Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Büyük Sufileden Seçme Metinler

Kalplerin Makamları

Kolektif

Kalplerin Makamları Gönderileri

Kalplerin Makamları kitaplarını, Kalplerin Makamları sözleri ve alıntılarını, Kalplerin Makamları yazarlarını, Kalplerin Makamları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
288 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
Kalplerin Makamları: Büyük Sufilerden Seçme Metinler
Kitap, ismini içerisinde bulunan Ebu'l Hüseyin en-Nuri'nin risalesi olan Makâmâtü'l-Kulûb'dan alıyor. Bunun yanı sıra kitapta Şakik-i Belhi'nin Âdâbü'l-İbâdât risalesi, Sehl b. Abdullah Tüsteri'nin Tefsirü'-Kur'âni'l-Azim eserinin mukaddime ve Fatiha suresinin tefsiri kısmı, Ebu Said el-Harrâz'ın Resâil fi't-Tasavvuf eseri, Ebu Abdurahman es-Sülemi'nin el-Fark beyne İlmi'ş-Şeriati ve'l-Hakikati isimli risalesi ve son olarak İbn Bâkûye Kûh-i Şirâzi'nin Hikâyâtu's-Sufiyye isimli eseri vardır. Zühd hareketinden günümüze kadar ulaşan bu risalelerin her birinin kendine özgü bir içeriği var. Metinlerden önce yazarlara dair kısaca bilgi verilmesi de çok istifadeli olmuş. Ben aslında Makâmâtü'l-Kulûb'ü okumak için almıştım kitabı ama hepsini okumadan edemedim. Kitapta beni en çok etkileyen risale olan Makâmâtü'l-Kulûb'ten bahsedecek olursam, insana verdiği bilgiyle beraber bu bilginin kalbe intikalini de hemen gerçekleştirebilecek potansiyelde bir eser çünkü risalenin içerisindeki imgeler, teşbihler ve mazmunlarla dolu seciler, okunulan metni direkt düşünmeye ve hissetmeye sevk ediyor. İnsanın kalbinin dört makamdan oluşup, bunların da sadr, kalb, fuâd ve lüb olduğundan ve kalbe dair pek çok bahisten bahsediyor. Kitaptaki risalelerin hepsi tek başına çok önemli ve tekrar tekrar okunulası nitelikte. Okumayanlara ilk okuma, bana da tekrarı nasib olur inşallah. :)
Kalplerin Makamları
Kalplerin MakamlarıKolektif · Hayykitap · 201516 okunma
Ünlü tasavvuf tarihçisi ve nazariyatçısı Hücviri'ye göre Harrâz, tasavvufun en temel meselelerinden biri olan fenâ-bekâ konusunda ilk görüş bildiren sufilerden biridir. Harrâz'a göre fenâ Allah'a kulluğa devam etmek fakat bunu kendi fiilimiz olarak görmeyi terk etmektir. Bekâ ise Allah'ın tecellileri karşısında kulun kendi varlığını unutması ve her işte Allah'ı öncelemesidir. Şöyle dediği nakledilir: "Nice zamandır O'nu aradım ama kendimi buldum. Şimdi ise kendimi arıyorum ama hep O'nu buluyorum!"
Sayfa 51 - HayykitapKitabı okudu
Reklam
Cüneyd şöyle demiştir: "Üzerinde eda etmediğin Allah'a ait bir hak olduğu müddetçe kalbine asla tevhid nuru vasıl olmaz."
Sayfa 147 - HayykitapKitabı okudu
Dua: Ahde vefa yolunda ruhu (kalp) ve bedeni (nefsi) beslemektir. O halde doğruluk, saflık, korku ve ümit üzere Allah'a verdiği sözde duran kişiye duanın kabul edildiği şu üç kapıdan biri açılır: Ya istediği şey vaktinde ona verilir, ya duası sebebiyle günahları gizlenir ya da dua vesilesiyle derecesi yükseltilir. Allah katında hiçbir kimsenin kulluğa yönelik herhangi bir fiili boşa gitmez. Çünkü Allah Melik ve Kerim'dir.
Sayfa 112 - HayykitapKitabı okudu
Rahmet: Kişinin kötülüklerden uzak durup, kulluğun sağlam kalesinde korunarak kendisine merhamet etmesidir. Merhamete öncelikle layık olan kişinin kendisidir. Çünkü kendisine merhamet etmeyen başkasına da merhamet gösteremez. Buna göre arzuların sürükleyiciliğine ve isteklerin coşkusuna kapılmayıp nefsine göz yummadan günah vadilerinden uzaklaşan kişi rahmet sahiplerinden biridir.
Sayfa 107 - HayykitapKitabı okudu
Yakîn: Dinde istikamet üzere olup apaçık gerçekle mutmain olmaktır. Yani kim Rabbin rablığının güzelliği ile kalbini yatıştırır; bedeni ve ruhuyla kulluğun gereklerini sabırla yerine getirirse o yakîn sahibidir.
Sayfa 101 - HayykitapKitabı okudu
Reklam
Bir başka hadis-i şerifinde ise şöyle buyurmaktadır: "Kim Allah'a kavuşmayı isterse Allah da ona kavuşmayı ister. Kim de Allah'a kavuşmayı istemezse Allah da ona kavuşmayı istemez."
Sayfa 89 - HayykitapKitabı okudu
Müminlerin ruhları bedenlerinden hoşlanmazlar. Bedenleri de ruhlarının zindanıdır. Oysa kafirlerin ruhları bedenleri ile uyum içerisindedir ve bedenleri ruhlarının gezip dolaştığı bahçelere dönmüştür. Nitekim Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır: "Dünya müminin zindanı, kafirin cennetidir."
