Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.5
En Beğenilen Kadınlar Arasında Yorumları ve İncelemeleri
En Beğenilen Kadınlar Arasında sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Kadınlar Arasında kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Lezbiyenlik gerçeği.
Bir erkek olmadan iki kadın arasında ki toplum Sal baskinlara rağmen bedenlerin ergenlik donemindeki cinselliğin keșfiyle Lezbiyenlik gerçeği yansitan bir yapıt.
Kapakta da yazdığı üzere kitaptaki öykülerin derlemesi Murathan Mungan'a ait. Kitapta tam 21 tane yazarın öyküsü bulunuyor. Kimler kimler... Mine Söğüt'ten Karin Karakaşlı'ya, Barış Bıçakçı'dan Nermin Yıldırım'a kadar çok kıymetli yazarlar tarafından kaleme alınmış öyküler.
İsminden de anlaşılacağı üzere bu öykülerde kadınlar arasındaki aşk anlatılıyor. Bu açıdan edebiyatımızda önemli ve özel bir kitap olduğunu düşünüyorum. Ama kesinlikle yeterli bulmadığımı söylemek isterim. Mungan kitabın önsözünde şöyle yazmış: "Zaten genel olarak bu olgunun yer aldığı kitaplarda, kadınlar arasındaki ilişkilerin ancak yatılı kız okulları, hapishane gibi dünyadan ve erkeklerden yalıtılmış kapalı mekanlarda ortaya çıkan arızi ve geçici bir durum ya da psikolojik travmalar sonucu oluşan bir sapma olduğu konusundaki toplumsal algıyı besleyen temel bir tutum ve yaklaşım egemendir." Böyle bir cümle okuduktan sonra kitabın bu tarz yaklaşımlardan arınmış ve eril fantezi unsuru taşımayan öyküler okuyacağımı düşünmüştüm. Fakat okurken şairin neden derleme için bu öyküleri seçtiğini düşündüğüm öyküler oldu. Elbette bir iki öyküden ve yazarların konuyu işleyiş biçimden rahatsız oldum diye de koca kitabı yargılayamam içinde sahiden çok güzel öyküler de barındırıyor.
Özellikle Birhan Keskin'in, Erendiz Atasü'nün ve Barış Bıçakçı'nın öykülerini çok sevdiğimi söyleyebilirim. Yazıyı da bir Bıçakçı alıntısıyla bitirmek istiyorum.
Yüzüne akşam güneşi vuruyordu. O an, senin bu dünyaya olası bütün yaşam biçimlerini denemek için geldiğini düşündüm. Canın acısa bile deneyecektin.
“Bu seçkinin teması kısaca ve kabaca, ‘kadınlar arasında aşk’ diye tanımlanabilir. Öte yandan her aşk hikâyesinin aslında kendinden başka şeylerin de hikâyesi olduğunun unutulmaması gerekir. Kadınlar arasında yaşanan adı konmuş konmamış, bir ad konulmasına gerek duyulan ya da duyulmayan gönül bağlarının, duygusal, tensel çekimlerin; kendini gerçekleştiremeyen arzuların ya da sonuçları göze alınıp yaşanan tutkuların; bir ilişkiye dönüşememiş ya da zamanla derin bir dostluk ve himayeden koyu bir çekişme ve rekabete kadar farklı biçimler altında varlığını sürdüren köklü yakınlıkların hikâyesi de olabilir...
“… sessizliğin ve dilsizliğin her çeşidine itilen, hapsedilen kimlikler üzerindeki toplumsal tehditler, ancak birbirimizin hikâyelerini tanıdıkça, dokundukça, anladıkça ortadan kalkmaya başlar. Edebiyat, ‘öteki’ dediğinin hikâyesinde biraz da kendini bulmak demek değil midir?” — Murathan Mungan
Edebiyatımızda bugüne kadar çok işlenmiş bir konu değil eşcinsellik. Hele ki "kadın kadına" aşkın anlatımı, daha da güdük bu konuda. Kadınlar Arasında, bu bağlamda kendi yerini, yine kendiliğinden yaratan bir kitap. Bir "öncü" olarak alabilir miyiz peki bu kitapta yer alan öyküleri? Bir yönüyle, evet. Şöyle: Mungan kitabın önsözünde, "yakın dönem edebiyatımızdan Attilâ İlhan, Kemal Tahir gibi kimi yazarlar bazı romanlarında bu konuyu erkek egemen bir tasavvurla ele almış; ahlaki, suçlayıcı, mahkûm edici yargılarla ötekileştirdikleri lezbiyen karakterleri 'sapık' ya da 'kurban' gibi 'sınır dışı' figürler' olarak kategorize etmişler," diyor. Kitaptaki öykülere bu yönüyle baktığımızda farklı bir tablo çıkıyor ortaya. Öykülerdeki kahramanlar yaşadıkları aşklarla toplumda hâlâ "sapıklık" ve "marjinallik" olarak algılanan bu ilişkilerin, aslında herkesin yaşadığından çok da farklı olmadığını anlatıyor. Geçmişe bakışla bugünlerde daha rahat konuşuluyor belki eşcinsel ilişkiler ama az önce de bahsedildiği gibi hâlâ keskin bir "farklılaştırma" çabası söz konusu. Öyükler bu bağlamda önemli bir "farkındalık" yaratabilecek nitelikte.