanmasına tanık olmayan, bu düzenin imani bir tasavvur, imani bir terbiye, imani bir ahlak esası üzerine kurulduğunu, insan ruhunda özel bir şekilde
Sayfa 225
Bir kısmı lüks ve israf seviyesinde, diğer bir kısmı fakirlik ve mahrumiyet düzeyinde yaşayan bir ümmetin fertleri arasında bu derece farkların bulunmasını sonraları da bunun yoksulluk, açlık ve çıplaklığa varmasını İslam, asla hoş karşılamaz. Böyle bir toplum, «İslam ümmeti» olamaz. Resulullah (S.A.V.) de Şöyle buyurmaktadır: Herhangi. bir yerde bulunanlar arasında bir kişi olsun aç sabahlayacak olursa, onların üzerinden Allah'ın himayesi kalkar.» (39). (391 Ahmed bin Hanbel, Müsned, 4860. hadis.
Sayfa 220
621 öğeden 411 ile 420 arasındakiler gösteriliyor.