İslam Düşünce Tarihinde Yenilik Arayışları Kişiler, Fikirler, Akımlar

İslam'ın Yenilikçileri 1. Cilt

Recep İhsan Eliaçık

En Beğenilen İslam'ın Yenilikçileri 1. Cilt Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen İslam'ın Yenilikçileri 1. Cilt sözleri ve alıntılarını, en beğenilen İslam'ın Yenilikçileri 1. Cilt kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Begoviç'in dediği gibi insanoğlu avlanmak için mızrak ürettiğinden beri, her yeni, hızlı ve verimli aleti ürettikçe, öncekini geride bırakmıştır. Medeniyet "kült" ve "alet" üretebilme kabiliyetidir. Bu durduğu an arkadan gelen yeni bir "kült" ve "alet" dalgasıyla alaşağı edilir, eski medeniyet durumuna düşersiniz...
İSLÂM DÜŞÜNCE TARİHİNDE YENİLİK ARAYIŞLARI KİŞİLER, FİKİRLER, AKIMLAR - ŞUBAT 2011 - İNŞA YAYINLARIKitabı yarım bıraktı
Hz. Peygamberi (S.A.V.) öldürmeye geldiğinde Müslüman olan, Peygamber ölünceye kadar daima yanıbaşında yer almış, sert mizacı, keskin zekası, uzun boylu iri cüssesiyle, Şibli Numani'nin dediği gibi ondan sonra hiçbir müçtehidin yeni bir şey söylemediği, "Ben dağlarda yalınayak koyun güderdim." diyerek dünya çapında bir insan olacağını daha önce hiç düşünmemiş, 12 yıllık iktidarı dönemindeki müthiş icraatlarıyla hala hafızalardan silinmeyen, İslam medeniyetinin çölün sıcak vahalarından nasıl dünya çapında bir insan çıkardığının simgesi Hattab'ın oğlu Ömer el-Faruk..
İSLÂM DÜŞÜNCE TARİHİNDE YENİLİK ARAYIŞLARI KİŞİLER, FİKİRLER, AKIMLAR - ŞUBAT 2011 - İNŞA YAYINLARIKitabı yarım bıraktı
Reklam
Hz. Osman'la birlikte asabiyet Arap/Kureyş/Emevi unsuruna iyice kaydırıldı ve bu dayatıldı. Hz. Ali genelde Hz. Peygamber'in yeni değerlerine yaslanarak bu dayatmaya karşı çıktıysa da, etrafında oluşan muhalefet Arap/Kureyş/Haşimi temelinde kendini ifade etmek zorunda kaldı. Muaviye'yle birlikte bu mülk iddiası devam etmekle kalmadı, kendi
Bağımsız bir filozof; Kındî
Ebû Yusuf Ya’kup b. Îshak el-Kındî, kimi Batılı oryantalistlerce “ilk İslâm filozofu” olarak takdim edilmektedir. Kındî’den önce İslâm düşüncesinde felsefenin izini bulmanın mümkün olmadığını söyleyen bu yazarlar, Yunan düşüncesinin etkisinin Kındî’nin çevirileriyle başladığına bakarak bu kanaate varmaktadırlar. 260/863 yılında vefât eden Kındî’nin Yunan düşüncesinin tercümesinde ve İslâm düşüncesinin yeniden kurulmasında önemli bir etkiye sâhip olduğu doğrudur. Ancak felsefî düşüncenin Kındî ile başladığını iddiâ etmek son derece yanlış bir varsayımdır. “Müslümanlara felsefî düşünce bizden geçti.” iddiâsına temel olması için genellikle felsefî düşünce Kındî ile başlatılmaktadır. Halbûki İslâm düşüncesi ondan önce Mu’tezîle kelâmı olarak meşhur olan müthiş bir aklî tefekkür geleneğini zâten başlatmış ve bağrından Allâf, Nazzâm, Cahiz vb. büyük filozofları çıkarmıştır. Bu açıdan Kındî ilk İslâm filozofu olarak kabûl edilemez. Kındî olsa olsa zâten devâm etmekte olan aklî tefekkür faaliyetinin daha felsefîleşmiş bir sîmâsı olarak kabûl edilebilir.
İSLÂM DÜŞÜNCE TARİHİNDE YENİLİK ARAYIŞLARI KİŞİLER, FİKİRLER, AKIMLAR - ŞUBAT 2011 - İNŞA YAYINLARIKitabı yarım bıraktı
Kötülük problemi, Allah’ın ahlâkiliği sorunsalı, Tanrı tasavvuru.
Allâf, “Allah kötülük işler mi?” sorusuna “İşlemeye gücü yeter ancak hikmeti gereği bunu yapmaz.” demişti. Nazzâm biraz daha ileri giderek “Allah saf iyiliğin kaynağı (mahz-ı hayr) olduğu için kötülüğü yapmak tabiatı gereği muhaldir, bu nedenle kötülüğü isteyemez. İsterse kendi tabiatıyla çelişir, tabiatı icabı buna gücü yetmez.” demektedir. Burada Allâf ile Nazzâm arasındaki fark; birisi Allah’ın “fiilini” diğeri de “kudretini” sınırlama eğiliminde olmalarıdır. Allâf, Allah kötülüğe gücü yeter; ama ondan böyle bir “fiil” sadır olmaz derken Allah’ın fiillerine sınır getiriyor. Nazzâm da aynı şeyi “kudret” için yapıyor. Nitekim Nazzâm, kendisini bu yönde eleştiren diğer kelâmcılara bu iddiâyla cevap vererek şöyle diyor: “Siz Allah’ın fiillerini sınırlandırıyorsunuz, aynı şeyi benim kudret için yapmama neden karşı çıkıyorsunuz!”.
İSLÂM DÜŞÜNCE TARİHİNDE YENİLİK ARAYIŞLARI KİŞİLER, FİKİRLER, AKIMLAR - ŞUBAT 2011 - İNŞA YAYINLARIKitabı yarım bıraktı
Hz. Mûsa (a.s) iki bin yıllık Firavun geleneğine başkaldırdığında gençlerden başka hareketine katılan olmamıştı. O dönemdeki İsrailoğulları köleliği bir yazgı olarak kabûllenmiş, “risk dolu özgürlük” yerine “rahat köleliği” tercih etmişlerdi. Başlangıçta harekete katılmayan İsrailoğulları Hz. Mûsa’nın efsânevi mücâdelesi sonucu durumunu değiştirdi ve Mûsa’nın peşine takıldı. İmkansız başarılmış, köleleşmiş bir halk Firavun’a başkaldırarak Mısır’dan çıkmaya azmetmişti. Mûsa ve halkının “büyük çıkışı” târihin kaydettiği en büyük devrimci hareketlerden biridir. Çünkü ayaklanan halkın üzerinde yıllarca ölü toprağı serpiliydi. Karşılarında ise târihin en ceberrut tanrı-devletlerinden iki bin yıllık Firavunluk vardı. O günkü Mısır’ın devrimci kahramanı ise Allah’ın Peygamberi Hz. Mûsa’ydı. Ne oldu, nasıl oldu da “ümitsiz vak’a” olarak görülen bu halk Mûsa’nın peşine takıldı? Onu bir lider olarak kabûl edip vaad edilen büyük ülkü için umud yolculuğuna çıktı?
İSLÂM DÜŞÜNCE TARİHİNDE YENİLİK ARAYIŞLARI KİŞİLER, FİKİRLER, AKIMLAR - ŞUBAT 2011 - İNŞA YAYINLARIKitabı yarım bıraktı
Reklam
62 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.