Calvino'ya bir güzelleme*
İnce elenmişlikler sık dokunmuşluklar... İnsan varlığının varoluşuna, ruhuna, bedenine ve kaygılarına bir mercek altına alınıp göz gezdirmeli. Kelimelerden uzak, bilimin ışığında. Sadece salt gerçeklikle varlığı hissetmeli.
Ama, fakat, lakin ve zira... Tüm bunların hepsiyle imkanı olmayan düşleri de kurmamalı hani. Kuramadığımız düşleri elimizle öteye itip, kelimelere sarılmalı. Kelimeler devreye girdiğinde ise bırakın kopsun istediği yerden.
Kelimeler diyorum, kalem diyorum, varoluşu ise dünden mimliyor ve duyulara, duygulara, adlandırmalara bir bakış atıyorum.
Yazımı, anlatımı, anlaşılması güç bir yazarın kaleminden insana yönelik bir şeyler okumak bazen zorluk çekse de kullandığı imgeler, söylendiği evhamlı konular... Hepsi de yerli yerinde hani. Tekrar okumayı düşlediğim Görünmez Kentler'ini elime alamazken Jaguar-Güneş Altında kitabını elime alıp yarım kalan bu öykü eserini okuyorum.
Küçük bir sunuş, üç öykü... Duyuları ele alıyor. Ele alıyorken küçük kurgular oluşturuyor. Kokuysa eğer kokuya yönelik bir olay örgütlemiş. Üçü de birbirinden güzeldi lakin ben en çok koku kısmını sevdim.
Calvino'nun anlaşılması güç yazınını kendime bir not haline getirdim. Çünkü böylesi farklı yazarlar bana daima ışık oluyor.