Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslami Hareket Ve Kudüs

Fethi Şikaki

En Yeni İslami Hareket Ve Kudüs Sözleri ve Alıntıları

En Yeni İslami Hareket Ve Kudüs sözleri ve alıntılarını, en yeni İslami Hareket Ve Kudüs kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Filistin'e karşı tutumlarından dolayı bir çok yö­netici yükselmiş veya silinip yok olmuştur.
Hafızasını kaybedenler, kimliğini ve varlığını kaybederler.
Reklam
Aminnn
Ya Rab! Bize cihad etmek nasib et ki; senin sancağın en yükseklerde dalgalansın. Filistinimiz bağımsızlığına kavuşsun, İslam coğrafyamız İslam hilafetinin gölgesine mazhar olsun!.. Ey Kitab'ı indiren, bulutları yürüten ve nice orduları bozguna uğratan Allah'ım! İman edenlere karşı en çok buğza sahip olan insanlara karşı bize yardım et, onların kalplerini ve ayaklarını büyük bir sarsıntıyla yerinden kaydır. Ya Rab! senin yolunda bize Şehadeti nasib et; nebilerle, sıddıklarla, şehidlerle ve salihlerle beraber haşret. Onlar ne güzel arkadaştırlar.
Sayfa 103Kitabı okudu
14 asırdan beri hristiyanlar kendilerini İslami devletin bir parçası saymışlar ve hiç bir zulüm, baskı ve imtiyaz olmaksızın müslümanlar gibi bu devletin samimi vatandaşları olmuşlardır. Hatta yahudiler bile ~müslümanlara daha fazla düşmanlıkla nitelenmiş olmalarına rağmen~ Avrupa'da özellikle de İspanya'da sorgu mahkemeleri esnasında
Emperyalizm, gerçek İslam'la, uyanış, vahdet ve bağımsızlık isteyen İslam'la beraber yaşamayı asla kabul etmemekte ve hiç bir zaman da en bariz vasfı olan terör ve şiddetten vazgeçmemektedir. Kim hak sahibi olan bizlere zillet ve teslimiyeti verip onlara izzet ve güç vermektedir? İslami hareketin demokratik ortamların kullanılması iddialarıyla yaşadığı tecrübe geçici ve yüzeysel sonuçlardan başkasını getirmemiş sonunda da hayal kırıklığına uğranmıştır. Emperyalizmin ve işbirlikçilerinin İslami hareketin bu tecrübeyi yaşamasına göz yummasının perde arkasında yatan tek gerçek, şiddet ve terörle kuşatıp yok edemediklerini kontrolü altında tutup yönetmektir
Direnişin en güzel şekli, İslami hareketin sömürgecilik politikalarına karşı vahdetiyle başlayacaktır. İslami hareketin hem bu düzenlere hem de İsrail'e karşı aynı zamanda direnmesi gerekir.
Reklam
Suudi Arabistan'da tağuti krallık rejimine karşı Cüheyman el-Uteybi'nin yönettiği İslami hareket hariç, bu ülkede başka hiç bir ülkede eşine rastlanmayacak derecede çok olan müslüman alimlerin bulunmasına rağmen, buradaki cahiliyet düzenini devirmeye, İslam ve hak devleti ikame etmeye çağıran ne bireysel ne de toplumsal hiç bir ses işitemiyoruz. Aksine buradaki müslüman alimlerin bir çoğu, Batı'ya endeksli tağuti Suudi rejimini İslami bir nizam olarak kabul etmektedir.
İslami hareketin Filistin'de cihattan elini eteğini çekmesiyle, dini görevini ihmal etmiş olması bir yana, güçsüzlüğe, cılız kalmaya ve arka saflarda yer almaya mahkum oldu. İslami güçlerin müslüman toplulukları Filistin ismiyle etrafına toplaması gerekir. İslami hareket vasfıyla gerçek liderliğini yapmak istediği bu topluluklardan soyutlanmak değil. Bundan dolayı da İslami hareket, laik grup ve güçlerin oklarına hedef oldu ve İslami toplulukların büyük bir bölümünün çevresinden uzaklaşmasına sebep oldu. İslami hareket, Filistin meselesini ertelediği her gün, potansiyel ve yapı bakımından kaybetti, teşkilat ve yapılanma bakımından cılız kaldı. İslamcıların yaşadığı korku, dağılma, pısırıklık, fitne ateşinin körüklenmesi gibi hastalıklara son verecek olan psiklojik güç de yitirildi. Potansiyel güç olarak da İslami hareket geriledi ve toplulukların liderliğini yapma vasfını yitirdi, arka saflarda yer aldı ve toplum içerisindeki siyasi etkinliğini kaybetti.
