Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bir Hayatın Romanı

İsmet İnönü

Yusuf Ziya Ortaç

İsmet İnönü Gönderileri

İsmet İnönü kitaplarını, İsmet İnönü sözleri ve alıntılarını, İsmet İnönü yazarlarını, İsmet İnönü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Elbet değil nasıybi mezellet kadınlığın, Elbet değil melekliğin ümmidi zulm-ü şer; Elbet sefil olursa kadın alçalır beşer!
Reklam
103 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 saatte okudu
Yusuf Ziya Ortaç’ın en etkili görünen ama içi boş diyebileceğim bir kitabını okudum. Ben İsmet İnönü için olumsuz düşünen ama asla saygısını bozmayanlardanım. İsmet İnönü’nün kıymetini bilmeyeceğimiz düşünülmesin. Kitap bir övgü kitabı şeklinde -ısmarlama diyenler de olabilir- ilerliyor ancak şu bir gerçek ki İnönü Meydan Muharebesi, Lozan
İsmet İnönü
İsmet İnönüYusuf Ziya Ortaç · Yeni Matbaa · 196218 okunma
"Birbirine inanmış iki insan, mutlaka bir şeyler yapacaklar!"
Reklam
Kahramanlarımız dilsizdir. Bu güne kadar, hiçbir kalem, hiçbir Türk kahramanının anıtını yapmadı. Türk vatanına yeni vatanlar ekleyenlerin adını, ancak birkaç halk destanında anıyoruz. Milli edebiyatımızın bu tutukluğu karşısında, tercü­me edebiyatımız, yarınların hafızasına yabancı milletlerin bayrak adamlarını dikmekte cömerttir. Övünmezlik, ne
Henüz İzmir'e yerleşeli bir yıl olmadan Reşit Beyi Sivas'a tayin etmiştiler. Anne ile babanın bu ikiz hüznüne ansızın bir hıçkırık karıştı: Küçük oğulları, gözyaşlarının ıslattığı kesik seslerle ağlıyordu: - Ben... Ben İzmir'den ayrılmam! Yoksa o çocuk ruh, otuz yıl sonra uğrayacağı müthiş ayrılığı şuuraltı dünyasının gizli antenleri ile o günden mi sezmişti?
Zorlukları yenmekten zevk alan karakteri, yalnız bir şeyden zevk almıyor: Gösterişten! Masasının üstünde, en yeni askerlik eserlerinin yanında Emile Zola'nın «Rougon -Macquart»larını ancak odasına giren yakın dostları görüyorlardı..
Ağızlarda, kitapların tanımadığı muamma kelimeler var: Hüriyet, Adalet, Musavat, Uhuvvet! Ve milli sevincin tek sesi, davul zurna, şehrin sokaklarında dolaşıyor...
Reklam
Ertesi gün, 15 Mayıs 1919 sabahı, küçük ve eski bir va­purla, Mustafa Kemal yola çıkıyordu. O akşam, Sinanın mi­narelerinden yatsıyı dinledikleri bu odada büyük vatan da­vasını bir daha baş başa konuştular...
Türk süngüleri, düşman döküntülerini her tarafta temizleyerek hızla ilerliyordular. Yangınların kızıl dumanlarile tıkalı yollardan akın akın esir sürüleri toplayarak geçiyorlardı. Murat dağlarına atılan Yunan başkumandanı Tirikopis ve Erkanıharbiye reisi Diyonis kılıçlarımızın önünde baş eğmiştiler. İsmet Paşa'nın Erkanıharbiye Reisi Asım Paşa, günlerce ölüm korkusu içinde dağlarda otlamış bu Generallere soruyordu: - Sizi nasıl karşılayayım? Muasır bir ordunun kumandanları diye mi? Yoksa, adi bir çetenin hunhar efradı diye mi? Generaller, kendi ellerile ateşe verdikleri Türk köylerinin yanık kokuları içinde güç nefes alıyordular.
75 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.