En Beğenilen İstanbul - Dersaadet Sözleri ve Alıntıları
En Beğenilen İstanbul - Dersaadet sözleri ve alıntılarını, en beğenilen İstanbul - Dersaadet kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İslâm’a karşı gelmek için Avrupa Yahudilerinden yüksek faizle para alıyorlar ve hemen hemen bütün Haçlılar Yahudilere borçlu olarak bu seferlere katılıyorlardı. İşte sonradan bütün dünyaya hâkim olan Yahudi sermayesinin ve Yahudi Bankacılığının nüvesi*, Haçlı Seferleri sayesinde inkişaf ediyordu.
Osmanlı Hanedanı'nda II. Abdülhamid, Vahidettin, Mahmud Şevket Paşa; Türkiye Cumhuriyeti döneminde ise Atatürk, İsmet İnönü, Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Makbule Atadan'ın diş hekimliğini yaptı.
Meşhur Fransız şair, edip ve mütefekkiri "Jean Cocteau" son kitaplarından birinde İstanbul'dan "Sahipleri tarafından terk edilmiş, boş bir ev" olarak bahseder
Bu genç İttihatçıların, sultanlarla veya Mısırlı prenseslerle evlenmek isteyişlerine ben “Napolyon kompleksi” diyorum. Napolyon’un, sevgili karısı Josephin’i bırakıp da ille büyük bir aileye, büyük bir hanedana damat olmak, mensup olmak istemesi ve Avrupa’nın en büyük hanedanı Habsburglardan bir kız alması hep duyduğu aşağılık kompleksinden ileri geliyordu ve “Ben meşru imparator değilim, hiç olmaz ise evlatlarım, oğlum, anadan meşru bir aileden olsun” istiyordu.
Falih Rıfkı Bey’e der ki, “Böyle bir tarz-ı mimarî, dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Bu mimarî ne Türktür, ne Frenk … Bu mimarîye biz ‘Zarifi’ mimarisi diyelim.”
Annem ve teyzem Selanik'i çok iyi bildikleri gibi, dönmeleri ve dönme âdetlerini de pek iyi bilirlerdi. Selanik'te hiçbir dönmeye "bey" denmez, "efendi" denirmiş. İstanbul'a gelince haliyle bu âdet ve anane tarihe karışıyor, hepsi "bey" ve "hanımefendi" demeye ve Türklerle evlenmeye başlıyorlar ki, Selanik'te iken bu kabil değil, imkânsız. Türkler ne dönme kız alırlar ne de kızlarını dönmeye verirlermiş. Valide merhume, "Allah aşkına şu İstanbullulara bak, bizim "efendi" dediğimiz bütün dönmeleri İstanbullular "bey", "beyefendi" yaptılar" derdi.
“Osmanlı kültürünün mümeyyiz vasfı ne idi?” Diye sorulacak olunursa, verilecek cevap, “yaşama bilgisi, yaşama sanatı” olacaktır. Osmanlı Türkleri kadar, güzel yaşamanın zirvesine çıkmış başka millet bilmiyorum. Başka milletler Türklerin güzel yaşatmalarına yaklaşamamışlardır bile..
Hatta tarihe çok meraklı, Moda’daki küçük İngiliz kilisesinin “Chapelle” in eski rahibi, o nefis Moda Burnu’ndaki sakız ağaçlarını Ortaçağ’da Haçlı seferleriyle İstanbul’a gelen İngiliz Kralı Aslan Yürekli Rişar’ın bizzat diktiğini iddia ederdi.