Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kanla Abdest Alanlar

Ergün Poyraz

Kanla Abdest Alanlar Gönderileri

Kanla Abdest Alanlar kitaplarını, Kanla Abdest Alanlar sözleri ve alıntılarını, Kanla Abdest Alanlar yazarlarını, Kanla Abdest Alanlar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Akşam gazetesinden Nazlı Ilıcak Fetullah Gülen ile ilgili yazı dizisi hazırlıyor, 15 Mart 1988 tarihli dizinin manşeti “Peygamber soyundan gelen aile” oluyordu. Fetullah Gülen “Ehli Beyt adlı konferansında çıtayı biraz daha yükselterek; Kürt Said’in de, Alvar İmamının da “Seyyid” olduğunu yani peygamber soyundan geldiğini iddia edebiliyordu. Gerçi peygamber soyundan gelmek kimseye bir ayrıcalık getirmez. Bilindiği gibi kur’an da en çok lanetlenen kişi Ebu Leheb’dir ki, o da Hz. Muhammed’in amcası oluyordu.
SOYU Fetullah Gülen, “Küçük Dünyam” adlı kitabında ailesinin iki taraftan da “Seyit” yani peygamber soyundan gelip gelmediği şeklindeki soruyu şöyle cevaplıyordu: “Olabilir, öyle diyorlar. Ancak bu mevzu bizim aile içinde ne annem ne de babam tarafından konuşulmazdı. Ben annemden iki defa böyle bir mecburiyetten bahis duydum. Her ikisi de şecerenin kaybolduğundan bahsederken oldu...” Fetullah Gülen elinde hiçbir belge olmamasına rağmen yıllar önce ölmüş olan anne ve babasının ağzından Seyit olduğu izlenimini yaratmak istiyor. Cemaatına “ben peygamber soyundan gelen biriyim” mesajını veriyordu.
Reklam
FETULLAH’IN İNKÂR ETTIĞI RAPOR Fetullah Gülen, hakkında istihbarat birimlerince hazırlanan ve Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı gibi makamlara da iletilen bilgi notunda belirtilen, Psikiyatri kliniğinden aldığı raporunu sürekli olarak reddediyor ve “böyle bir rapor varsa ortaya çıkarın” diye iddialı bir şekilde konuşuyordu. Gülen’e kendine olan
Fetullah Gülen adının başına Nüfus kâğıdı gibi hiç bir resmi belgede olmayan “M” harfini ekliyordu. Kendisini olağan üstü göstermesinin bir başka yansıması da bu harfin anlamında gizliydi. Fetullah Gülen, İsminin başına koyduğu “M” harfiyle; “Kürt Said’in tohumlarını attığı büyük karışımın sonucunda ortaya çıkacak, beklenen Mesih benim” diyordu. Gülen, Nasihlerin Mesihle aynı olduğunu Mesih’i temsil edeceklerini söylüyordu.
Erbakan’ın dedeleri gibi, Fetullah’ın dedeleri de harbi görünce cepheye koşma yerine soluğu daha emin yerlerde almakta bir sakınca görmemişler. 93 harbinde Fetullah’ın dedeleri Korucuk’u terk ederek Sivas ve çevresine yerleşirler. Birinci dünya savaşında ise istikamet Yozgat’a bağlı Yerköyü’dür. Millet vatan savunmasında perişan olurken, Fetullah’ınnın dedeleri ve cem-i cümlesi rahat bir hayatın peşindeydiler. Fetullah’a sorarsan dedeleri de çok ızdırap çekmiştir. Örneğin, Ulusal Kurtuluş Savaşı bitince dedelerinin geriye dönerken sadece iki eşekleri varmış. Çocuklardan yürüyemeyecek olanları babaannesi kucağında eşeğe bindirmek zorunda kalmış. Kurtuluş savaşında yaşlı ninelerimiz ayağına giyecek çarıkları olmadığı halde, soğuk kış günlerinde üzerlerine giyeceklerini ‘Millet malıdır’ diyerek cephaneye sararken, Fetullah’ın neneleri eşeksırtında torunlarını taşıyarak perişan(!) olmuşlar...
Cumhuriyet ve Ulusal egemenlik kültürünün temel taşlarından olan Köy Enstitüleri’nin ve Halkevlerinin kapatılması, demir yolu çalışmalarının yavaşlatılması hatta durdurulması, sanayileşmenin çökertilmesi, madenlerin yağmalanması bu sürecin en net göstergeleriydi. Batılı müttefikler tarafından dayatılan Türkiye ‘Hür Dünya’nın meyve ve sebze bahçesi ve tahıl ambarı olmalı düşüncesi benimsenip uygulamaya konuluyordu. 1946 yılından itibaren hızlanan dinin yeniden siyasallaştırılması yönündeki politik tavır, Cumhuriyet düşmanı gerici çevreleri harekete geçiriyor, yeniden eski ayrıcalıklı sınıflar üstü sınıf olma özlemleri, iştahlarını kabartıyordu. Din ve dinden çıkar sağlamanın yolları 1940’lı yılların sonlarına doğru siyasilerce yeniden hatırlanır hale geldi. O tarihlerdeki siyasi iktidarın seçim yatırımı amacıyla dizginleri iyice elden bırakması sonucunda, “din” siyaset malzemesi olmaya başlamıştı
Reklam
Osmanlı Devleti yerini, kararlı adımlarla, insanını yurttaş olarak değerlendiren laik, demokratik bir sosyal hukuk devletine bırakmıştı. Egemenlik, saray çevresi ve onunla içiçe geçmiş olan din yorumcularının ellerinden alınıp, ulusun kendisine devredilmişti. Anadolu’nun insanı yüzyıllar sonra kendi kişiliğine sahip oluyor, bu dünyanın sorunlarını
1. Dünya Savaşının sonrası imzalanan ve tam bir teslimiyet belgesi olan Sevr’in ardından Anadolu’da ulusal kurtuluş savaşı başlıyor, bağımsızlığını kazanan Anadolu, bu zaferini Cumhuriyet devrimi ile taçlandırıyordu. Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin önündeki ilk hedef; çağcıl temellere dayalı, bilimden ve akıldan yana uygulamalarla ülkeyi baştan aşağı yeniden inşa etmekti. Bu yönde atılan dev adımlar ve devrim niteliğindeki reform hareketleri birbirini izledi.
Sudan’daki Okul Mısıroğlu, Gülen okulları ile ilgili bir anısını aktararak aslında bu okulların neye hizmet ettiğine dair ipuçları yakalamış; “Fetullah Gülen’in vazifesi, İslam Dünyası’nın her tarafından süper zeki çocukları seçerek Amerika’da okutmak ve sonra onları kendi ülkelerine müstakbel siyasi ve idari kadrolar olarak göndermektir. Bu
“Bizim teşkilat (MİT’i kastediyor) Müslümanların M. Kemal Paşa’ya menfi bir tavır almasından rahatsızdır. İstiyoruz ki, bu münafereti giderelim. Sen, en büyük dini cemaatlerden biri olan Süleymancı cemaati içinde söz sahibi bir kimsesin. Sizin cemaatte M. Kemal Paşa hakkında “Deccal” ithamında bulunmakta ve ağza alınmayacak sözler söylemektedir.
82 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.