Kaldığımız Yer

Behçet Çelik

En Eski Kaldığımız Yer Sözleri ve Alıntıları

En Eski Kaldığımız Yer sözleri ve alıntılarını, en eski Kaldığımız Yer kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Emin'i böyle öfkeli gördüğünü hatırlamıyor. Daha okul yıllarında onun halini tavrını olgun bulurdu. Yaşlandıkça öfkesinin artmış olması şaşırtıcı Sedat için; kendindeki öfkeyse yıllar geçtikçe eriyip yılışık, yapış yapış bir iç sıkıntısına dönüştü. Başkalarını öfkelendiren şeyler onu canından bezdirir - gelmeyen otobüs, saygısız öğrenci, avans vermeyen dershane yöneticisi, yanındaki kadına bağıran adam, devlet dairesinde işlerin ters gitmesi. Canı sıkılır sadece, yok olmak ister, o ânı yaşamamış olmak, zamanı geri sarmak - nereye kadar, onu bilemez. Sonradan sıkıntısı geçer gibi olduğunda, kendisini takdir eder çokları gibi öfkeyle dolup taşımadığı için, onlardan üstün görür hatta. Hoşuna giden tek beceriksizliği budur belki de; öfkelenmemek. Kızgınlıktan alınlarındaki damarları ileri fırlamış, sözleri ağızlarından hınçla, tükürük saçarak fışkıran insanlardan uzak durur; gözlerindeki hıncın, sıkılı yumrukların bukaşmasından korkar, çekinir."
Sayfa 22
"Öfkeyi değilse de karanlığı iyi bilir Sedat; bu ışık dolu şehirde yıllar koskocaman bir loşluğun içinde geçti, sadece bezdi, giderek yıldı ve soldu - hiçbir zaman öyle parlak da olmadığından solduğunu kimse bilmedi, anlamadı. Kerim parlaktı mesela, herkes nasıl solduğunu konuşuyor günlerdir. Hep solan birilerinden söz edilir zaten ailede; yasları tutulur, acınır, adları geçince gözler dalar, parlak zamanlar şimşek hızıyla hatırlanır, solgun hal baki kalır."
Sayfa 23
Reklam
"Bunca kapkaranlık bir dünyada, bu rezaletler bileşkesi karşısında, içimizi yakan kendilik kuruntularımızdan kurtulmanın yegâne yolunun sencileyin başkalarına, kendimiz gibi olmayanlara, onların acılarına, sızılarına açılmak olduğunu sezmezden geldik de ne oldu, ne elde ettik kızım?"
Sayfa 51
"Acılar yarışmaz, yarıştırılmaz; her acı acıttığı yere kayıtlıdır, orayı deşer, kanatır ama başkalarının acılarına kayıtsız kalmamızı gerektirmez bu. Sahte teselliler, karşındakine el uzatır görünürken kendi yazgına şükretmeler yerine, canının nasıl yandığını biliyorum, o ateşe elimi uzatıyorum, diyebilmek; gerçek yücelik - mümkünse - bundan ötede bir yerde değil."
Sayfa 51
"Oyun", "temsil" deyip de hafifsediğimi, küçümsediğimi sanmayasın; yargılama yetkisini kendinde görenlerin nasıl kötülükler yaptığını bihakkın öğrendim. Kendimizi yargılarken hadi diyelim kendi başımızı yakarız; ya başkalarını, gencecik insanları, kalabalıkları ipe sapa gelmez nedenlerle, salt farklı oldukları, başka türlü düşündükleri için yargılayanlar. Büyük yutturmacaların başında gelir, gözbağcılığın dik âlâsıdır. Güç gösterisidir korkusu bitmek bilmeyenlerin. Boş değil, kof yücelik. Bütün şaşaası habis bir gizlenme çabası."
Sayfa 52
"Canım kızım, yaşamasızlığın tek çaresi yaşamak oysa, ötesi yok. Yaşamana bak. Seni yaşamasızlığa mahkûm etmeye çalışanlara inat; koru muannitliğini yaşamada."
Sayfa 54
Reklam
102 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.