Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çoktanrıcılık, Hıristiyanlık ve Kâbe

İslamın Kaynakları 1

Erol Sever

Sayfa Sayısına Göre İslamın Kaynakları 1 Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre İslamın Kaynakları 1 sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre İslamın Kaynakları 1 kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İslamcı tarihçiler ve ilahiyatçılar, Hıristiyanlığın özellikle Mekke ve Medine'de İslamiyet öncesindeki hâkimiyetini reddederler. Bu dönem, "müşrikler" yani çoktanrıcılar dönemi olarak adlandırılır ve geçiştirilmeye çalışılır.
İslam öncesi
Araplar'ın dinsel inançlarında yabancı inançların etkisi büyüktü. Ashtarsamayn (İştar/Venüs) yıldız tapımı yalnız dinsel bir karışım değildi. Araplar’ın dinsel inançlarına Mezopotamya inançlarının ve teolojisinin girmesi sayesinde, Asur tanrıçası İştar, Atarsamayn adını alarak, bir Arap tanrıçası, hem de çok saygın bir tanrıça olmuştu.
Reklam
Güney Arabistan'daki Hadramut kentinde ay tanrısının Sin adını taşımasıdır. Bu ad güney Arap lehçesinin tersine "i" harfi uzatılarak yazılmıştır. Belki de Nabonid, özellikle annesinin ve ayrıca kendisinin de tapındığı Sin'in, Güney Arabistan'da da tanıtımını yapıyordu.
Güney Arabistan'da Dini İnançlar
Su cinlerine, semavi sınır bekçilerine ve evleri koruyan tanrı idollerine, yazıtlar yoluyla ortaya çıkmadan önce de saygınlıkları vardı. Ama bu dinsel inançlar esas olarak 6. yy. dan sonra köklü değişimler geçirdi. Tanrılar dünyası astraldı, yıldız tapımı güçlüydü. Güneşi ay ve diğer beş gezegene tapılıyordu. İştar/Venüs yıldızı tanrıçası bir ara erildi ve Ashtar adını taşıyordu. Ay tanrısına Saba'da Almakah; Ma'inde Vadd (Dostluk); Kataban'da Amm (Amca); Hadramut'ta ise, daha önce değindiğimiz gibi, Mezopotamya kökenli Sin adı verilmişti.
Elleri açıp aydan ışık almak
Makrablar'ın topraklarının, Marib kentinin ve Ay tanrısı adına yapılan Auvam tapınağının yönetiminden sorumluydu.
Bu konuda kitap sayısı da az
İslam yazarları İbrahim söylencesini öne sürerek, Araplar'da çoktanrıcı inançların yanı sıra, çok eski tarihlerden beri tektanrıcı bir anlayışın ve inanışın da var olduğunu kanıtlamaya çalışıyorlar. Araplar da bütün diğer eski halklar gibi, kökeni doğa dinlerine ve klan ve aşiret totemciliğine dayanan bir çoktanrıcı din sistemi kurmuşlardı ve çeşitli işlevleri olan değişik tanrılara tapınıyorlardı.
Reklam
Arap toplumunu ilk çağlarda diğer toplumlardan ayıran özelliği, kadınların aşiret başkanı, kent devletlerini yöneten kraliçeler olmalarıydı. Arap toplumu antikçağda henüz anaerkillikten ataerkilliğe geçiş aşamasındaydı. Yalnız kraliçe ve aşiret başkanı olan kadınlar değil, diğer kadınlar da toplum içinde karar alınırken ağırlıklarını koyabiliyorlardı.
Kabe'nin çevresinde dönerek, tavaf etmek, siyah taşı öpmek ve Arafa çok eski bir Arap kültürüdür; çoktanrıcı dönemde başlamış, Hristiyanlık döneminde de sürmüş ve İslam örtüsü altında bugüne kadar canlılığını korumuştur.
Kabe Kültü
Hıristiyanlık öncesi dönemde, Kâbe'nin kilise olmadığı çağlarda siyah taşa tapınılıyordu. Bu büyük, siyah, kutsal bir taştı. Bu taşın kutsal oluşu inancı bugün de sürüyor. Kâbe'nin içinde suyu kurumuş bir kuyu olduğu biliniyor. Bu kuyuyu ziyarete gelenler adadıkları armağanları kuyuya atıyorlardı. Ku­yunun üzerinde ağaçtan yapılmış bir güvercin vardı. Bu ağaç güvercin İştar'ı veya Araplar’ın Toprak Anası'nı temsil ediyordu. Kuyunun yanındaki çeşmenin üzerinde bir yontu olduğu ve bu yontunun tanrı Hubal'ı temsil ettiği söyleniyor. Bunun İsa'yı temsil eden bir yontu olması akla daha yakın geliyor. Çünkü Kâbe kiliseye dönüştürüldükten sonra Hubal'ın yerini İsa almıştı.
Muhaççap boğazından geçilerek, iki saat uzaklıktaki Mina'ya varılır; kural,güneş doğmadan Mina'ya varmaktır. Bunun nedeni de çoktanrıcı dönemde güneş doğarken Mina'ya gelen Araplar'ın bu inancını tersyüzüne çevirerek, eskiden ne yapılıyorsa, tersini yapmaktan başka bir şey değildir.
24 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.