Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Çoktanrıcılık, Hıristiyanlık ve Kâbe

İslamın Kaynakları 1

Erol Sever

İslamın Kaynakları 1 Gönderileri

İslamın Kaynakları 1 kitaplarını, İslamın Kaynakları 1 sözleri ve alıntılarını, İslamın Kaynakları 1 yazarlarını, İslamın Kaynakları 1 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yakışıklı delikanlılar nazar değmesinden korktukları için, özellikle pazarlarda ve panayırlarda yüzlerini örtüyorlardı. Belki de bugün Arap kadınlarının yüzlerini peçeyle örtmelerinin kökeni de bu boş inançlara dayanmaktadır. Bu geleneği hz.muhammed getirmemişti, çok eski bir gelenekti. Peçeye Himar ve Barka adları veriliyordu.
Tektanrıcı dinler öncesinde göçebe olmayıp, yerleşik düzene geçmiş Araplar ölülerini evlerinde kazdıkları bir çukura gömerlerdi. Ortak mezarlıklar daha sonra ortaya çıkmıştır. Belirli bir yerleşim yerleri'.'olmayan Bedeviler de daha sonradan aşiret mezarlıklarına ölülerini gömmeye başladılar. Ama bazen bu mezarlıklardan uzaklarda bir yerde bulundukları zaman, ölülerini işlek yolların kıyısına veya bir tepenin üzerine gömüyorlardı.
Reklam
Arabistan'da eskiden beri meslekleri büyü yapmak olan büyücü kadın ve erkekler vardı. Ayrıca büyücülerden ayn ve farklı olan cadıların varlığına da inanılıyordu, ama aslında bu cadılar kadın büyücülerdi. Cadılar cinlere hizmet etmeyen, tersine cinlerin bazılarının yeniden doğmuş biçimleri oldukları için, cinleri bile korkutan varlıklardı. Bu cadılar geceleri ata veya develere binerek dolaşırlardı; en sevdikleri gezinti yerleri de mezarlrklar ve eski kentlerin. yerleşim birimlerinin örenleriydi. Cadılar dişi varlıklardı, hayvana çırılçıplak binerlerdi. Gezintiye çıkmadan önce deve sütüyle yıkanırlar ve karşılaştıkları erkekleri, kendileriyle yatmaya zorlarlar; sonra da bu erkeklerin kanlarını emerek, onları güçsüzleştirip ardından ya bir hayvana döndürürler ya da akıllarını başlarındnn alarak, delirtirlerdi.
Salgın hastalıklar, ateşli hastalıklar, bayılma,epilepsi, delilik, karasevdaya tutulma gibi olaylar hep cinlerin başının altından çıkıyordu. Özellikle deliliğin cinlere hakaret edenin başına geldiğine inanıyorlar ve böyle bir kişiyi götürüp, çölün ortasına bırakıyorlardı.
Gelecekten haber veren rahibe, "kahin" denilmeye başlandı. Bu sözcüğün İbranice karşılığı Kohen'dir. Kohen,hem rahip, hem de gelecekten haber veren, kehanette bulunan kişiydi.Tapmak hizmetinde bulunan kişi (ya da tapınağın büyüklüğüne ve tanrı ya da tanrıçanın saygınlığının yaygınlaşmış olmasına göre, kişiler)hem rahiplik hem de kahinlik yapıyordu. Arabistan tapınaklarında yalnız kahinler değil, kahineler, kadın rahipler de vardı. Bu kahineler en soylu ailelerden geliyorlardı ve kahinlik de anneden kızına geçiyordu.
İhram '
Adak adanan bir hayvanı kurban etmeye ihram adı veriliyordu; bu aynı zamanda bayram kurbanıydı. İhram adağın içeriğini değil, adak adayanın sözünü yerine getirmesini, kutsal sorumluluğunu göstermesini ve adak adamayla, adanan adağın kurban edilişi arasındaki süreyi belirtiyordu. İntikam ve kan davası her zaman kutsal sorumluluk olarak görülüyordu. Düşmanından intikam almayan veya kan davasında Hammurabi yasalarından kalma dişe diş, göze göz ilkesini uygulamayan kişi, düşmanının ·kanını dökünceye kadar taranmaz, yıkanmaz, şarap içmez ve kadınıyla yatmazdı. Bu sürece de ihram deniliyordu.