Sayfa 89 - HayykitapKitabı okudu
Sehl şöyle demiştir: "Hamd Allah'a mahsustur." ayeti şükrün yalnızca Allah'a yapılacağı anlamına gelir ki Allah'a şükür de O'na kulluk etmektir. Allah'a kulluk etmek ise O'nu dost edinmektir. Nitekim Allah şöyle buyurur: "Sizin dostunuz ancak Allah'tır, Rasulü'dür ve iman edenlerdir." (Mâide 5/55) Allah'a dost olmak ise ancak O'nun dışındaki her şeyden uzaklaşmakla mümkündür.
Sayfa 44 - HayykitapKitabı okudu
Eğer sen de kalbinle Allah'ın nurunu görmek istiyorsan şu beş şeyi yerine getirerek orayı temizlemelisin: Haksız davranışlardan ve kötü muamelelerden uzak durmak, ihtiyacından fazlasını vermek, Allah'ın razı olmadığı her türlü işte hevaya karşı gelmek, fakirlikten korkmamak ve son olarak insanların senin hakkında konuştukları iyi veya kötü hiçbir şeye aldırış etmemek. Böylece kalbin dirilir ve artık Allah'ın nuruyla bakarsın.
Sayfa 24 - HayykitapKitabı okudu
Reklam
Sehl B.Abdullah şöyle demiştir:Allah nedir, ne değildir, kulların bunu bilmeleri mümkün değildir. Fakat kullara gereken şey,Allah'ın kendisini onlara bildirmesidir.
Abâdân’daki âbidlerden biri şöyle anlatır: Sabredip sabredemeyeceğimi görmek için altı gün boyunca hiçbir şey yemeden öylece oturdum. Yedinci gece kalbimde bir mutluluk hâsıl olunca sabredebildiğimi anladım ve kalkıp başka bir işe koyuldum. Bu sırada şöyle diyen birini işittim: ‘Sabredenlerin hakikatine vâkıf olamadm. Sabredenler amelleri az olup onu gereği gibi yapamadıklarından endişe edenler ve bu amellerin de makbul sayılmayacağından korkanlardır. İşte sabredenler onlardır!’ *
Müminin kalbindeki marifet ağacı, yedi dalı bulunan bir ağaca benzer. Bu dallardan ilki gözlerine, ikincisi diline, üçüncüsü kalbine, dördüncüsü nefsine, beşincisi yaratılış anına, altıncısı ahirete ve yedincisi de Rabbine dek uzanır. Bu dallardan her birinin iki meyvesi vardır. Gözlerine uzanan dalların meyveleri ağlamak ve ibret nazarıyla bakmaktır. Diline uzanan dalın meyveleri bilgi ve hikmettir. Kalp dalının meyveleri Allah’a özlem duymak (şevk) ve O’na dönmektir (inâbe). Nefs dalının meyveleri zühd ve ibadettir. Mahlükata uzanan dalın meyveleri vefa ve sadakattir. Ahiret dalının meyveleri cennetteki nimetler, Mevla’ya uzanan dalın meyveleri ise O’nu görmek ve O’na yakınlıktır (rü’yet ve kurbet). Buna mukabil, insanoğlunun kalbindeki hevâ ağacının da yedi dalı vardır. Bu dallardan ilki gözlerine, ikincisi diline, üçüncüsü kalbine, dördüncüsü nefsine, beşincisi yaratılış anına, altıncısı dünyaya ve yedincisi ise (ancak) ahirete dek uzanır. Gözlerine uzanan dalların meyveleri merak ve şehvet; diline uzanan dalın meyveleri gereksiz konuşmak ve gıybet etmek; kalp dalının meyveleri öfke ve düşmanlık; nefs dalının meyveleri haram ve şüpheli şeylerden kazanç sağlayıp geçinmek; mahlükata uzanan dalın meyveleri tuzak ve hileye başvurmak; dünya dalının meyveleri aldanış ve riya; ahiret dalının meyveleri ise hasret ve pişmanlıktır.
Müminin kalp evi ve içindekiler Müminin kalbi iki kapısı bulunan bir eve benzer. Bunlardan birisi dünyaya, diğeri ise âhirete açılan iki kapıdır. Dünya kapısı ibret (alma kapısıyken), ahiret kapısı fikret (düşünce, tefekkür) kapısıdır. Ayrıca bu evde dört sütun üzerinde bulunan bir taht vardır. Sütunlardan ilki korkunun büyüklüğünden, ikincisi itaatteki huşü“ duygusundan, üçüncüsü günahları terk etmekten, dördüncüsü ise akıbetin ne olacağına dair korkudan inşa edilmiştir. Bu tahtta iki veziri bulunan bir hükümdar oturmuştur. Burada hükümdar kesin bilgi ve inanç (yakîn), sağındaki vezir korku, solundaki vezir ise ümittir. Tahtın önünde bir meydan ve bu meydanda on iki vekil (nakîb) bulunur: Bunlar sırasıyla İslâm’ın başı olan şehadet, dinin direği olan namaz, amellerin temizleyicisi olan zekât, İslâm’ı tamamlayan oruç, İslâm’m bir şartı olan hac, İslâm’ın denizi olan örf, İslâm’ın koruyucusu olan iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmaktır ki bu İslâm’ın delilidir. Daha sonra İslâm’ın süsü olan cemaat, İslâm’ın cevheri olan sadaka, Islâm'ın şefkati olan akrabalık ilişkilerini diri tutmak ve son olarak güzel bir sondur ki bu da bu da İslam'in korunması/korumasıdır.
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.