Filistin, bir İslam toprağıdır, onu bağımsızlığına kavuşturmak İslami bir görevdir. Ama bu, İslam devletinin kurulmasına bağlıdır ve ondan sonra gerçekleşecektir.
İslam devleti kurulmadan İsrail'e karşı koymak sonuç doğurmaz. Cihad bayrağını yükseltmek ve gasbedilmiş İslam topraklarını kurtarmak ancak bu İslam devletinin kurulmasıyla mümkündür.
Reklam
Hilafetin ortadan kaldırılmasıyla müslümanlar çeşitli sorunlarla karşılaştılar, dolayısıyla İsrail'in kurulması da bu sorunlardan bir tanesidir...
Ekonomik alanda da İsrail, ABD'nin nüfuzu altındaki uluslararası istikbarın ve emperyalizmin menfaatlerini koruyarak, onun askeri gücünü ve siyasi etkisini de kullanarak, İslam dünyasının servetlerini, petrol ve diğer ürünlerini elde etme faaliyetlerini sürdürmektedir. İşte halihazırdaki mevcud durum, İslam ümmetinin parçalanması ve tasfiye edilmesi için imkan dahilinde olan tüm vesilelere başvuran İsrail'in her düzeydeki ve alandaki tehlikesini ortaya koymaktadır. Bu, Filistin'den çıkarak her yerde yaşayan müslümanları hedef alan, yayıldıkça yayılan, arttıkça artan bir kanser tehlikesidir. İşte siyonist tehlike ve bu tehlikenin müslümanların pratik yaşamlarındaki merkeziliği böylece ortaya çıkmaktadır. Bu durum da, müslümanların bu hususiyete dikkat etmelerini, Filistin meselesinin önceliğini vurgulamak ve bunun da yalnızca kültürel boyut üzerinde durmak olmadığım kavramalarını, onun varlığımızı hedef alan bir tehlike olduğunu bilmelerini gerektirmektedir.
Batı saldırısının en önemli yanı müslüman insanın ideolojik boyutunu yok etmektir. İsrail'in, Filistin içerisinde müslümanlara ulaştırmak istediği İsrail kültürü, batılılaştırmanın ve İslam'la olan ilişkileri koparmayı sağlamanın en iyi aracını oluşturmaktadır. Dinden kaynaklanan tüm değer yargılarını, aile bağlarını yıkmak, kuşak çatışmasını kullanmak ve müslümanlar arasında tüketim ruhunu oluşturmak İsrail'in başlıca yapmak istedikleridir. Tüm bunların amacı, İslami kimliği parçalamak ve bünyesinde emperyalizmin tüm boyutlarını taşıyan batılılaşmış bir kişilik (kimlik) oluşturmaktır.
İsrail, kendilerini Allah'ın seçkin kulları gören yahudilerin devletidir ve bunlar kendilerini tüm insanlardan ayrı ve ayrıcalıklı bir konumda görmektedir. Bu, asırlar boyunca yahudilerin hiç bir zaman terketmedikleri özlemidir. Onların taşkıdıkve zorbalık yapmalarının ve evleri harap etmelerinin arkasında yatan gerçek işte bu özellikleridir. Onlar "Ümmilerin malını almakta bizim için bir vebal yoktur"* diyerek, kapitalizmin, sömürünün ve aldatmanın temelini teşkil eden faiz kurumlarını tesis ettiler.
Sayfa 52 - Âl-i İmrân Suresi - 75Kitabı okudu
Batı'nın İslam dünyasına karşı sürdürdüğü saldırıların odak noktasını oluşturan İsrail, İslam'ı hayattan ve yönetimden uzaklaştırmak, İslam'ı hayatın her alanından silip süpürmeye çalışmak, Batı'nın bölgedeki menfaatlerini koruyan yönetici ve kadroları daimi bir şekilde koruma altına almak gibi hedefleri olan Batı'nın bu hedeflerini gerçekleştirmek için ortaya koyduğu çalışmada etkin ve yetkin bir faktördür.
86 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.