Baştan başa insancıl bir Hristiyanlık anlatısıyla örülü, gizem ve korku öğelerinin öyküyü sürüklediği ve aynı zamanda belki de edebiyat tarihindeki en sağlam ve hayranlık uyandırıcı karakterlerden birini, Jane Eyre'i bize tanıtmış olan harika bir roman.
Evet, evet tesadüf öğeleri günümüz anlayışımıza göre dalga geçilecek kadar yapay. Zaten
Hayır, kendi kendini koparacaksın ondan, kimse sana yardım etmeyecek, kendi kendine sağ gözünü çıkaracaksın, kendi kendine sağ elini keseceksin, kalbin kurbanın olacak, ona kazığı saplayan rahip sen olacaksın.
Tehlikeleri göze aldım, engellere burun kıvırdım
Meydan okudum alametlere.
Önüme çıkan tüm engelleri,
Bir çırpıda savurdum attım.
Rüyadaymış gibi uçtum,
Yağmur ve parıltının çocuğu,
Gözlerimin önünde ihtişamla yükseldi.
Seni üzdüğüm için üzgünüm, ama çok gençsin, erkekleri çok az tanıyorsun, tedbirli olmanı sağlamak istedim. Eski bir söz vardır parıldayan her şey altın değildir.
İyi kalpli değildi, özgün değildi. Kitaplardaki hoş cümleleri tekrar ediyordu sadece insanlara bildirecek bir görüşü, hatta kendine ait bir görüşü yoktu. Yüksek duyguları savunuyordu ama sevgi ve merhamet duygularından haberi yoktu. İçinde yumuşaklık ve doğruluk yoktu.