Reklam
Kabe'deki Ghabghab'a kuyu deniyordu. Zaman zaman gerçek bir kuyuya da Ghabghab deniyordu. Bağış ve adak getirenler, getirdiklerini en çok Zemzem kuyusuna atıyorlardı. Ama suyu kurumuş bir kuyuya da bağış ve adakların atıldığı görülüyordu. Kabe'nin rahipleri de, arada bir bu kuyulara inip, bu altından, gümüşten, fildişinden yapılmış değerli eşyaları topluyorlardı.
Araplar ilk çağlardan beri taşlara saygı gösterir, taşlara taparlardı.Arap kült yerlerinin karakteristiği taştır ve taş, kült yerlerinin olmazsa olmaz bir aksesuarıdır.
Arap toplumunu ilk çağlarda diğer toplumlardan ayıran özelliği, kadınların aşiret başkanı, kent devletlerini yöneten kraliçeler olmalarıydı. Arap toplumu antikçağda henüz anaerkillikten ataerkilliğe geçiş aşamasındaydı. Yalnız kraliçe ve aşiret başkanı olan kadınlar değil, diğer kadınlar da toplum içinde karar alınırken ağırlıklarını koyabiliyorlardı.
Kabe'nin çevresinde dönerek, tavaf etmek, siyah taşı öpmek ve Arafa çok eski bir Arap kültürüdür; çoktanrıcı dönemde başlamış, Hristiyanlık döneminde de sürmüş ve İslam örtüsü altında bugüne kadar canlılığını korumuştur.
Reklam
Turan Dursun
"Kur'an okunmalı, ama başka kitaplar da okunmalı. Tevrat da, İncil de... Bunlar okunduğu zaman hem bunlardaki birer efsane ürünü inançlar, hem de Kuranın içeriğinin çok büyük bir ke­siminin kaynağı belli olur."
Sayfa 251Kitabı okudu
Hıcır
Hıristiyanlık öncesi dönemde, Kabe'nin en kutsal köşesi olan Hıcır (dölyatağı), tapınağın en kutsal bölümüydü. Hıcır, yapının kuzeybatısında, yarım daire veya at nalı biçimindeki bölümde yer alıyordu. Hıristiyanlık döneminde, Kabe kiliseye dönüştürüldükten sonra Hıcır kilisenin apsisini oluşturdu. Arap tarihçisi İbn az-Zübeyr savaşta hasar gören Kâbe onarılırken (64/ 683) peygamberin geleneğine uyularak Hıcır'ın Kâbe içine alındığını be­lirtir.
Erwin Graf, 1962 yılında ortaya şöyle bir soru atar ve "Pey­gamber'in biyografisinde, Muhammed'in başlangıçta putperestlerle neler konuştuğu, müminlerine nasıl vaaz verdiği açık bir biçimde aktarılmamış" der.’ Bu soru gerçekten de Peygamber yaşamöykülerinde önemli bir noktaya dokunuyor. Bu yaşam öykülerinde Muhammed'in Hıristiyanlık kültüne bağlı araplarla yaptığı konuşmalara yer verilmiyor. Öte yandan Muhammed yeni kurduğu dine yandaş ve mümin kazanmak için Mekke'deki Hıristiyanlar’a ve Musevi Arap karşıtlarına vaazlar veriyor, onları kendi yanına çekmeye çalışıyordu.
Sayfa 239Kitabı okudu
İbn Mesud'un 'Mushaf'ında Fatiha Suresi gibi temel bir sure yok. Felak ve Nas sureleri de, Ali'nin surelerinin sırası da bugünküne uymuyor. Süyuti, kitabında, Bakara Suresi'nin Ahzab Suresi'yle aynı uzunlukta olduğunu aktarıyor (Bkz. Süyuti, el Îtkan, 2/32). Oysa bugün eldeki resmi Kur'an'da Bakara 286 ayetken, Ahzab yalnızca 73 ayettir.
Kur'an incelemeleri yalnızca metinlerin eleştirel çözümlemesiyle başarıya ulaşır. Ayrıca klasik Arapça’nın içindeki eski Hıristiyan Arap halk şairlerinin şiirlerini, ilahi ve kasidelerini yazdıkları dil, eski Hıristiyan Arap lehçesi veya dili olduğu için klasik Arapça içinde kalan bu dilin de incelenmesi gerekiyor. Öte yandan Kur'an'ın içinde bulunan Tevrat ve Incil'den alınmış kıssaların ve diğer metinlerin ve metin parçalarının ortaya çıkarılması da ayrı bir önem taşıyor.
49 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.